19; hayatımın en ele avuca sığmayan günü bugün!!

2.1K 213 67
                                    

19; Hayatımın En Ele Avuca Sığmayan Günü Bugün!!

Sabah saatlerinde, içimde filizleniveren bir mutlulukla uyanıp birkaç dakika pencereden dışarıyı seyrettim, dar sokaklardan işe yetişme telaşında sürü sepet insan geçiyordu, rüyasında kendini matematik dersinde zanneden arkadaşımın öğretmenin sorduğu soruya cevap veremediği için dudak büküşünü izledikten sonra onu uyandırdım, okul vaktine kadar bir yerde kahvaltı etmeyi önerdim, uykulu sesiyle, uyumayı yeğleyeceğini mırıldanınca ikna etmek amacıyla, günümüze nasıl başlarsak öyle devam edeceğine dair konuştum, ikna olduğundan değilse de susmam için kalkmak zorunda kaldı.

"Yan masaya bakan kız ikidir beni süzüyor." Kahvaltı tabaklarımız önümüze konunca iştahım bir kat daha artmıştı, büyük bir açlıkla, masanın harika göründüğünü söyledim. "Beni dinlemiyor musun?" dedi oralı olmayıp. "Dinliyorum, kim bakıyor?" Etrafa bakınıp bahsettiği kızı görmeye çalıştım, omuzlarımı silkmenin ardından, "beğendi demek ki," dedim, sonra tüm ilgimi tabağıma verdiğimden emin oldum. "Bizi dikizliyor deyip patronuna şikayet etmeyeceksin yani, öyle mi?" Suratında şaşkınlıktan çok memnuniyetsiz bir ifade vardı, sanki ona tepkisizliğimi beğendirememiştim, "neden böyle yapayım?" diye sordum anlayışlı bir sesle. "Kovulmasa da en azından önümüzde azarlanmış olmasını seyretmek için?" O böyle deyince sarf ettiği sözü tasvip etmediğimi göstermek için gözlerimi kısıp ona baktım. "Tamam, biraz asabi çıkışlarım olabilir ama şu günden itibaren, sakin biri olmanın rahatlığını keşfettim. Abi olmak böyle bir şey. Artık kavga çıkaran değil kavgayı ayıran kişi olmalıyım. Kardeşim benim yanımda kendini güvende hissetmeli, hırgür çıkaran birine kimse abi demez." Pek mühim izahatıma daha fazla tahammül edemeyeceğini gösteren bir yüz buruşturmayla sözümü kesti. "Karnımızı doyurup gidelim bir an önce." Bunala sıkıla yemeye başladı, onu seyrederken aklıma öyle güzel bir fikir geldi ki kalbim durdu ve bir saniyeliğine, hiç atmayacak zannedip telaşa kapıldım. Annemle haftasonu için sözleşmiştik ama şöyle bir düşününce... o benim annemdi, ona çat kapı misafir olmanın tadını alamadan o evden taşınmasına izin veremezdim, evet tam bugün dersler bittikten sonra verdiği adrese gidecektim, ne derdi ki, ortalık dağınıksa rahat olmasını söylerdim, yiyecek bir şeyler hazırlamasına gerek yoktu, giderken eli boş gitmezdim, annemdi sonuçta, beni gördüğüne sevinecekti! "Bugün okuldan sonra anneme gitmeyi düşünüyorum. Sen de gelsene. Hem adamakıllı tanışmış olursunuz." Hemen başıyla reddetti, "Jimin," dedi sızlanarak, "aile buluşmasında işim ne?" Aslında bunun bir aile buluşması olmadığına veya onun da ailemde bir yeri olduğuna dair konuşacak olsam da oldukça isteksiz gözüktü; ben de, dün akşamdan beri üstüme sinmiş bulunan rahatlıktan mütevellit üstelemedim.

Okula girmeden önce babamı aradım, telefon üzerinde de olsa kısa bir hasbihâl ettik, küslüğü bitirmeme tekmil sevindiğini sadece sesinden dahi anlayabiliyordum; evlilikleri, düğünün nasıl gerçekleşeceği, nasıl bir evde, hangi muhitte yaşayacağımız, kardeşimin geleceği gibi birbirinden muhtelif konularla her saniye hatta gece uykumda bile ilgilenmeye mukavemet edeceğim su götürmez bir gerçekti, bu vaziyetteyken, benim karışmamı istemeyecekleri ayrıntıları aralarında halletmelerine izin veriyor ve şimdilik evlilikten söz etmiyordum. Aramayı bitirmeden önce son sözüm "seni seviyorum" oldu, babam minnet dolu bir iç geçirdi, arkadaşımsa duygusallığımı elbette alaya aldı. Okulun bahçesine girince az ileride Junghee'yi gördüm, düşünmeden ona seslendim, arkasını dönüp beni görünce yüzüne bir tebessüm düştü, o dakika kendime engel olamayıp ona doğru koştum, onu kucağıma alıp etrafımda döndükçe döndüm, "günaydın, günaydın" diyordum bir yandan da, "çok güzel bir gün değil mi? Bence hayatımın en ele avuca sığmayan günü bugün!!" Yere ayak bastıktan sonra, ilk Jungkook'a, sonra bana sorgulayan ama daha çok memnun bir ifadeyle baktı, "günaydın, seni böyle görünce güzelleşti gün evet," dedi canlı bir sesle. Kim baktı, hakkımda ne konuştular diye bir an olsun düşünmeden yürümeye devam etmem belki düne kadar imkansızdı fakat artık kendimi, umursamayacak kadar güçlü hissediyordum, ilişkimizin samimiyetinden henüz emin olamadığım kız arkadaşımla el ele tutuşup okula girdik, Jungkook ise arkamdan gelirken sürekli "sana ne oluyor?" diye soruyor, uçuk kaçık hareketlerime bir anlam veremeyerek bana bakıyordu.

shameless friend,, kookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin