28; Sen Bana Dokunabiliyorsun Ama Ben Sana Dokunamıyorum, Öyle Mi?
Oğlan, başta bunu yapmak istemedi, adi ve yakışıksız bir hareket olduğunu düşünüyordu ancak arkadaşının çaresiz, yardıma muhtaç oluşu oğlanı mantıklı düşünmeye itti, şu nazarla bakıldığında en zayıf anında ona destek olmak, ilişkilerini karşılıklı bağlılığa götürecek bir adımdı, oğlan gözünü karartınca arkadaşına yardım etmesi tahmin ettiğinden külfetsiz oldu, üstelik elini kullanmanın fayda etmeyeceğini düşünüp ağzını doldurmaktan çekinmedi, arkadaşı ise bu cüretkâr tavra karşılık mahcup hissetti çünkü oğlanın bunu hevesle yapmadığının farkındaydı, onu büsbütün müşkül bir vaziyete soktuğunu zannetti, oğlanın yalandan suratını asmasının da tesiri vardı elbette.
Vaziyet buyken arkadaşı, oğlanın enerjisinin düşeceğini, kendisiyle pek az konuşacağını ve dahi aralarında misafiri huzursuz edecek mertebede bir soğukluk olacağını sandı fakat nedendir bilinmez oğlanın keyfi pek yerindeydi, arkadaşı bu teheyyüç ve kıvancın sebebini, kardeşinin erkek olacağını öğrenmiş olmasına yordu, filhakika aklına başka bir ihtimal gelmiyordu.
Ketum oğlan, arkadaşının penisine dili değdiği anda karnında binlerce kör bıçak hissedip arkadaşının nefesinin kesildiğine şahit olsa da çocuğa renk vermemekte kararlı davrandı. Kanını damarlarında tutamayacak coşkunluğa ulaştıran böylesi bir teması daha önce neden yaşamadıklarının muhakemesini yaptı, bundan sonraki günlerde bu mecburiyetin bir seçime dönüşeceğinden oğlanın kuşkusu yoktu.
Bu düşüncelerle oğlan bugünü de, son günlerde olduğu gibi, güzel bitirdiklerine inanıp geleceğe dair planlar yaparken arkadaşının verdiği haber oğlanın tadını tuzunu kaçırdı, "yarı final iki gün sonra olacakmış," deyip helecanının oğlana da sirayet etmesini umut etti, "düşündükçe kalbim deli gibi çarpıyor," dedi iki eli sol göğsünde kalp ritmini yoklarken, "keşke sen de orada olabilsen." Tatlı bir telaşla oğlanın yüzünde kendisininkine benzer bir heyecan bulmaya çalıştı, "bir şey demeyecek misin?" diye sordu, zaten mutluluğunu paylaşacağı kimsesi kalmamıştı, mamafih oğlanın göstereceği en ufak bir tepkiye açtı.
"Finale kalacağına şüphem yok," dedi oğlan diken üstünde, "gerçekten yanında olmamı ister miydin?" diye de sormadan edemedi, arkadaşı başıyla onayladı, "en azından kendimi yabancı hissetmezdim," dedi, "Mina da orada olacak," dedi arkadaşının kızı özleyip özlemediğini merak eden oğlan, arkadaşı başını eğdi, alnını stresle ovdu.
"Benim yüzümden ondan ayrılmak zorunda kaldın," dedi oğlan nabız yoklayarak, "eminim daha adamakıllı öpüşemediniz bile," diye eklerken sesindeki elem büsbütün yapmacıktı, behemehal mesaj yerine ulaştı, arkadaşı başını kaldırıp oğlana baktı, "aslında öpüşmek için vaktimiz oldu," dedi oyuncu bir edayla, "gerçekten mi?" dedi oğlan, onları o kadar kısa süreliğine yalnız bırakmıştı ki vakit bulabilmiş olmaları hayret vericiydi, "gerçekten," dedi arkadaşı, "hatta fazlasını yapmış olabiliriz," diye eklemesi oğlanda soğuk duş etkisi yarattı.
"Tam olarak ne zaman?" diye sordu üzülmeyi sonraya bırakarak, "ne zaman olduğu önemli mi?" dedi arkadaşı, neşesi tekrar yerine gelmişti, oğlanın neye ne tepki vereceğini ezberlediğini düşünüyordu, onun bu hâliyle oynamak, kim ne derse desin, hoşuna gidiyordu, "evet çok önemli, ne zaman oldu?"
Çocuk, oğlanın cevaba kitlenmiş bu vaziyetine mana veremedi, "ne yapacaksın öğrenince?" Oğlan, "bir şey yapmayacağım," dedi, "sadece anlamaya çalışıyorum," dedikten sonra biraz durdu, "sen birisiyle bir şeyler yaşarsan suratından anlarım sanıyordum, hiç olmazsa sen içinde tutamaz gelir anlatırsın diye düşündüm, bu şekilde öğreneceğim hiç aklıma gelmezdi."
Arkadaşı bu serzenişe mukabil karmakarışık hissetmekten kendini alamadı, "nasıl öğrenmek isterdin?" diye sordu, ikisi de alelacayip bir beklenti ve stresle birbirine baktı, "böyle değil," dedi oğlan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless friend,, kookmin
Fanfictionjungkook, mastürbasyon sırasında aletini çekmekten yorulduğu için beni ayağına çağırıp benden çekmemi rica edecek kadar arsız biriydi.