25; lütfen baban gibi dinlemeye bile tahammül edemeyen bir adam olma.

2.2K 218 138
                                    

25; Lütfen Baban Gibi Dinlemeye Bile Tahammül Edemeyen Bir Adam Olma.

Bir kuş, günün tüm yorgunluğuyla yuvasına döndüğünde kabuğundan sıyrılacağı anı bekleyen yavrusunun katledildiğini görür ve etrafına -saklandığı yerden çıkması için mühlet vermiş gibi- bakındıktan sonra yuvasından tekrar uçar, nereye gideceğini kendisi de bilmez fakat o paramparça yumurta kabuklarından uzaklaştıkça gözlerindeki hiddet parıltılarının azaldığı su götürmez bir gerçek. Jimin, insanda kasvet hissi uyandıran bu gecede, etrafında dönen muhabbete iştirak edemiyor, elbette sosyal zekâsı şu anı paylaştığı arkadaşlarından epey yüksek ancak oğlan en yakın arkadaşından başka kimseyle iletişim kurma zahmetine katlanamıyor, bu da bir başka su götürmez gerçek.

Mamafih en yakın arkadaşı, filhakika tek arkadaşı, oğlanın bu küçük gören ifadesine düşman bakışlarla karşılık veriyor, muhabbeti çekip uzatarak ve oğlandan başka herkesle gülüşerek dostunun yeterince eziyet çektiğinden emin oluyordu. Yerinde bir santim kadar hareket etmeye kalkınca iki hafta önce sızım sızım sızlayan bedenindeki acıyı tekrar hissedeceğinden korktu, bereket versin korktuğu başına gelmedi, yine de dostuna karşı beslediği öfkeyi tazelemekten kaçamadı, iki haftadır yaşadıkları bu krizi düşünüyor ve işlerin hangi ara böylesi izahı olmayan şekillere girdiğini anlamaya çalışıyordu, bu arkadaşlığın kendisini yıpratan bir ilişkiye dönüşmesinde kendi payı var mıydı bilmek isterdi, arkadaşının bu anormal derecedeki kıskançlığı ve kontrolcülüğüne bir etiket takmak veya bu davranışları üzerinden arkadaşını bir takım kalıplara sokmak istemiyordu fakat bazen kendini tutamıyordu işte, ona "zorba" diyerek yapabileceği en kırıcı yorumu yapmış oluyordu, behemehal hak ettiği, sıcaklığını koruyan kahvenin üzerine boşaltılması değildi elbette.

İşte bu fikir ayrılıkları eşliğinde kendini, arkadaşının hayatından çekip gitmekle gitmemek arasında bir seçim yapmaya zorlamaktan yorulmuştu, arkadaşı ona, "gitmeyeceğine söz ver," dediği gece, "gitmeyeceğim," demişti, "her ne olursa olsun mu?" diye sorduğunda, "her ne olursa olsun," demiş ve ona sımsıkı sarılmıştı. Kendisini, sözünden dönmenin yakışı kalmayacağına inandırdı, inandırıcılığını kaybedeceği ana kadar inanmayı başardı.

İki haftadır oğlanın rahatsız olacağı, yapmayı kesinkes reddedeceği ne varsa oğlanı yapmaya zorluyordu, gerçi zorladığı söylenemezdi, "şununla şuraya gidiyorum, ne zaman dönerim bilmiyorum," diyor ve cevabını beklemeden uzaklaşıyordu, oğlan da çaresizce peşinden gidiyordu, ama sanki bugün tahammül edecek takati kalmamıştı, dayanamayıp bir serzenişte bulunmaktan korkuyordu, arkadaşının tepkisini çekmek için henüz erkendi, bir süre "normal arkadaş" rolünü oynamalıydı. Arkadaşının gülüşüp cilveleştiği kızın esprilerine zoraki tebessüm edişinin sebebi buydu, son günlerde Jungkook'un yeni eğlencesi bu kızla bir araya gelip vakit geçirmekti, bu kız yarı finale yükselmeyi başaran okuldaki diğer öğrenciydi ve bu durum ikisine konuşacakları bir çok ortak konu fırsatı sunuyordu. "Annemler yeterince ders çalışmadığımı söyleyip üzerime geliyor, birinci olamazsam bunca yıllık emeklerini heba edermişim."

"Annenlere söyle, endişelenmesinler. Karşında bugüne bugün matematik dehası oturuyor. Bundan sonra seni olimpiyata ben hazırlayacağım," deyip oturduğu yerde gerindi, dudaklarında o her zamanki eğlenen tebessüm vardı. "Öğretmenim mi olacaksın?" dedi kız haz dolu bir bakışla. Jimin, suratındaki iğrenen ifadeyi silmeye çalışıyor ama başaramıyordu, bereket versin ikisi de birbirlerine dipleri düşerek baktığından oğlanın zorlandığını kimse fark etmedi. Arkadaşı, "izin verirsen her şeyin olurum," deyince oğlanın sinirden gözleri doldu, "benim işim vardı," deyip gürültüyle ayağa kalktı, ikisi de ona döndü, "ne işi?" diye sordu kız, oğlanın cevap vermesini beklemeden, "evde boşaltılacak koli kalmıştı," dedi Jungkook. Oğlan, içinde bir acıyla oradan ayrıldı.

shameless friend,, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin