18 : Kasap Firuze

1.2K 132 82
                                    

Keyifli Okumalar...

Günce Karaca'dan;

"Aşktı onu korkutan da, titreten de..."

Ebru Cündübeyoğlu - Ferda

Gecenin bir vakti kapınız şiddetle çalınıyor, hatta yumruklanıyorsa muhtemelen barışmak için eski sevgiliniz gelmiş, boşanma davanızı geri çekmeniz için kocanız kapıya dayanmış ya da en kötü ihtimalle alacaklılar, borçlu olduğunuz kişiler kapınızı kırmaya ant içmiştir.

Gecenin bir vakti kapım şiddetle çalınıyor, hatta kırılmak istenircesine yumruklanıyordu. Bildiğim kadarıyla benimle barışmak isteyen küs olduğum bir eski sevgilim yoktu. Sahte de olsa daha yeni evlenmişken boşanmak üzere olduğum bir kocam da yoktu. Alacaklım olan, borçlu olduğum çok kişi vardı fakat kapıdaki kişi onlardan biri de değildi.

Güney'le edeceğimiz ciddi konuşmanın ikinci kez yarım kalmasına sevinsem mi üzülsem mi bilemezken ayaklandım ve ben önde o arkamda salondan çıkıp dış kapıya vardık. Zavallı kapım can çekişiyordu artık. Hızla ve sinirle kapıyı açtığımda simsiyah gökyüzü iki saniyeliğine aydınlanıp eski karanlık haline döndü yeniden. Hemen peşinden şiddetle gök gürlediğinde yağan yağmur da şiddetini arttırmıştı. Yeni başlamış olmalıydı yağmur çünkü karşımda ıslak yavru köpek gibi duran kadının rimeli akmış, yüzünü siyaha boyamışken geceden kalma hali darmadağın olmuş, saatler evvel özenle yaptırdığı kuş yuvası saçları birbirine dolanmıştı.

Hayriye teyze kaşına kaşına davetsizce içeriye girdiğinde derin bir nefes alıp kapıyı kapattım. "Hayırdır Hayriye teyze?" dediğimde kollarını, gerdanını, bacaklarını, kısacası ulaşabildiği her kısmını kaşıyordu ve bu psikolojik olarak bana da yansıdı. Bir baktım, ben de kollarımı kaşıyorum! "Ne işin var bu saatte bende?"

"Ay Günce sorma!" derken çeşitli çeşitli kazalar atlatmış gibi derbeder bir şekilde iç çekti. Sormuştum artık, söyleyecekti. "Bizim evi böcek basmış! Ahmet amcan da sabah ilaçlatırız dedi ama duramadım ben. Çıktım sana geldim." Tam bir şey daha diyecekti ki Güney'i fark edip sustu ve ona ufak bir gülümsemeyle baş selamı gönderip kulağıma eğildi. "Seda adet olduğunu söyledi. Normal de gelmezdim sana ama nasılsa bu gece şey edemezsiniz diye sana geldim."

E yuh ama! Bu Seda'nın ağzında da bakla ıslanmıyor! Kulağına gideni tüm ülke beş dakika içinde öğrenirdi.

Hayriye teyze geri çekilip kaşınmaya devam ederken ona ters ters baktım. Kapının yanındaki duvara sırtını sürtüp kaşırken elleri de teninde geziniyordu uyuz gibi. Ona baktıkça psikolojik olarak bende kaşınıyordum ve bunu durduramadım. Sanki tenimde kurtçuklar dolanıyormuş gibi hissediyordum ve tırnaklarım kollarımı, boynumu, gerdanımı çizmişti resmen! Gerçekten bu kadın iki dakika da uyuz etmişti beni kendisi gibi!

Kaşınmaktan bembeyaz tenim kızardığında, "Ayh!" diye çığırarak durdurdum kendimi. Hayriye teyze kapının yanındaki duvara yaslı kalakalırken kocaman gözleriyle delirmiş halime baktı. "İki dakikada uyuz ettin beni de kendin gibi. Git banyoya elini yüzünü yıka, duş al, ne yapıyorsan yap ! Sonra geçer koltukta yatarsın. Misafir odaları dolu."

Hay dilimi Güney ısırsın ya!

Misafir odalarının dolu olduğunu ne diye söyledim ben şimdi? Gerek yoktu ki bu bilgiye! Az evvel korkudan duvara yapışmış at sineği gibi duran Hayriye teyze dedikodu kokusu alınca dibimde bitmişti hemen. Ne hikmetse kaşınmayı da bırakmıştı. "Misafir odaları niye dolu kız?" diye sorarken bir yandan Güney'e bakıyordu. Bu durumdan onun haberi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu ama ifadesiz duran sevgilim ona istediği cevabı vermedi fakat o vazgeçmedi. "Valla biz bu eve Güney Bey'den başka giren çıkan görmedik hiç. Kimi aldın kız eve? Sözde aynı mahalledeyiz ama hiç haberimiz yok vallahi."

TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin