33

491 37 28
                                    

Jisung'un gözlerinden birkaç damla yaş süzülmüştü. Omuzlarında yük varmışçasına ağır adımlarla odasına yürüdü. Acılı bir tebessümle Minho'ya baktı, telefonunun yanına çöktü önce, sonra bir eliyle gözlerinden akan tek damla yaşı silerken mesajı yollayan kişinin telefonunu kendi telefonuna kaydetti. Sonra usulca Minho'nun yanına yattı. Gözüne tek damla uyku girmemişti, odasından içeri süzülen sokak lambasının ışığıyla Minho'yu izledi...

***

Minho gözlerini alarmından önce açmıştı. Yanı boştu, Jisung'un yatağında uyandığını geç idrak etmişti. 'Jisung' diye seslendi uyku mahmurluğuyla. Jisung yoktu. Yavaşça kalkıp kıyafetlerine uzandı; üzerini giyinip evde dolaştı, kimse yoktu...

Anlam verememişti, sessizce kapıyı çekip evden çıktı. Eve uğrayıp üzerini değişip kedilerini besledi. İşe giderken Jisung'u aradı ancak telefonu açmıyordu. İşe yetişmeliydi, ama aklının bir köşesinde Jisung vardı.

***

Jisung gözlerinden hala uyku akarken Minho'yu alnından öpüp odadan çıktı. Sarhoştu. Sabahın çok erken saatleriydi, belki gün yeni aydınlanmıştı. Han nehrinin kenarına gidip düşünmek istedi.

Saat öğlene geliyordu. Elinde sürekli olarak çevirdiği telefona baktı. Kulağında ise çok sevdiği bir şarkı vardı, 'i hate to admit' gözyaşları hala süzülürken elinde çevirdiği telefondan bir cesaretle numarayı çevirdi.

''Alo?''

Jisung sesinin gür çıkması için çok uğraşmıştı ama yine de başarılı olamamıştı.

''Alo, merhaba acaba bu numara kime ait?''

''Siz kimi aramıştınız? Seungmin ben, Kim Seungmin''

''Dün mesajınızı erkek arkadaşımın telefonunda gördüm, umarım anlayabiliyorsunuzdur, bir yanlışlık da olabilir emin değilim ama yazma şeklinizden aramam gerektiğini hissettim''

Jisung söylediklerini derin nefesler alarak zar zor toparlamıştı.

Seungmin koltuğunda geriye doğru gerindi, keyfi yerine gelmiş görünüyordu. Hafifçe gülümsedi.

''Ahh... anlıyorum, tabii sizin için zor bir durum olmalı. Ama ben de içimden geçenleri yazdım, dün akşam üzeri Minho ile birlikteydik. Yoksa benden hiç bahsetmedi mi? Amerika'dan yeni döndüm, Minho ile uzun bir birlikteliğimiz oldu. Sanırım beni hala unutamadı... Ama üzülm-

Jisung telefonu gözyaşları içinde Seungmin'in yüzüne kapadı. Telefonu nehre atmamak için zor tutmuştu kendini, ya da yüksek sesle haykırmamak için. Jisung dinlediği şarkıyla biraz daha acı çekip sakinleştikten sonra telefonuna tekrar baktı.

Minho'nun mesajını gördü.

''Jisung, sevgilim günaydın, uyandığımda seni göremedim, nerdesin?''

Jisung şu anda ona deli gibi bağırmak ve göğsünü yumruklayarak ağlamak istemişti.

***

Minho sürekli dizlerini titreterek oturuyor, sabırsızlıkla Jisung'dan mesaj bekliyordu. Mesajının görüldü olduğunu görür görmez tekrar aradı.

***

Jisung Minho'nun aramasını gördüğünde daha da ağladı. Şu anda bu haldeyken onunla yüzleşmeli miyim diye geçirdi içinden. Yine de bir cesaretle telefona cevap verdi.

''Alo? Jisung! Nerdesin? Neden cevap vermiyorsun? Jisung?''

''Han nehrinin kenarındayım, iyi değilim Minho...''

SERENDIPITY | Minsung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin