Ormanın temiz havasını içime çekerken cebimde çalan telefonla koşuma ara verdim. Telefonu elime alıp yanıtladıktan sonra kulağıma götürdüm.
"Efendim Gül'üm."
"Abi kahvaltı hazır."
"Tamam 20 dakikaya evde oluruz siz başlayın bizi beklemeyin," dedim. Telefonu kapatıp tekrar cebime koydum. Yanımda hissettiğim hareketlilikle kafamı çevirip nefes nefese kalmış Emin'e baktım.
"Lan oğlum arkandan atlı mı kovalıyor az yavaş koşsana dalağım şişti!" diye söylenmesine göz devirdim.
"Sen değil miydin sabahın köründe kalkıp beni buraya getiren. Ne şikayet ediyorsun şimdi?" diye sordum.
"Ya kardeşim ben yürüyüş yapacağız sandım. Niye koşuyoruz sabahın köründe. Deli miyiz biz?" dediğinde dayanamayıp kahkaha attım.
Elimi Emin'in omzuna koydum. "Senin beni buraya getirmekteki amacın ne Emin? Sen onu bir söyle bana," dedim. Emin spor konusunda bu dünyadaki en tembel insan olabilirdi. Onu bir kez bile spor salonuna giderken görmemiştim ama herif sığır gibi yiyor yinede kilo almıyordu.
Emin bana sırıttıktan sonra bakışlarını karşıya çevirdi. Daha sonra saatine baktı. "Gelir birazdan," dediğinde kaşlarımı çattım.
"Kim gelir?" diye sordum.
Emin benim sorduğum soruyu takmayarak karşıya bakmaya devam etti. "Oğlum erkek çocuğunuz olursa adını Emin koymazsanız hakkımı helal etmem size. Kız olursa da Emine koyun, " dedi.
"Ne saçmalıyorsun Emin, ne çocuğu?" diye sordum.
"Düşün ki ben Emin Karalı sabahın köründe kalkıp neden kaçtığımızı bilmeden koşuyorum. Neden? Sırf siz birbirinizi görün de aşık olun diye. Gerçi sen ilk görüşte aşık olmuşsun da işte bunu kabul etmede sıkıntı yaşıyorsun. Lan ne fedakar adamım ben. Yeminle cennetliğim, " dedi iç çekerek.
Elimle Emin'in ensesine vurdum." Lan ne anlatıyon amına koyayım deminden beri? "diye sordum.
Emin bana ters ters baktıktan sonra tekrar karşı tarafa baktı." Ben sana şimdi bir şey derdim de sırası değil. Azıcık gül suratsız meymenetsiz herif. Allah'ım benim işim çok zor ya şu tipe bak. Erva bunun nesine aşık olsun? "dediğinde bir kez daha ensesine vurdum.
" Ne varmış lan benim suratımda göt herif! " dedim.
Emin bana gözlerini kısarak baktıktan sonra dudağını ısırdı. " Götüme benziyon amına koyayım, "dedi gülerek.
Tam ağzımı açmıştım ki kafamda ziller çalmaya başladı. Erva dedi. Seni böyle görmesin azıcık gül dedi. Lan! " Lan yoksa? "dedim ama karşıdan koşarak gelen kızı görmemle hemen sustum. At kuyruğu yaptığı sarı saçları koştuğu için bir sağa bir sola sallanıyordu. Kulağında kulaklık mavi gözlerini yerden kaldırmadan bize doğru geliyordu.
Emin'in beni dürtmesiyle kendime geldim. "Ağzını kapa sinek kaçacak. Gerçi bu saatte sinekler bile uyuyordur. Bir sinek kadar olamadık vay anasını be," dediğinde gözlerimi yumup sabır diledim.
Erva bize çok yaklaşmıştı. Yolun ortasında durduğumuz için kafasını kaldırdığında büyük bir ihtimalle bizi fark edecekti. Beni görmeli miydi? Hayır! Ani bir hareketle Emin'in kolundan tutup kenara çektim. Erva hiç duraksamadan koşmaya devam etti. Arkasından bakarken yanımızdan iki adam daha geçti. Adamların üzerindeki kıyafetler yürüyüş için uygun değildi. Emin'in koluna bir iki sefer vurup arkalarından koşmaya başladım. Emin yanıma geldiğinde o da adamlardan şüphelenmiş olmalı ki adamlardan bakışlarını hiç ayırmıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...