Jisung telefonun sesini duyunca sıkıntıyla nefes verdi. Kafasını kaldırıp göz ucuyla telefonuna baktığında arayan kişinin Woodz olduğunu gördü. Minho bakışlarındaki tedirginliği görmüş olacak ki o da kafasını çevirip telefona baktı. Woodz ismini görünce kafasını öfkeyle yatağa bıraktı. Jisung telefonu açmadı, Woodz tekrar arıyordu. Minho dayanamayarak konuştu.
- Hadi aç artık şunu
- İnan neden aradığını bilmiyorum
- Tamam aç artık
Minho içten içe Woodz'un ne söyleyeceğini çok merak ediyordu. Dün akşam Jisung'la Woodz'un samimiyetini hatırladığında öfkesi içinde biraz daha büyüdü. Jisung hemen altında yatan adamın gözlerine tedirginlikle baktı, Minho'nun üzerinden hızlıca kalktı ve telefonu eline aldı. Telefon susmuştu ancak yeniden çalmaya başladığında Minho hızlıca yerinden kalkıp Jisung'un elindeki telefonu alıp açtı ve Jisung'un kulağına yapıştırdı. Jisung bu ani hareket karşısında birkaç saniyeliğine donakalmıştı.
Hemen kendini toparladı ve konuşmaya başladı.- Alo
- Selam Han! Nasılsın? Dün gece seni göremedim ve rahatsız etmek istemediğim için evden öylece çıktım
- Aaa şey, öyle mi? İyiyim sen nasılsın bu arada?
- Ben de iyiyim tatlım, sesini duyunca daha iyi oldum
Jisung'un suratında şaşkınlık ifadesi vardı. Minho'ya karşı yalancı gibi gözükmekten korkuyordu. Neden ona şimdi tatlım diye hitap etmişti ki?
Minho ise 'tatlım' lafını duyunca yüzünü buruşturdu ama sonrasında bir anda ayağa kalktı, öfkesine yenik düşüp Jisung'u kırmamalıydı. Birkaç saniyeliğine yataktan uzaklaştı. Tekrar dönüp Jisung'a baktı ve onun yüzündeki şaşkın ifadeyi gördü. Dolap üzerindeki aynadan kısa süre kendine baktı, sonra bir anda Jisung'un yanına yönelip onun boynuna doğru süzüldü.
- Jagiya kimle konuşuyorsun?
Jisung ne söyleyeceğini şaşırdı ve sincap bakışlarını Minho'ya dikti. Minho'nun yüzünde muzur ve sinsi bir ifade vardı. Ağzını tekrar telefonun dibine soktu ve konuşmaya devam etti.
- Hadi artık sevgilinle ilgilenmelisin, seni bekliyorum
Minho lafını bitirirken dudaklarını Jisung'un boynunda gezdirerek ve yüksek sesler çıkararak onu öpmeye başladı. Jisung gıdıklanmış olacaktı ki birazcık kıkırdadı. O da Minho'nun ne yapmaya çalıştığını anlamıştı. Minho Jisung'un kulağındaki telefonu aldı ve sesi hoparlöre verdi. Woodz konuşuyordu ve onun da sesinde memnuniyetsiz ve öfkeli bir ifade vardı. Minho, Woodz'un sarfettiği cümleleri dinlerken sinsi şekilde gülümsüyordu.
- Anlaşılan müsait değilsin Han!
Minho deli gibi kıkırdamaya devam ediyordu, yatağın üzerinde ileri geri sallanarak yatağı ileri geri hareket ettirmeye başladı. Yatağın yaylarından gelen gıcırdama sesleri ve sallantıyla Jisung neye uğradığını şaşırmıştı. Minho onun elindeki telefonu alıp hızlıca görüşmeyi sonlandırırken telefona doğru erkeksi bir inleme bırakmayı da ihmal etmemişti.
- Bu! Bu hayatımda yaşadığım en tuhaf birkaç dakikaydı!
Minho yüksek sesle kahkaha atarken Jisung'u iterek tekrar altına aldı.
- Hoşuna gitti mi?
Jisung gözlerini açarak Minho'nun gözlerine kenetledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY | Minsung
FanfictionGenç, yakışıklı ve başarılı bir doktor olan Dr. Lee bir gün tesadüfen biriyle tanışır. *** Minho ona herhangi bir hastası gibi bakmak istemiyordu ve aralarında sadece bir karış mesafe vardı. Bu durum sıradan bir muayene için yeterince zordu... *** ...