27 : Nasıl Söylenir, Bilemedim...

897 98 17
                                    

#Sufle - İçinde Aşk Var

Keyifli Okumalar...💙

Günce Karaca Çamdeviren'den;

Biri beni küçümsediğinde, ucunda ölüm de olsa, kuyruğu dik tutma çabasından ötürü koşa koşa gidiyordum ve beni küçümsedikleri konularda da çoğunlukla yetersiz olduğum için dik tutmaya çalıştığım kuyruğum kopartılıyordu.

Acılar içinde yerde sürünüyordum. Daha Aykut'un yeni attığı tokadın sızısı geçmemişken şimdi karnıma oturmuş, saçlarımı çekiyordu. Altında debelenip kurtulmaya çalışırken ağlamak üzereydim. Bana hiç acımamış, karşısında dişine göre bir rakip varmış gibi uygulamıştı hamlelerini. Sol yanağım sızlarken, ona bir de on dakika önce karnıma yediğim yumruğun acısı eklendi. Saç diplerim cayır cayır yanarken, "Bırak tamam!" diye bağırdım. Ortada dik tutmaya çalıştığım kuyruk falan kalmamıştı artık. Gurur diye diye geberip gidecektim şimdi. "Pes ediyorum, sen kazandın. Bırak Allah'ın belası!"

Aykut'un kahkahası kulaklarıma dolarken kısık gözlerimin arasından ona baktım. Yüzünde ve boynundaki tırnak izlerimi görmek az da olsa, şu kadarcık bile olsa, keyfimi yerine getirmişti ama bu acı çektiğim gerçeğini değiştirmiyordu. Bana yaptığı her hamlede Fatih onu uyarıp bana vurduğunun iki misli ona karşılık vermişti ve bu yüzden sağlı sollu çenesine aldığı yumrukların yerini morluklar almaya başlamıştı.

"Ne o?" dedi tepeden sinir bozucu bir şekilde bana bakarken. Kaşlarımı çattım. "Fırtına çabuk geçti sanki?"

"Fırtınana başlatma şimdi!" diye bağırdım sinirle. "Kalk ulan üstümden ayı!"

Tam o anda gök gürler gibi bir ses düştü salonun ortasına. "Ne oluyor burada?!" diye bağıran kocamın sesi tüm mahalleyi inletmişti.

Aykut'un rengi atarken ben ağlamaklı gözlerle kocama bakıyordum. Beni bu halde görmemeliydi. Adamın etrafından Alev'ler Pelin'ler eksik olmuyor, bir de benim şu halime bak!

Güney beni görür görmez rengi atarken, gözleri üstümde oturan ve saçlarımı tutan Aykut'un üstüne çevrildi. Onu şizofren sanıyordu ve bu yüzden bana zarar verdiğini düşünmüştü muhtemelen fakat yine de öfkesini ondan çıkardı. "Lan!" diye gürleyip Aykut'u ensesinden tuttuğu gibi kaldırdıktan sonra yumruğunu onun sol gözüne geçirdi. "Gebertirim seni Aykut!" diye bağırıyordu bir yandan. "Allah şahidim, gebertirim seni! Karıma mı vurdun lan sen şerefsiz herif?!"

Bir bilse karısının kendinin kaşındığını, muhtemelen bir yumruk da benim gözüme çakardı.

Fatih'in desteğiyle yerden doğrulduğumda karnımı tuttum. Karnım dehşet acıyor, ağrıyordu. Ben acılarımla baş etmeye çalışırken Güney gözü dönmüş bir halde Aykut'u yumruklamaya devam ediyordu. Bıraksam öldürecekti çocuğu. Bıraksa mıydım ki?

"Güney." diye ağlamaklı mırıldandığımda havada kalan yumruğunu yere indirip bana baktı. Dudaklarımı büzmüş ona bakarken Aykut'u ittirip yanıma geldi, önümde diz çöküp yüzümü avuçlarının arasına aldı. Yüzüm ne haldeyse artık baktıkça acı çekiyor gibi dişlerini sıkıyordu.

"Geçti tamam." dedi. "Buradayım."

Sahi nasıl buradaydı? Nasıl haberi oldu?

Muhtemelen dışarıdaki korumalar benim sesimi, çığlıklarımı duyunca aramışlardı onu. Hem canımın acısına, hem de onun bu şefkatli bakışı ve dokunuşu karşısında birden ağlamaya başladım.

Güney ensemden tutup başımı göğsüne çektiğinde, "Ağlamak yok demiştik!" dedi Aykut. Hâlâ konuşuyor ya!

Güney saçlarımı okşayıp öperken, "Sen hâlâ konuşuyor musun lan?!" dedi dişlerinin arasından. "Bekle sen bekle! Seni inim inim inletmezsem bana da Güney demesinler!"

TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin