Giriş;
Gökyüzünden süzülen şerit hâlindeki sarı ışıkların yatağımı kutsadığını, havada gezinen tozları ifşaladığını tahmin edebiliyorum. Göz perdelerim, bilincim gibi yarı açık. Aklım gidip gelirken boğazımda biriken nefesimi zorlukla bıraktım. Zihnimden geçen hayale tutunurmuş gibi sıkmıştım parmaklarım arasındaki kumaşı, arzuladığım bu an yokluğa gömülmesin diye gözlerimi ilelebet açmamakta kararlıydım. Neden sonra, tam da erkekliğimde ruhuma üflenen havadan da soğuk dokunuşlar hissettim. Hemen ardından küçük bir ağız şapırtısı ve ayarsız bir kıkırdama. Saçma geldi, gördüğüm ıslak rüyanın gerçekleşmesine ihtimal vermediysem de kafayı iyice bozmuş olmalıydım ki hayallerimden bir saniye olsun çıkmayan arkadaşımın kanlı canlı bedenini odamda, benimle birlikte sanıyordum. Çok muhtaçtım, onun tarafından fark edilmeye inanılmaz boyutta ihtiyacım vardı ve gerçeklikle rüya arasında gidip gelirken bu dokunuşlar işimi zorlaştırmaktan öteye gitmiyordu. Erkekliğimde bir el, rotasız gezinirken, "Ah..." diye haykırışa benzer bir inleme çıkıverdi dudaklarımdan. Demin duyduğum kıkırtı tekrarlanınca kaşlarım çatıldı, hemen gözlerimi açtım. Suratında hınzır bir gülüşle beni seyreden, eli erkekliğimde duran arkadaşımı karşımda göreceğimi bilsem hiç açmazdım herhalde. "Jimin... Kimi düşlüyorsun yine?" Gülüşleri arasından sorduğu soruya karşın yalnızca yutkundum. Aklından zoru mu vardı? Kendi utanması yoktu hadi, benim utanıp utanmayışımı hesaba katsaydı bari! "Yardım edeyim mi?" deyince şaşırmayı bir kenara bıraktım, her zamanki haliydi işte. Alışmıştım ya ben de, şaşıracak ne vardı... "Söz, dalga geçmem küçüklüğüyle," dedi, eli iç çamaşırımın lastiğine giderken. Uzaklaşsın diye eline vurunca keyif dolu bir kahkaha attı. "Jimin, seni hiç anlamıyorum." Yatağıma çıktı ve üzerime yürümeye başladı. Nefes nefeseydim, keşke sebebinin yarıda kesilen rüyam olmadığını bilseydi, bilseydi de kalbimin davula dönüşüne benimle birlikte şahit olsaydı. "Bazen dünyanın en hırçını sen oluyorsun... Ama bazen..." Suratlarımız arasında soluklanacak kadar bile mesafe bırakmadı, ardından dudaklarıma hızlı bir öpücük bıraktı. Şaşırmadım, birbirimizi anadan doğma çıplak görmek, mastürbasyonumuzu ulu orta yapmak, onun manasızca bahşettiği öpücüklere benim tapınarak karşılık vermem, eşi benzerine rastlanmayacak "dostluğumuzun" sıradanlaşmış etkileşimlerindendi. "Bazen, benden sakladığın bir sırrın var da, onun ortaya çıkmasından korkarca kaçıyorsun." Utanmaz arkadaşımın cüretkar tavrına karşı sessiz kaldım, tahminlerini doğrularsam benden uzaklaşmasından ürküyordum, güzel sesini duymadan birkaç saati zoraki tamamladığım düşünülürse... Onsuz yapamazdım, bunu göze alıp da içimde yanan yangınlardan onu haberdar edemezdim. Zaten hikayemiz baştan sona buydu: O cüretkar ve utanmazdı, bense aşık ve takıntılı.
🌸
Herkese merhaba,,
Keyifle okumanızı dilerim,,
Geçerken oy ve yorum bırakmayı unutmayın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
shameless friend,, kookmin
Fanfictionjungkook, mastürbasyon sırasında aletini çekmekten yorulduğu için beni ayağına çağırıp benden çekmemi rica edecek kadar arsız biriydi.