12

978 101 19
                                    

Jisung'un ani hareketiyle Minho şaşkına dönmüştü ancak ânın keyfini çıkarmaya karar vermişti, sadece bir anlığına ne yapacağını şaşırdı. Pist iyice kalabalıklaşmıştı, arkadaşlarını sadece kafalarından seçebiliyordu. En son gördüğü Chan ve Jinae'nin tutkulu bir şekilde dans ettiğiydi.

Minho yavaş ama sağlam adımlarla ilerlemeyi seçerdi her zaman. Bu sebeple Jisung'a direkt olarak yürümeyi seçmemişti.

Jisung müziğin temposuna göre hareket ederken Minho tek elini kararsızca onun beline götürdü. Jisung onun elini hissedince hareketlerini sıklaştırdı. Jisung sadece müzikle ve dansla Minho'nun kollarında kaybolmak istiyordu. Minho'nun da isteği buydu ama Jisung kendisine göre daha kararlı davranmıştı. Minho'nun tek çekincesi etrafta başka gay çiftlerin olup olmadığıydı. Birkaç saniyeliğine etrafa göz gezdirdi. Gözüne çarpan iki çift olmuştu bile. Bunlardan biri pistin dışında köşede öpüşen bir çiftti, diğeri ise Felix ve Changbin'di. Changbin sadece küçük hareketlerle dans ediyordu ancak Felix arkasını ona dayamış şekilde kalçasını sallıyordu aynı anda kafasını geriye doğru Changbin'in omzuna dayamıştı. Birkaç saniyeliğine gördüğü görüntülerle ve pistin üzerinde sürekli yanıp sönen pist ışığının flaşlarıyla zihni biraz bulanıklaşmıştı. İçtikleri içkiler sonradan vurmuştu. Kendini kötü hissetmiyordu aksine çok iyi ve özgür hissediyordu. Sadece normalde yapamayacağı tüm davranışların izin biletini içkiden almıştı. 'Ânın tadını çıkar Minho!' dedi içinden...

Jisung elini Minho'nun belinde duran eline götürüp üzerine koydu. Minho onun elini hissedince istemsizce bel kıvrımını kavrayıp hafifçe sıktı. Jisung bunun üzerine başını da geriye yasladı. İkisinin de gözleri kapanmıştı, Minho Jisung'un kalçasını hissedince altta bir şeylerin hareketlendiğini de hissetti. Jisung da kalçasında bir sertlik hissetmişti, kendini ona biraz daha bastırdı. Yarın bu olanlardan çok pişman olacağını hissetti bir anlığına ama yine de durmadı, kendini onun sertliğine biraz daha bastırdı ve Minho'nun diğer elini de tutup iki kolunu da kendi beline sardı. Minho onun boynundan yayılan tatlı ama erkeksi kokuyla kendinden geçmişti. Elleriyle onun her yanını sertçe sıkmamak ve boynuna yapışmamak için kendini zorluyordu. Bir süre bu şekilde dans ettiler, aslında çok romantik bir andı ama ikisinin de içlerindeki ateş bazı hayvani duygularını körüklemişti.

Birkaç şarkı sonunda kalabalık biraz daha seyrekleşmişti. Felix'in yüksek sesle bağırdığını ve kahkaha attığını duydular. Bakışlarını oraya çevirdiklerinde Felix'i Changbin'in omuzlarında görmüşlerdi, anlaşılan ortamdaki en çılgın ve en çok eğlenen çift onlardı.

Jisung müziğin sesinin azalmasıyla yavaşça Minho'dan ayrıldı. Yavaşça önünü dönerken tek eliyle hala onun elini tutuyordu. Derince Minho'nun gözlerinin içine baktı ve bir şeyler aradı. Minho'nun gözlerinin içi gülüyordu. Jisung'a asla yargılayan ya da sorgulayan gözlerle bakmamıştı. 'Acaba?' diye geçirdi Jisung içinden...

Dinlenmek için masaya döndüler, Felix hala Changbin'in omuzlarındaydı. Jisung gülerek lafa atladı.

- Changbin'imizi yoruyorsun, in oradan!

Changbin de gülerek cevapladı.

- Dostum bu kasları boşuna yapmadık!

Felix gülerken Changbin'in tepesinden önüne doğru aşağı kaydı, gözlerini derince Changbin'in gözlerine kenetledi.

- Doğru, onun kasları inanılmaz.

Changbin'in gözleri Felix'le buluştuğunda aralarında yalnızca bir karış mesafe vardı ve gözleri onun gözlerinden yavaşça dudaklarına kaydı ve istemsizce dudağını ısırdı. Felix'in bakışları tutku doluydu. Felix'in ayakları yere bastığında Changbin hala onun belini kavrıyordu. Gerçek dünyaya döndüğünde nazikçe belini tutmayı bıraktı. Felix yavaşça geri çekilirken kimsenin göremeyeceği şekilde Changbin'e göz kırptı.

SERENDIPITY | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin