Gözlerimi açmadan önce kollarımı iki yana açıp gerindim. Sağ elim bir şeye temas edince elimi hızla geri çektim. Gözlerimi açıp neye değdiğime baktım. Serhat yanımda Yusuf'ta onun kucağın da başını Serhat'ın göğsüne koymuş huzurla uyuyordu.
Bir dakika! Kardeşimin bu odada Serhat'ın kucağında ne işi vardı? Yerimde doğrulup şaşkınlıkla ikisine baktım. Serhat'ın yüzünde yara izleri ve morarmalar vardı. Dün hiçbir şeyi yoktu bu adamın akşamdan sabaha ne olmuş olabilir?
Yusuf gözlerini kırpıştırıp birden uyandığı gibi yataktan fırladı. Serhat, uykusundan şaşkınlıkla uyanıp kollarının arasından fırlayan Yusuf'a baktı.
Yusuf iki elini bacak arasına koyup zıplamaya başladı. "Çişim, çişim," diyerek kapıya koştu. Kapıyı açtığı gibi çarparak gözden kayboldu. Onun arkasından gülümserken yanımda bir hareketlilik oldu. Kafamı çevirip Serhat'a baktığım da hayranlıkla dudaklarıma bakıyordu.
Gülümsemem anında silinirken Serhat'ın da kaşları çatıldı. Önüme dönüp sırtımı yatak başlığına dayadım. Serhat burnundan sıkıntılı bir nefes verip benim gibi sırtını yatak başlığına dayadı.
Yüzüne bakmadan "Ne oldu sana?" diye sordum."Asıl sana ne oldu neden bu kadar soğuksun?" diye sorduğunda şaşkınlıkla suratına baktım.
"Bir de soruyor musun?" diye sordum hayretle.
Serhat bir müddet düşünceli bir şekilde yüzümü inceledikten sonra gözlerini yumup dişlerini sıktı. "Dün gece başımı çok sert çarptım. Hatırlamıyorum Erva ne oldu da bana karşı böyle soğuksun?" diye sordu tekrar gözlerime bakarak.
"Nereye çarptın?"diye sordum.
" Boşver nereye çarptığımı. Sen söyler misin neden böyle davrandığını," dedi rica ederek. Bu haline şaşırsam da belli etmemeye çalıştım. Sonuçta karşımdaki Serhat Çağlı idi ve ondan herşey beklenirdi.
" Yataktan kalkabilir miyim? "diye sordum onun sorduğu soruları es geçerek.
Serhat'ın kaşları şaşkınlıkla havalanırken " Ne? "dedi şaşkınlıkla.
" Diyorum ki yataktan kalkabilir miyim?"diye sorumu tekrar ettim.
" Benden niye izin istiyorsun? "diye sordu.
" Sen dedin ya 'Benden izin almadan yataktan kalkma' diye, "dedim yükselen sinirimle.
Serhat öfkeyle yataktan kalkarken acı çektiği her halinden belli oluyordu. Belli ki vücudunun bazı yerlerinde yaralar vardı."Benden izin istemene gerek yok Erva. Benden her hangi bir şey için izin isteme bundan sonra. Bu senin hayatın senin kararların," dedikten sonra odada bulunan kapıyı açıp içeriye girdi. Ben şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım. Yok bu adam kesinlikle ruh hastasının tekiydi!
Yataktan çıkıp odanın içinde bir ileri bir geri yürümeye başladım. Az sonra Serhat elindeki havluyla odaya geri döndü. Havluya elini yüzünü silerken öfkeyle ona doğru yürüdüm. "Sen benimle dalga mı geçiyorsun be adam!" diye bağırdım öfkeyle.
Elini ağzıma götürüp beni susturdu. "Az sakin ol Erva. İnsanlar duyacak," dedi gözlerime bakarak. Elimle ağzımı kapattığı elini bileğinden tutup çekmek istediğim de Serhat acıyla yüzünü buruşturdu. Elini ağzımdan çekip tuttuğum bileğine baktım. Bileği morarmış ve bazı yerleri yara olmuştu.
"Serhat bu ne?" diye sordum bu sefer sesimin alçaltarak.
Serhat bileğini elimden çekip geriye doğru bir adım attı. "Önemli bir şey değil. Dün akşam oldu," dedi.
"Dün akşam ne oldu o zaman?" diye sordum sinirle.
"Halletmem gereken bazı meseleler vardı onları hallettim. Bak ben dün akşamdan öncesini hatırlamıyorum. Sana istemediğin bir şey yaptım mı?" diye sordu korkarak. Sesindeki endişe beni daha da afallatırken şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...