Multimedia: Günce ve Günce'nin giydiği kıyafet gibi düşünün. :)
#İkiye On Kala - Koptu İpim Düşüyorum
Oy verdiyseniz, yorumlarınızla birlikte başlayabilirsiniz bölüme.^^
Keyifli Okumalar...
Günce Karaca'dan;
Kulaklarım uğulduyor, yer sallanıyordu sanki. Muhbir ne demişti? Önümüzdeki hafta pazar günü evleniyoruz mu demişti o? Gün vermişti bir de ciddi ciddi! Tamam yalanıma ortak ol dedik de evlenmek nereden çıktı Allah aşkına? Şaşkın bakışlarım ona döndüğünde o da ne dediğini yeni idrak ediyormuş gibi şaşkınca bakıyordu bana. O sırada Hayriye teyze "Allah!" diye bağırmasın mı? Ödüm koptu. Yerimde zıpladım. Hayriye teyze kendi evlense daha az sevinirdi yemin ederim. Kanatları olsa uçacaktı vallahi. "Duyan duymayanlara anlatsın komşular, düğünümüz var!" diye inletiyordu mahalleyi.
Düğünümüz derken?
Ben evleniyordum ona ne pardon?
Ay bende iyice kaptırdım kendimi, ne oluyor?
"Kız Günce," diyerek karşımda dikildi. Gözlerinin içi ışıl ışıldı benim mürüvvetimi göreceğinden. "Hiç söylemedin evleneceğiz diye. Hiç heyecanlı da değilsin. Haftaya pazar günü diyor Güney Beyciğim. Bunun sözü, nişanı, kınası, gelinliği, düğün salonu, davetiyesi ohoo... Bir ton işi var. Halledebilecek misin bu kadar kısa zamanda?"
"Valla ben de yeni öğreniyorum." dedim muhbire ters ters bakarken. Beni uğraştırmayıp o an yalanıma ortak olmayı kabul etseydi şu an bunlarla uğraşmak yerine yemeğimi yiyip ilaçlarımı içip uyuyor olacaktım. Bir tarafım da pirelerin uçuşup benim bilmem kaçıncı rüyamı görmem gerekiyorken ben düğünümü konuşuyordum şu an. Hiç adil değil! "Güney bana söylemedi. Bu kadar aceleci olduğuna göre zannediyorum her şeyi ayarladı kendisi. Değil mi sevgilim?!"
Bana gözlerini kısarak baktı beni suçlar gibi. 'Senin yüzünden şu an bu durumdayız' diyordu bakışları ama Allah'tan bunu dışarıya vurmadı. "Evet evet," dedi beceriksiz yalanına devam ederken. "Her şey hazır."
Ben en azından bir mantık çerçevesinde ilerletiyordum yalanlarımı ama bu direkt bodoslama dalmıştı. Bunun sonucu iyi yere gitmiyordu, hissediyorum.
"İyi ama," dedi Handan teyze arkalardan öne çıkıp. "Günce'yi istemeden evlenemezsiniz. Günce bu mahallenin bir tanesidir, hepimizin de göz bebeğidir. Kız istemesi, söz yüzüğü takılması, kınası olmadan vermeyiz kızımızı Güney Bey, kusura bakmayın. Ona olan sevginizden şüphemiz yok ama Günce her şeyin en iyisini, en güzelini hak ediyor."
Canım Handan teyzem, ölüyorum desem üzerime toprak atacak olan kadın şimdi gelmiş bana yağ yakıyordu. O da haklıydı tabii. İşin ucunda denize sıfır, manzarası güzel evler vardı. Kim yağ yakmazdı ki?
Acaba hemen şimdi her şeyi itiraf etsem ne olurdu?
Yüksek ihtimal mahalleli eline geçen ne varsa beni onlarla kovalardı. Yok yok, bu halsiz halimle koşamazdım şu an. Belki işler daha da karmaşıklaştığında bir mektup bırakıp kaçabilirdim uzaklara. Şimdilik gittiği yere kadar devam etmeliydi bu yalan.
"Handan haklı," dedi Hayriye teyze. "Haftaya pazar günü evleneceksiniz madem, zaman da kısıtlı. Bu akşam ailenizi, çiçeğinizi, çikolatanızı alıp gelin, isteyin Günce'yi bizden."
Ya Allah aşkına Güney Çamdeviren gerçek olsa ve istiyorum dese vermeyecekler miydi? Gerçek Güney Çamdeviren bunlara tenezzül eder miydi hiç?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)
General FictionAilesinden kalan eve sahip çıkmaya çalışan, tek başına ayakta duran, dik başlı, cesur bir kız... O kızın ailesinden kalmış olan evi almak için çabalayan, gözü kara, korkusuz bir adam... Dedikodu kazanının kaynamasıyla başlayan bir yalan ve devamında...