Eman Eman

1.7K 114 14
                                    

🐰🐣💜

Nays okumas

______________

Hıçkıra hıçkıra ağladığım, sabahı zor ettiğim günün sabahı ölü gibiydim. Olaylar ne ara buraya geldi bilmiyordum. O kadar duygusaldım ki küçük(?) olayları bile öyle bir büyütüyordum ki bu bana artık zarar veriyordu.

Jungkook'u arayıp da 'sen ne yaptın?' diye hesap sormak yerine burada kendimi parçalıyordum. Belki de birilerine nefret saçmak istiyordum, üzgünüm sevgilim.

Babam erkenden gitmişti işine sanırım çünkü diğer türlü olsa kahvaltı için beni çağırırdı. Canım kalkmak istemiyordu, kendime şu iki gündür hiç iyi bakmadığımın farkında olsam da pek umursamadım, canım yemek istemiyordu sonuçta.

Yataktan da kalkmak için sebebim olmadığı için biraz daha yuvarlandım içinde çarşafın. Saat muhtemelen oldukça geçti, çok uyuduğum için de şimdi uyuyamıyordum. Oflayıp ayağımla çarşafı iteledim. Her şeye sinirliydim.

Banyoya elimi yüzümü düzeltmeye gittiğimde irkilmiştim, bu kadar çirkin bir şeyle karşılaşmayı elbette beklemiyordum. Gözlerim ve altları şişmiş, hatta belki hafiften morarmış, gözlerimin içi çok ağlamaktan kızarmıştı. Saçım başım iğrenç haldeydim. Bu kadar kendimi yıpratmaya gerek var mıydı?

Beni ancak duş toparlayabilir deyip uzun bir duş serüvenüne giriştim. Tek huzur şuan şu fıskiyeden akan, yüzüme tokat gibi inen ama sonra yumuşakça tenimi geçen suydu. Belki bir belki de bir buçuk saatin sonunda kapı sesi duydum. Kim geldi bu saatte?!

Uzun uzun oflayarak banyodan çıktım, hızlıca kıyafetleri giyinip kapıya gittim . Neyseki duşumu almıştım, ortasında gelmedi iyiki gelen kişi.

Tek huzurumu bozan o her kimse çok sinirliydim ve bu adımlarıma da yansımıştı, yere basa basa gidip evdeki sessizliği bozuyordum.

Israrla zile basan kişiye, kapının arkasına geçip sadece kafamı uzatarak kapıyı açtım.

Elim ayağım boşalmıştı. Her an bayılabilirdim. Bacaklarım da titriyordu artık, bayılmam an meselesiydi.

Ona çok sinirli, çok nefret doluydum. Yüzüne tüküresim vardı ama tam tersi kucağına atlayıp sarılasım, öpüp koklayasım da vardı. Hem çok nefret ediyordum hem de çok aşıktım.

"Neden geldin?" sesimin sert çıkmasına özen gösteriyordum.

"Jimin konuşalım aç kapıyı"

"İstemi-"

"Jimin lütfen. Bak ne gördün ne duydun bilmiyorum ama nefret etmen gereken kişi ben değilim, ben de bir şeyler gördüm ve buraya konuşmaya geldim. Hadi güzelim aç kapıyı."

Açarım tabiki. O yeterki bana ben öyle bir şey yapmadım, şöyle oldu desin. Gelip sevsin yine beni, yine öpsün beni yeterki. Benim tek istediğim bu zaten. O gelip bana şefkat göstersin.

Ben zaten onun suçsuz olduğunu biliyordum, sadece eğer ararsam ve konuşursak içimdeki nefret sıkışıp kalacaktı, kimseyi suçlayamayıp, içime atacaktım. Ve sonra o bir yerde karşıma çıkıp beni daha kötü yapacaktı, bunu biliyordum.

Yavaşça açtım kapıyı. Ayakkabılarını çıkarıp, içeriye salona geçti benim arkamdan.

Onun karşısındaki koltuğa oturduğumu görünce hemen ayaklanıp yanıma oturdu, ellerimi tuttu.

"Jimin ne oldu, lütfen anlat bana hadi."

Ellerinin arasına kıvrılıp uyumak istiyordum, o kadar sıcak o kadar yumuşacıktı ki.

How To Have Sex ~ JikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin