Arkamı dönüp baktığım da nikah esnasında kalabalığın arasında gördüğüm o kişi karşımda duruyordu. Serhat'ın aksine esmer, ela gözlü, yapılı bir adamdı karşımda duran kişi. Elini cebinden çıkarıp yanımıza geldi. Bakışlarını bana çeviren adam gülümseyerek "Aileye hoşgeldin gelin hanım," dedi.
Kafamı çevirip Serhat'a baktım. Gözlerine yerleşen öfkeyle alnındaki damarları belirgin bir şekilde ortaya çıkmaya başladı. "Serhat," dediğimde bana baktı. Ama bakışları çok farklıydı. Sert ve nefret doluydu.
Bileğime dolanan elle kafamı Serhat'ın abisine çevirdim. Adam bileğimden tutmuş gülümsüyordu. Serhat bileğimi abisinin elinden kurtarıp beni arkasına doğru çekti. Kolumu tutuşu oldukça sertken acıyla inledim. Serhat, abisine "Senin ne işin var burada?" diye sordu.
Abisi "Eee kardeşim evleniyor gelmese miydim?" diye sordu alayla.
Serhat "Abi saçmalama. Birisi seni tanımadan çık git buradan," dedi.
Abisi "Belkide artık tanımalarının zamanı gelmiştir kardeşim," dedi sırıtarak.
Serhat "Bugünü mü buldun? Ortaya çıkıp ben ölmedim diyecek benim en mutlu günümü mü buldun? Ben hiçbir zaman gülmeyeyim değil mi? Bunu istiyorsunuz!" dedi öfkeyle.
Abisi "Herkes yaşattığını yaşar Serhat'ım. Sende yaşattığını yaşamadan ölmeyeceksin," dedi.
Anneannem yüzündeki gülümsemeyle yanımıza geldi Serhat'ın abisinin koluna girip "Hoşgeldin Azat'ım," dedi.
İsminin Azat olduğunu öğrendiğim Serhat'ın abisi anneannemin elini öpüp "Hoşbuldum babaanne," dedi.
"Serhat anneannem biliyor muydu abinin yaşadığını?" diye sordum.
"Biliyordu," dedi buz gibi bir sesle.
Davetliler takılarını takmak için yanımıza gelmeye başlayınca Anneannem, Azat'ı kolundan çekiştirerek uzaklaştırdı. Buse koluma girip "Neyiniz var sizin yüzünüzden düşen bin parça?" diye sordu.
Serhat "Yok bir şey," diyerek Buse'yi geçiştirdi.
Buse "Bir şey yoksa azıcık gülümseyin düğünde misiniz cenazede mi belli değil," dedi.
Serhat "Emrin olur Buse," dedi gözlerini devirerek.
Buse bir şey diyecekken Emin yanımıza geldi. "Takı takılacak kardeşim sizi şöyle öne alalım," dedi.
Serhat elimi tutup yürümeye başladı. "Takıdan sonra buradan gidiyoruz Erva," dedi.
"Bu kadar çabuk mu?" diye sordum.
"Normal de yarın sabah gidecektik ama bazı davetsiz misafirler yüzünden birazdan gideceğiz," dedi. Elimi tutuşundan sinirli olduğunu anlamak zor değildi. Bende daha fazla uzatmak istemedim.
"Tamam gidelim," dedim.
İkimiz yan yana durduk. Yanımıza ilk önce babaannem geldi. Elindeki kutudan büyük bir altın kolye çıkardı. Kolyeyi boynuma takarken "Allah daim etsin güzel kızım," dedi. İçinde kolyenin setininde bulunan kutuyu yanımda duran Buse'ye verdi.
Babaannemin elini öptükten sonra "Teşekkür ederim babaanne," dedim.
Serhat'a saatini takarken Serhat babaannemin kulağına bir şeyler söylüyordu. Babaannemin yüzü gerilirken kafasını salladı.
Sırasıyla herkes bizi tek tek tebrik edip hediyelerini verdi. İlerleyen saatlerde Serhat'la el ele gelin odasına doğru giderken Emin ve Buse arkamızdan geliyordu. Serhat hâlâ çok gergindi. Azat ise ortalıkta görünmüyordu. Odaya girdiğimizde Emin ve Buse ellerindeki altın ve paraları masanın üzerine bıraktı. Boynuma astıkları para dolu şeriti de çıkarıp masanın üzerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...