7 : Bisiklet ve Araba

1.5K 173 14
                                    

Keyifli Okumalar.^^

Günce Karaca'dan;

Sabahın en güzel saatinde gece nasıl yattıysam sabah da o biçim uyandığım yatağımdan kalktım demeyi çok isterdim fakat sabah uyandığımda kendimi yerde bulmuştum. Uykumun derin olduğu bir vakitte yataktan düşmüş ve bunu fark etmemiş olmalıydım. Ne kadar süredir yerde yattığımı bilmiyordum fakat doğrulmaya çalıştığımda sırtımın ve boynumun sızım sızım sızladığını fark ettim. Güne fevkaledenin fevkinde başladık yani albayım...

Yerden kalkıp savaş çıkmış gibi dağılan yatağımın üzerine baktım bir süre. Yorgan öbür tarafa düşmüş, yastığım komodinin üzerine uçmuş ve çarşaf şiddetli geçimsizlikten intihar etmişti. Allah'tan bu manzaraya sadece ben şahit oluyordum zira başka biri görse çok farklı anlamlar yükleyebilirdi. Ay tövbe! 

Kendimi banyoya atıp işlerimi hallettikten sonra elimi yüzümü yıkadım ve saçlarımı taradım. Onları pek toplamazdım zaten. Toka durmuyordu çünkü canına yandığımın saçlarında. Banyodan çıkıp yeniden odama döndüğümde önce pencereleri ardına kadar açıp içeriye hava girmesine müsaade ettim ve ardından uslu bir kız çocuğu olup yatağımı güzelce topladım. Üzerimdeki eşofman ve tişörtü de çıkartıp kot pantolonumu ve düz siyah renk bir tişörtü üzerime geçirdim. Odamda işim bittiğinde telefonumu alarak mutfağa indim ve kendime bir kahve yaptım. Kahvaltıyı canım istemiyordu şimdi. Kahvemi içerken bir yandan da pencereleri açıp evi havalandırıyordum. Çiçek evim benim, çiçek!

Bu evin yerine bana lüks siteleri, apartmanları, rezidansları verseler yine de bu evimdeki rahatı orada bulamazdım. Her gün asansörden in, asansöre bin, kata çık, eve gir, tekrar aşağı in... Ayh! Söylerken bile yoruldum ben orada nasıl yaşayayım? 

Son yudumu da kafama diktikten sonra fincanı yıkadım ve siyah hırkamı alıp evden çıktım. Evimin sağ tarafındaki duvara yaslı duran bisikletimi aldığımda kapımın önünde siyah, lüks bir araba durdu. Hemen ardından arabadan inen yeşil gözlü adam ise muhbirdi. "Günaydın muhbir," dedim sırıttığımda. "Erkencisin yine?"

"Günaydın," dedi gözleri yüzümde gezindiğinde ve ardından bisikletime bakıp kaşlarını çattı merakla. "Seninle konuşmaya geldim ama bir yere mi gidiyordun?"

"Evet," dedim bisikletimle birlikte karşısında durduğumda. "Bugün perşembe ve benim gitmem gereken bir yer var."

"İstersen seni arabayla bırakayım?" diye teklif sunduğunda bir ona bir de arabasına bakıp başımı iki yana salladım. "Arabaları sevmem, gerekmedikçe de binmem. Bisikletimle gideceğim ben." deyip oldukça lüks görünen arabayı inceledim. "Muhbirlik de bayağı para var galiba?" dedim gülerek muhbire baktığımda. "Bu lüks araba senin olduğuna göre."

Duraksadı, eliyle alnını sıvazlayıp "Şey," diye mırıldandı ama sözünü kestim gülerek. "Tamam tamam. Kadının yaşı, erkeğin maaşı sorulmazmış, kusura bakma muhbir."

Bana baktığında bisikletime bindim. "Hadi gidelim o zaman?"

Bir şey demedi ve o da arabasına bindi. Ben yolun kenarından giderken o da arkamdan beni takip ediyordu. Pedalları daha hızlı çevirdiğimde saçlarımın uçuşması yüzümde bir tebessüme yol açtı. Trafik ışıklarından geçtiğimde yanımda, benim hızımda ilerleyen arabanın olmamasıyla kaşlarımı çatıp bisikleti durdurdum ve başımı geri çevirdim. Muhbir kırmızı ışığa takılmıştı. Al işte! Arabaların sevmediğim bir özelliği de buydu. Her yerde, her köşede bulunan kırmızı ışığa takılıp dakikalarca beklemesi sinir bozucuydu. Fakat bisiklet için öyle bir sınır yoktu ve benim gibi hayatını sınırsız yaşayan biri için bisiklet idealdi!

TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin