Ortam giderek sakinleşiyordu ancak kalanların çoğunluğu sahne önünde toplanmıştı. Son birkaç şarkıdan sonra da canlı performans sona erdi ve grup büyük bir alkış aldı. Felix sarhoş bir şekilde arkadaşlarını alkışlamak için ayağa kalkarken hafifçe sendeledi ve onu tutan Changbin oldu.
Minho da büyük bir sevinçle müstakbel erkek arkadaşını alkışladı. İçinden böyle geçirdi çünkü böyle olmasını umuyordu. Bakışlarını ondan ayıramıyordu. Jisung ve diğer üyeler yanlarına geldiğinde Hyunjin lafa atladı:
- Şimdi nereye gidiyoruz?
Diğer masadaki arkadaş grubu da gelmişti ve şimdi fazlasıyla kalabalık olmuşlardı. Hepsi bir ağızdan bazı mekanların isimlerini söylediler. Jisung ufak ufak Minho'nun yanına adımladı. Karar verildiğinde hep birlikte şakalar ve kahkalar eşliğinde gürültülü bir şekilde mekanı terkettiler. Felix'in sarhoş ve tok kahkahaları sokakta yankılanıyordu. Jisung Felix'in koluna girmeye çalışıp Changbin'e yardımcı olmaya çalıştı.
- Yardımcı olmamı ister misin? Onun sarhoşluğu biraz zordur
Jisung, Felix ve Changbin'e bakarak güldü.
- Gerek yok dostum, halledebilirim sağol.
Felix kendi hakkında konuşmalarına dahil olmak isteyip tekrar kahkaha atarken konuştu:
- Sizi duyuyorum! Ben kendim de giderim
Changbin'in kolundan kurtulup önden hızlıca gitmeye çalışırken zigzag yaparak ilerliyordu. Changbin hemen koşup onu tekrar yakaladı. Jisung onların tavrına gülerken arkasını dönüp diğerlerine baktı, Minho elleri cebinde ona doğru yürüyordu ve bir yandan da Chan'in anlattıklarını dinliyordu. Jinae de Chan'in koluna girmişti. Jisung içinden sarhoş taklidi yapıp Minho'nun koluna girebilmeyi dilemişti ama bu isteği çok absürd kaçardı çünkü daha on dakika önce sahnede şarkı söyleyip gitar çalan kendisiydi. Bu kurnaz planını ertelemişti.
Minho yanından geçerken onu beklediğini belirtir şekilde yanında yürümeye başladı. Minho gülümsüyordu ve o gülümsediğinde gözleri daha da kısılıyordu ve çok huzurlu görünüyordu, aynı zamanda huzur veren bir hissiyatı vardı. Jisung da konuya dahil oldu.
- Umarım sahnemizi beğenmişsinizdir!
Chan'le Minho da hemen atladılar:
- Tabii ki! Çok eğlendim!
- Kesinlikle çok iyiydi!
Biraz daha yürüdükten sonra Chan, Jinae ile daha hızlı yürümeye başladı. Şimdi ikisi başbaşa yürüyordu. Jisung biraz kısık sesle sordu.
- Belki bir gün söylerim dediğin şey neydi pubdayken?
- Aaa... bir gün söylerim demiştim işte şimdi değil
Minho istemsizce yere bakarken gülümsedi, sonra bakışları Jisung'un gözlerini buldu ve hemen başını yere çevirdi.
- Yani, çok önemli bir şey o zaman?
- Pek de önemli sayılmaz niye bu kadar soruyosun ki?
Minho gülerek küçük bir çocuk gibi isyan etti. Jisung tekrar güldü.
- Ahhs tamam tamam sormadım say, söyleyeceğin günü bekleyeceğim o halde...
Yeni mekanın kapısına geldiklerinde içeri girmeden sigara içtiler. Minho içeri girerken yine Jisung'un koluna dokunarak onu yönlendirdi. Jisung tuhaf hissediyordu ama bu iyi anlamda bir histi, sanki erkek arkadaşı varmış gibi hissetti. Minho'dan hoşlanıyordu ancak Minho'nun yönelimi hakkında emin olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY | Minsung
FanfictionGenç, yakışıklı ve başarılı bir doktor olan Dr. Lee bir gün tesadüfen biriyle tanışır. *** Minho ona herhangi bir hastası gibi bakmak istemiyordu ve aralarında sadece bir karış mesafe vardı. Bu durum sıradan bir muayene için yeterince zordu... *** ...