2 : Yalanlar Birbirini Kovalar

2.5K 237 106
                                    

Multimedia: Güney Çamdeviren🔥

Edis - Yalan

Mustafa Sandal & Doğu Demirkol - Tekrar

Keyifli Okumalar.💙

Günce Karaca'dan;

Elemi kederi yok etmek adına giriştiğim temizlikten sağ fakat yorgun çıkmıştım. Temizlik bezinin değmediği tek bir yer bırakmamıştım. Halılarımı dövüp tozlarını kaldırdıktan sonra onları yerlerine serecektim ve temizliğim bitmiş olacaktı. Sonra kendime yemek yapacak ve yemeğimi yedikten sonra biraz salonda pinekleyecek, sonra da uyuyacaktım. Planım buydu ve ona uydum demeyi çok isterdim fakat ben halılarımı balkona taşırken çalan kapıyla balkondan bakma gereği duymadan aşağı indim.

Dağınık topuzluktan çıkmış saçlarım, dizleri beyazlamış siyah eşofmanım ve rengi griye dönmüş beyaz tişörtümle birlikte kapıyı açtım. "Merhaba Günce Hanım," dedi iki gündür gelmeyen adam, şimdi elleri kolları kutularla dolu bir şekilde karşımda dururken. "Bunları Güney Bey size gönderdi. Evin tapusunu verirseniz daha fazlasına ve daha iyisine sahip olabileceğinizi de belirtti." Kaşlarımı çattığımda onlar sorgusuz sulasiz ellerindeki kutuları ve poşetleri ayaklarımın dibine bırakıp geri çekildiler. "Bu arada," dedi konuşan adam kenara çekilip arkasındaki son model arabayı gösterirken. "Bu araba da sizin Günce Hanım." dedi ve anahtarları kutunun üzerine bıraktı.

Şu herifler hakkında emin olduğum bir şey varsa o da katıksız geri zekalı ve süzme salak olduklarıdır, net!

"Ulan geri zekalılar," dedim ellerimi belime yaslayıp hepsine bakarken. "Ben para pul ya da araba eşya istesem zaten tapumu verdiğiniz paraya karşılık verirdim. Buna kafanız basmıyor mu gerçekten?" Ayağımın dibine bıraktıkları poşet ve kutuları alıp yüzlerine savurdum öfkeyle.

Kutunun üzerinden düşen arabanın anahtarını alıp arabaya ilerledim ve anahtarla arabanın etrafında bir tam tur dönerek arabayı çizdim. Evden kapıp geldiğim bıçağı arabanın lastiklerine batırıp patlatırken beni seyreden mahalleliyi umursamadım. Her zaman görmüyorlardı böyle şovlar, izlesinler azıcık garibanlar...

Elimdeki bıçakla birlikte adamlara döndüm. Dağılan saçım başım umrumda değildi. "Şimdi gidip o koltuk sevdalısı, yeşillik düşmanı, beş para etmez patronunuza, Günce böyle şeylere tav olmuyormuş deyin!" Bana dümdüz biraz da tereddütle baktılar. "Hadi!" diye bağırdığımda gittiler.

"Orkun," diye seslendi benimle konuşan adam, arabaya ilerlerken. "Arabayı aldırın buradan!" Ve sonra def olup gittiler.

Sinirden saçımı başımı yolacaktım ama bu hediyeleri yüzlerine çarparak iyi yapmıştım. Oh olsun! İsmi geçen ama buralara zerre uğramayan o koltuk sevdalısı, çam yarması, patron bozuntusu Güney denilen zibidi de bir çıksaydı karşıma, görecekti dünya kaç bucak ama işte... Yemiyordu bir tarafları!

"Kız Günce," diye cırlayan Hayriye teyzeye baktım. Elinde, savurduğum kutulardan fırlamış olan kırmızı, saten ve oldukça iddialı ve pahallı bir elbise vardı. Hayret ve şaşkınlıkla bana baktı. "Kız bu Güney Bey," dedi bağıra bağıra. "Sana yanık mı yoksa? Ne bu elbiseler, hediyeler?"

Tam konuşacaktım ki bütün mahalleli bir anda bana bakıp fısır fısır konuşmaya başladı. Şimdi ben ne kadar aksini iddia edersem edeyim bunlar susmayacak, Hayriye teyze de abarttıkça abartacaktı. En iyisi buradan yürümekti. "Neden benim peşimde bu kadar çok koşuyor sanıyorsunuz?" dedim saçlarımı savurarak. Bizzat dedikoduyu ben verdim ellerine. "Laf aramızda," dedim beş dakika içinde tüm mahalleye yayılacağını bile bile. "Evmiş, tapuymuş bunlar hep bahane. O Güney Bey dediğiniz patron bana yanık yanık."

TAPUSU BENDE (Askıya Alındı!)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin