21; İlk Yalvarış
O gece sessizlik içinde bitti. Sarılmak, ikisinin de içini yumuşacık etmişti, bir an için huzurlu hissettiler, ayrılınca aralarından geçen soğuk esintiden titredilerse de sarılmanın verdiği sıcaklık büsbütün kesilmemişti. Sabah olduğunda, her zaman ilk uyanan oğlanı, alışılmışın aksine bugün arkadaşı uyandırdı, sesi heyecan doluydu ve anlatmaya doyamadığını gösteren bir coşkuyla haftasonu tatilini nasıl geçireceklerini konuşuyordu, ballandıra ballandıra, "sana öyle bir sürprizim var ki," diyordu, ölüyü andıran arkadaşının tepki vermemesi şevkini kırmadı, "dışarı çıkasım yok," demesini duymazdan geldi, bir yandan telefon üzerinden sürekli mesaj gönderiyor diğer yandan arkadaşını ikna ediyordu, "bütün gün evde durup patlayalım mı, hadi çok eğleneceksin." Bütün günü evde geçirmeyi yeğlerdi, arkadaşı pes etmez bir inatla ısrar ederken aralık dudaklarının arasındaki karanlıkta kaybolmasa, istekli bakışlarını soğuk karşılamak kendini nam salmış bir zâlimmiş gibi hissettirmese evde kalmayı başarabilirdi, ne var ki arkadaşı ısrarcı davranıp kendisini ikna için yaratılmıştı, seçim hakkı olmayarak onun peşinden gitti.
Çeyrek saat kadar yürüdüler, gittikleri yer yine mahallenin içerisinde bir yerdi, oğlanın bu mahalleden eğlenilecek yerler çıkacağına dair beklentisi pek yoktu, nihayetinde geldikleri dairenin kapısını açan kişi oğlanı şaşırmaktan alıkoyamadı, sanrı görmediğinden emin olmak niyetiyle, "Yewon," diye seslendi, kızdan çaresiz kalmış bir bakış alınca merhabalaştılar, tam birbirlerine konuşacakları sırada, kıza biri kapı önünden çekilmesini söyledi, kız derhâl göz önünden kaybolduğunda oğlana ikinci bir şoku o hovarda yaşattı, "kapı önünde neyi bekliyorsunuz, adamlar içeri giremiyor sizin yüzünüzden." İki arkadaş alelacele eve girmek zorunda kaldı, gerçekten de arkalarında birkaç tane kurye, ellerinde birden fazla pizza paketiyle eve girmeyi bekliyordu, onlar yüklerini evin mutfağındaki tezgaha bırakmaya koyulmuşken Jimin sinirlerine hakim olamayarak Taehyung'un yakasına yapıştı, kendisine kimlerin "dur" dediğiyle de ilgilenmedi, "babam yakınlarımızda dolaştığını bilse ipliğini pazara çıkarmaz mı sanıyorsun?" diye tehdit savurdu, diğerinin umursadığı söylenemezdi, "babanla aramızda hallettik biz konuyu, artık satmıyorum, sadece eğlen diye yardımcı olmaya çalışıyorum," dedi gülümseyerek, "ayrıca ellerinin yakamda olması hoşuma gitti, devam et lütfen," diye fısıldayarak tamamladı, oğlan istemsizce ellerini ondan uzaklaştırdı, "yardımını isteyen mi oldu?" diye sordu öfkeyle, diğeri konuşmadan gözleriyle Jungkook'u gösterdiğinde Jimin diyecek bir şey bulamadı.
Bir kurye yanlarına kadar gelip, "hepsini getirdik," deyince oğlan etrafına bakındı, "bu kadar şeyin parasını nasıl ödeyeceksin?" diye sordu, onlarca pizza kutusu getirilmişti, pahalı markaların içkileri de kutu kutu dizilmişti, "ben ödemeyeceğim," dedi eşkıyadan farksız çocuk, "sen ısmarlıyorsun, unuttun mu?" Göz kırpıp yanlarına gelen kuryeyle konuşmaya başladı, "anlattığım gibi çocuğun babası fena zengin, sorun etmeden ödeyecek, ben kefilim, numaranızı oğlunuzdan aldık derseniz asla sorun çıkarmaz, bakın numarası da bu," diye bir bir anlattı. Daracık evin parti hazırlığını yansıtan atmosferine ancak dikkat edebilen oğlan, arkadaşının "sürpriz" diye bahsettiği şeyin bu olduğuna inanmak istemedi, bu hovardanın içinde olduğu bir ortamda kendini yalnızca gergin hissedebilirdi, çocuğun her hareketi sinirine dokunuyordu. "Bana sormadan kız arkadaşımı çağırmandan çok sıkıldım," dedi. "Öyle mi? Onun çok hoşuna gidiyor ama," dedi diğeri, biraz şaşkın biraz alaycı bir tavırla. "Biz ayrıldık, artık onun hoşuna giden şeylerle ilgilenecek değilim," dedi oğlan. "O da ayrıldığınızı söyledi aslında ama ben senden duymak istedim." Birisinin gözlerinde, anlam vermeye çalıştıkça artan bir öfke, diğerinin gözlerinde araştıran salt bir ilgi vardı, doğru konuşulacak olursa oğlanın "hovarda" olarak gördüğü bu çocuk, karşısındaki oğlana ölçülemez bir arzu duyuyordu, onu gördüğü ilk günden beri aralarında yüksek bir enerji tutturabileceklerini seziyor, dalgaların kıyıya vurduğu gibi elinde olmayarak ona çekiliyordu, gelgelelim karşısında gardını almış bu oğlanın tüm beklentisinin de aptal arkadaşında olduğunu kabul ediyordu, evet burnunun dibinde yanan ateşi fark edemeyen Jungkook'u aptallıkla suçluyordu, o apaçık kör bir andavaldı, Jimin'in, sevgisinden bitap düşmüş süzgün bakışlarını görememesinin başka nedeni olamazdı, Taehyung, oğlanın hırçın zannolunan hareketlerindeki çaresizliği gördükçe içi gidiyor, ona iyi hissettiremediği için delirecek raddeye geliyordu, içinde olup biteni nereye kadar saklayabileceğini de bilmiyordu. "Duydun işte, ayrıldık. Hatta başkasıyla birlikteyim," dedi Jimin. "Gerçekten mi?" diye sordu diğeri, "gerçek bir ilişki mi bu?" derce bakıyordu, "en az bir önceki kadar gerçek olmalı," diye karar verdi içten içe, ikisi de konuşmayı zihinlerinde tamamladı. "Numarasını versene, bundan sonra onu çağırırım böyle eğlencelere."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless friend,, kookmin
Fanficjungkook, mastürbasyon sırasında aletini çekmekten yorulduğu için beni ayağına çağırıp benden çekmemi rica edecek kadar arsız biriydi.