Jisung sabaha karşı gözlerini alışkın olmadığı miyavlama sesleriyle açmıştı. Anlaşılan kediler kapının önündeydiler. Yavaşça yataktan doğruldu ve gidip sessizce kapıyı açtı sonrasında üç kedi de içeri koşup yatağın üstüne atladılar. Jisung bir an için çok şaşırmıştı çünkü aniden yatağa atlamalarını beklemiyordu.
Minho yüzünde ve bacaklarında hissettiği tüylerin yumuşak hissiyatıyla gözlerini araladı. Normalde uyurken kapıyı kapamadığı için bugün kedicikler için olağandışı bir gündü. Jisung bi elini ensesine atıp saçlarını karıştırmakla meşgulken tekrar yatağa yürüdü. Minho başını kaldırıp ona baktı ve elini ona doğru uzattı. Jisung'un elini kavramasıyla onu kendi üzerine çekti. Minho'nun yanına yerleşen kediler Jisung'un gelmesiyle birlikte ikisinin de üzerinden atlayıp uzaklaştılar. Jisung şaşkın bir şekilde kendilerinden umursamazca uzaklaşan kediciklere bakıyordu.
- Her sabah böyle mi uyanıyorsun?
- Aslına bakarsan hayır, bugün kapı kapalı kaldığı için meraklanmış olmalılar
Jisung, Minho'ya gülümseyip ona biraz daha sarıldı. Bir süre daha uyuduktan sonra alarmın sesiyle tekrar gözlerini açtılar. Minho uzanıp Jisung'u alnından öptü, sabah mahmurluğuyla sesi çatallı çıkıyordu.
- Jagiya istersen seni eve bırakabilirim ya da burada kalabilirsin, tabii bence kalmalısın
- Gerek yok aslında ben kendim gidebilirim
- Hayır, sen burada biraz daha uyu ben gitmeden kedileri besleyip kapını kapatırım, istediğin zaman gidebilirsin aslında seni eve geldiğimde görmeyi umuyordum ama öyle olmayacağını biliyorum
Jisung gülümsedi.
- Çok isterdim ama stüdyoya gitmem lazım
- Tamam bugünlük seni azad edelim
Minho eğilip burnunu Jisung'un burnuna sürterken konuşmuştu. Sonra hızlıca kalkıp duşa girdi. Jisung ise yatakta tüm mahmurluğuyla oturuyordu. Minho onu kendi yatağında bu şekilde göreceğini hiçbir zaman tahmin etmemişti ama olmuştu işte... Saçlarını havluyla kurularken ona bakıp gülümsedi. İçinden bugün ne kadar da enerjik ve mutlu uyandığını geçirdi.
Minho üzerini giyinip aynada kendisine bakarken Jisung arkasından yaklaştı ve sevgilisinin beline sarıldı. Arkasından sarıldığı sevgilisini aynadan izliyordu. Minho kendi etrafında döndü ve sevgilisini belinden tutup kendine çekti ve birkaç öpücük verdi.
Artık evden çıkmalıydı, Jisung onu yolcu ettikten sonra tekrar uyuyamamıştı. Biraz kedilerle ilgilenip dolapta bulduğu ramenlerden iki tanesini hazırlayıp yedi, sonrasında duşa girdi ve çıkmadan kendi tişörtünü yatağın üzerinde bırakıp Minho'nun tişörtlerinden birini üzerine geçirerek dışarı çıktı.
Stüdyoya vardığında dövme asistanlarından biri oradaydı, Hyunjin henüz gelmemişti. Halletmesi gereken birkaç dövme taslağını bitirmeye girişti.
***
Hastanede zaman çabuk geçmişti, Minho ameliyattan çıkmıştı, yorgun hissediyordu. Kafeteryadan kahve alıp odasına döndü. Jisung mesaj atmıştı, onun mesajlarına cevap verdi, çıkış saatini beklerken birden telefonu çaldı, arayan Seungmin'di...
Minho telefonu açmakla açmamak arasında kaldı ama açmamayı tercih etti. Ne de olsa doktordu ve yoğundu, o da bir doktor olarak bunu anlayışla karşılar diye düşünmüştü.
Birkaç kez daha çalan telefonu nihayet susmuştu ve Minho da rahat bir nefes almıştı. Ne de olsa erkek arkadaşı vardı ve ona gerçekten çok değer veriyordu. Herhangi bi yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermek istemiyordu. Sadece yıllar sonra Seungmin'in kendisini aramasını hiç beklememişti ve bu durum onu biraz meraklandırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SERENDIPITY | Minsung
FanfictionGenç, yakışıklı ve başarılı bir doktor olan Dr. Lee bir gün tesadüfen biriyle tanışır. *** Minho ona herhangi bir hastası gibi bakmak istemiyordu ve aralarında sadece bir karış mesafe vardı. Bu durum sıradan bir muayene için yeterince zordu... *** ...