8; O Havai Fişek İkimizin Dudakları Arasında Patladı
Gökyüzünde kaybolmadığım kadar onun gözlerinde kayboluyordum, en uzak dağlara uzanan kaşlarından ürküp kaçarken kirpiklerinin heybetli gölgesinde konaklıyordum, ışıltılı dudakları dokunsam ateş topu sanacağım kadar yakıcıydı, öylece onu seyrediyor olmamın bile göğsümü hırpaladığını fark edince bir kere daha çaresiz hissettim. "Ben reçelli ekmeğimi yerken izlesen olmaz mı?" Ilımlı dudakları birdenbire hareket edince irkilmiştim, gözleri kapalı olduğu için onu izlediğimi fark etmeyeceğini düşünüyordum, belki de fark etmesin diye ümit etmiştim emin değilim. Birkaç dakika evvel verdiğim sözü hatırlatınca bir elime kahvaltı bıçağı diğer elime ekmek dilimini aldım ve böğürtlen reçelini sürmeye başladım. Ellerimin telaştan nasıl titrediğini görmese iyi olurdu.
"Sakinleştin mi şimdi?" diye sorarken reçeli aktı akacak bıçağı son defa ekmeğin üzerinde gezdiriyordum. Omuz silkerken, "Bilmiyorum," diye mırıldandı. İyi görünüyordu. Tepkisini merak ederek, "Sinirlenecek bir şey de olmadı gerçi ama," dememin ardından huysuz kaşları göz kapaklarına yapıştı. Ekmek dilimini uzatınca hemen aldı ve kocaman ısırdı. Şimdiyse huysuz görünüyordu. Biraz çiğneyip sabırsızca yuttu, "Böyle şeylerden hoşlanmadığımı bilmene rağmen pes etmemene sinir oluyorum," dedi sonrasında. Çimenlerin üstüne serdiğimiz kırmızı beyaz bez parçasında daha fazla yayıldım.
"Sadece bir piknik." Bunda abartacak ne bulmuştu anlamıyordum, haftasonundaydık ve bütün gün evde sıkılacağından, gireceği sınavın stresini, hiç de stres etmediği halde, atamadığından dert yanıyordu, bense kafasını dağıtacağı konusunda onu temin ederek bu parkta buluşmayı teklif etmiştim, piknik sepetini gördüğü an şaka ediyormuşum gibi kalakaldı, reçelin hatrına kalacağını söyledi. "İki erkeğin bir başına piknik yaptığı nerede görülmüş? Oldu olacak mum da getirseydin." Tavrı değişmemişti. "Nesi tuhaf?" diye sordum ne cevap verirse versin tezini çürütmeye hazırken. "İki arkadaş reçelli ekmek yemeye geldik. Bak," dedim çenemle biraz uzağımızdaki orta yaşlarda, tartışmakta olan iki adamı işaret ederek. "Onlar da iki erkek kahve içiyorlar ama bizden bir farkla. Onlar sohbet ediyorlar. Bir de bize bak."
"Aslında bu kadar sinirlenmeyecektim," dedi ve ekmeğinden bir ısırık daha alıp çiğnemeye koyuldu. Lokmasını yutmasını beklerken hareket halindeki dudaklarına dikildi gözlerim, pespembeydi, ardından pembe dudaklarının arasından hızlı hızlı konuştu. "Bu kadar sinirlenmeyecektim çünkü ben de senin sinirleneceğin bir şey yaptım." Dakikalardır bunu söylemeyi diliyor olmalıydıki lafı biter bitmez rahat bir nefes verdi. "Ne yaptın?" diye sorarken kaale alacağım bir cevap beklemiyordum. "Taehyung'a konum attım buraya gelsin diye."
Boğazıma golf topu kaçmış gibi konuşamadım, tek isteğimin onunla birebir vakit geçirmek olduğunu bilmesine rağmen anlamsız duruşundan ödün vermiyordu, beni sinirlendirmek için ant içmişti fakat sinirlenmekten çok kırılıyordum, farkında değildi. İhanete uğramış hislerimi avutmayı sonraya bıraktım, her seferinde idare edilen olmanın bana katacağı bir şey yoktu, bir kereye mahsus idare etmeyi deneyecektim, aklımı kemiren tek soruyu sormak şartıyla. "Neden o?"
"Üç kişi olursak bu kadar göze batmayız," dedi ciddiyetle. Soruma cevap bile vermemişti, üzülmeden edemedim. Yaptıklarına akıl sır erdiremediğim halde, "Anladım," diye mırıldandım pes ederce. Elinde kalan tüm ekmeği ağzına doldurduktan sonra, "Kızmadın mı?" diye sordu inanamayarak. Gözleri iri iriydi, hararetle ağzındakileri çiğniyordu ve şaşkınlığını dindirecek bir açıklama istiyordu, sadece omuz silktim.
"Harikasın," deyip bir çırpıda dudaklarımı öptü. O an kıpkırmızı kesildim, böğürtlen reçeli artık benim dudaklarımdaydı ve yapış yapıştı, istemsizce dudağımı yaladım, bugünü de yüreğime inmeden tamamlayabilmeyi umuyordum. Bir an için iki erkeğin başbaşa piknik yapmasını yuhalarken bir an sonra onlarca insanın ortasında beni öpebilen biriydi, tüm bunları sadece benimle muhalefet olmak için yaptığında karar kılmıştım, izahatı buydu. "Reçel çok güzelmiş. Bir daha sürsene."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless friend,, kookmin
Fanfictionjungkook, mastürbasyon sırasında aletini çekmekten yorulduğu için beni ayağına çağırıp benden çekmemi rica edecek kadar arsız biriydi.