Oy verip satır aralarını yorumlarınızla doldurmayı unutmayın.^^
Keyifli Okumalar...
Günce Karaca'dan;
"Anne!" diye irkilerek gözlerimi açtığımda afalladım.
Ne kadar süredir uyuyorum biliyorum ama belimin tutulduğunu hissettim. Gördüğüm o kabusun etkisi üzerimdeyken bulunduğum yere baktım. Karakoldaydım. En son evime hırsız girmişti değil mi? Bu yüzden buradayım. Gözlerimi ovuştururken omuzlarımdan kayıp düşen siyah cekete kaydı bakışlarım, hemen ardından da muhbiri buldu gözlerim. "İyi misin?" diye sordu eli yanağıma ulaştığında. "Kabus görüyordun sanırım?"
Başımı aşağı yukarı salladım. Onun dizlerinde uyumuştum. Uykunun bastırdığını hissetmiş gibi beni dizlerine yatırmış, üzerime ceketini örtmüştü. İki gündür ne aramış, ne mesaj atmıştı ama en ihtiyacım olan zamanda da beni yalnız bırakmamış, yanımda olmuştu. "Annemle babam," dediğimde şişmiş olan gözlerim yeniden doldu. Bakışlarımı kaçırdım çünkü tüm dikkati yüzümdeydi. "Onları kaybettiğim günü gördüm. Çok kötüydü. Son zamanlarda hiç girmediler rüyama ama bugün nedense onları gördüm." Gülümsedim sonra tüm acıma rağmen. "Ne zaman yalnız hissetsem kendimi rüyalarıma gelirler sanki biz buradayız, seni izliyoruz der gibi. Bu iyi mi kötü mü bazen anlayamıyorum."
"Gel buraya." diyerek kolunu açtığında hiç itirazsız ona sığındım. Başımı göğsüne yaslarken bir elim sırtına, bir elim de göğsüne konmuştu bir kuş gibi. Onun bir kolu sırtımı sararken diğer elini koluma yerleştirmiş, baş parmağıyla tenimi okşuyordu. "En ufak bir teselli cümlesi kurmuyorum çünkü bunun bir tesellisi yok fakat sen artık yalnız değilsin Günce." diyerek bana bir kapı araladı. "Ben buradayım, senin için. Bunu unutma olur mu? Seni bundan sonra yalnız bırakmayacağım. Asla."
Sözleri, sözlerini destekler nitelikteki duruşu, varlığı yalnızlığımın elinden tutmuş ve bana sımsıkı sarılmışken gözlerimi yumdum huzurla fakat bu fazla uzun sürmedi. "Geldi mi o?" diye gözlerimi açıp başımı kaldırdım birden. Bana mesaj atan o adam gelecekti. Gelmiş miydi sahi?
Muhbir az önceki huzurlu halinden çabuk sıyrılıp huzursuzca yerinde kıpırdandığında başını salladı. "Geldi," dedi isteksiz, memnuniyetsiz bir tavırla. "Polisler sorguya alıyor şu an."
Önüme dönüp başımı ellerimin arasına aldığımda düşünceliydim. Fatih Erdem... Kimdi bilmiyorum ama onun beni tanıdığına emindim. Tanımasaydı niye böyle bir mesaj atacaktı ki? Onun beni nereden tanıdığından ziyade gönderdiği mesaj da ne demek istediğini merak ediyordum. Tam bu sırada bir adam belirdi koridorda yanında polis memuruyla. Siyah takım elbiseli bir adamdı ve ceketi elindeydi. Saçları dağınık duruyorken göz göze geldik. Bir dakika, ben bu adamı bir yerden tanıyorum ama nereden?
Gözlerim düşünceli bir şekilde kısıldığında dikkatle ona baktım. Tabii ya! Bu adam tapumu almaya çalışan Güney Çamdeviren'in adamıydı. Kapıma arabalar, elbiseler, hediyeler getiren adamdı. Onun getirdiği hediyeler yüzünden bir yalana başvurmuştum ve şimdi başım o yalandan kurtulmuyordu! "Sen," diyerek ayağa kalktığımda karşımda durdu. "Seni tanıyorum! Güney Çamdeviren'in adamısın sen! Kapıma araba ve bir sürü hediye getirmiştin. O attığın mesaj ne peki? Tapumu vermeyince o geri zekalı patronunla birlik olup özel numaradan bana mesaj göndererek beni korkutmak mı niyetiniz? Dün akşam mesaj bu akşam da hırsız!"
"Benim evine giren hırsızla bir ilgim yok." dedi sadece.
Umursamadım. "Şikayetçiyim bu adamdan!" dedim işaret parmağım onu gösterirken. Polis memuruna baktım. "Özel numaradan bana mesaj göndererek beni hem taciz hem tehdit etti!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)
General FictionAilesinden kalan eve sahip çıkmaya çalışan, tek başına ayakta duran, dik başlı, cesur bir kız... O kızın ailesinden kalmış olan evi almak için çabalayan, gözü kara, korkusuz bir adam... Dedikodu kazanının kaynamasıyla başlayan bir yalan ve devamında...