Ölüm Günün Kutlu olsun

1.4K 119 39
                                    

💜🐣🐰💜

_______________

Yaklaşık on dakikadır sessizce oturuyorduk arabada. Hala aynı villanın önündeydik, babamın dediği şey olduğum yerde kalakalmama sebep olmuştu, tek kelime edemiyordum.

Bana 'Ya Jimin hastanedeyse?' demişti. Bu benim aklımın ucundan dahi geçmemişti. Bu ihtimal sanki hiç yokmuş gibi davranmıştım bir hafta boyunca. Bunun olabileceğine inanmak istememiş, hiç böyle bir seçenek yok gibi davranmıştım.

Ama vardı.

Aklıma belki de çoktan geç kaldığım, artık kurtaramayacağım düşünceleri gelirken birden, arabayı çalıştırdım. Eğer oradaysan sevgilim, umarım geç kalmamışımdır.

Babam da artık tutamayıp kendini ağlamaya başlamıştı. Bu ihtimal ikimizi de mahvetmişti.

Arabayı hızla en yakın hastaneye sürerken bir yandan da gözümü kollarıma siliyordum, şelale gibi akıtıyordu şuan.

Hastaneye varınca koşa koşa girdik içeri. Girişteki danışmaya Jimin diye birinin gelip gelmediğini sordum hızlıca.

Kadın sakince ismi bilgisayara yazarken ben burada patlayacaktım. "Daha hızlı bakamaz mısınız?"

"Maalesef Jimin adında bir kayıtımız yok efendim."

Rahatlasam mı yoksa telaş mı yapsam bilemedim. Bir yanım hastaneye yatmadığı için sevinirken diğer yanım hastanede bile değil diye içimi kemiriyordu.

Oflayıp çıkışa yürüdük.

Şimdi başka bir hastaneye yol almaya koyulduk, gerekirse bütün ülkeye bakardım.

Başka bir hastaneye gelince yine aynı şeyler yaşandı. Büyük bir heyecanla giriş, soru aşaması ve sabırla bekleyiş, bulamayıp karışık duygularla çıkış.

__

30 civarı hastane vardı bu şehirde. Şuan saat akşam 11'di. Ve bu bizim 17.hastaneden boş dönüşümüzdü.

Bütün umutlarım suya düşüyordu. Onu sanki bir daha göremeyecekmişim gibi hissediyordum. Sesini bir kere duysam, o güzel yüzünü bir kerecik görsem yeterdi bana. Yeter ki sağlıklı olduğunu, nerede yatıp kalktığını öğreneyim...

"Jungkook oğlum eve gidelim, yarın devam ederiz."

Yorgun ve uykulu sesiyle konuştuğunda hemen itiraz ettim"olmaz, ben devam edeceğim. Sizi bırakayım-"

Sert, uyaran sesini duydum hemen." Olmaz Jungkook! Uyuman gerek. Sür eve. Benim evimde kalırız, yarın yine beraber devam ederiz. Hadi."

İstemeyerek de olsa onaylayıp eve sürdüm. Çok yorulmuştum evet ama içimde sürekli ya geç kalırsam diye düşünceler pis pis dolaşıyorlardı.

Hala sağlıklı olmasına dua ederek ilerledim yolda. Yarın pazardı tekrardan, Jimin'siz ikinci pazar.

Eve gelince babam bana Jimin'in odasında yatmamı söylediğinde koşa koşa gittim. Benim de istediğim buydu zaten ama ondan nasıl izin alacağımı bilmiyordum. Ama sağolsun buna gerek kalmamıştı.

İçeri girdiğimde her yerde miniğim vardı sanki. Onun kokusu, etrafta omun resimleri, dolabındaki kıyafetleri... Hepsi onu yansıtıyordu.

Dolabına gidip onun bol tişörtlerinden birini aldım, altımı sadece baksırımla bırakıp yatağa ilerleyip çarşafın altına girdim. Yastığa kafamı koymamla beraber yoğun şeftali kokusu sarmıştı etrafımı. Ya da ben cidden kafayı Jimin'le sıyurdığım için öyle bir koku alıyordum.

How To Have Sex ~ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin