19 : Teleften Bir Gece (Sezon Finali)

1.2K 123 54
                                    

En son Pelin gelmişti kapıya, naçizane, ufak bir hatırlatma.😇

#Carla Morrison - Disfruto

Keyifli Okumalar...💙

Günce Karaca'dan;

"Dünyanın bütün dengesi ve o dengenin içindeki düzeni bozuldu. Ben altında kaldım..."

İsimle Ateş Arasında - Nazan Bekiroğlu

Sorsanız herkesin bir dünyası ve bir dünya da derdi vardır. Benim dünyam ise acıydı, acıdandı. İnsan bir ölümün yükünü, hüznünü bile zor taşırken ben bir günde iki canımı kaybedip ölümün acı yüzü ve derin acısıyla tanışmıştım. Ailemi kaybettiğimde kaç yaşındaydım bilmiyorum ama küçük olduğumu biliyorum. Annesini ve babasını kaybeden, onların ölümüne şahitlik eden bir çocuk olarak çok küçük yaştaydım. Belki bedenen değil ama ruhen çok küçüktüm. Ve o ana kadar dünyam ailemden ibaretken bir an da masmavi dünyam simsiyah oldu, acıyla kaplandı ve ben içinde hapsoldum.

Sonra bir şey oldu.

Simsiyah dünyamın içine ansızın biri girdi ve tüm dengeleri bozdu. Önce beni kendine alıştırdı, sonra yalnızlığıma ortak oldu. Nereye bakarsam bakayım onu görür oldum ben. Gözlerinin yeşillerinde bir şey vardı adını koyamadığım. İlk başta fazla mesafeli, soğuk dursa da tıpkı onun beni kendine alıştırması gibi ben de onu kendime alıştırmıştım. Zamanla o mesafesi yok olmuş, soğuk bakışlarının yerini sıcacık, sevgi dolu bir bakış almıştı. Fark ettirmiyor, ketum ve mesafeli duruyor olabilirim ama onu kaybetmek istemiyordum. Gelişi simsiyah dünyamı aydınlatmış, eski rengine kavuşturmaya çalışırken ondan ayrılmak istemiyorum.

Her şeye dayanabilirim fakat hayatımdaki insanların yokluğuna asla dayanamam, biliyorum. Geçmişte yaşadım bu acıları ve sonraki süreçte yaşadıklarım, bana yaşatılanlar hiç kolay şeyler değildi. İlla ölüm olmasına gerek yok. Değer verdiğim, hayatımda olan herhangi biri hayatımdan çıktığında kolay kolay toparlanamıyorum. 

Şimdi karşımda duran kadın benden Güney'i alacakmış, onu almaya gelmiş gibi bakıyorken şaşkınlığımdan sıyrılıp hemen gardımı alarak sevgilimin, hayatımdaki en değerli adamın elini tuttum. Güney kısa bir an bakışlarını bana çevirse de ona değil karşımdaki kadına bakıyordum. Siyah havuç kesim pantolonunun üzerine beyaz, kemerli, omuzları düşük, üst kısmı bol bir gömlek giymişti. İtiraf etmeliyim sıfır beden haline ve uzun boyuna göre oldukça güzel ve dikkat çekiciydi. Ayağındaki siyah stiletto ayakkabılarının üzerinde zor duruyor gibiydi çünkü titriyordu. Titremesini bastırabilmek adına uzun tırnaklarını avucuna kapatmış, yumruklarını sıkıyordu fakat nafile bir çaba gibiydi. Sapsarı, uzun saçlarını tepeden, sıkı at kuyruğu yaptığından ya da yaptırdığından yüz hatları fazla gergin duruyordu. Mavi gözlerine koyu bir makyaj yaparken baskın kırmızı ruju kalın dudaklarını boyamıştı. Mavi gözleri benim gelmemle bendeyken Güney'in elini tutmamla da ellerimize kaymıştı ve evet, Güney tuttuğum eline karşılık vererek elimi sıkıca kavramıştı. 

Güney benden aldığı cesaret ve güvenle, "Senin ne işin var burada?" diye sordu oldukça düz, mesafeli ve uzak bir tınıyla. 

Pelin o kadar uzun süre bakmıştı ki ellerimize, bir an için onun gerçekten Güney'e aşık olduğunu falan düşünmeye başlamıştım fakat hayır, o Güney'e aşık değildi. Ona muhtaçtı ama aşık değildi. Aşık kadının bakışları değildi bunlar. Onun yerinde ben olsaydım ve karşımda aşık olduğum adam başka kadının elini tutuyor olsaydı bu kadar sakin kalamazdım. "Konuşmalıyız," dedi nihayet gözlerini ellerimizden çektiğinde fakat bundan hoşlanmadım çünkü doğrudan sevgilime bakıyordu. "Mümkünse yalnız!" 

TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin