"Benimle yarın evlenir misin?" diye sordu.
Sorduğu soruyla karmakarışık olan duygularıma birde şaşkınlık eklenmişti. Ağzımı açtım ama ne söyleyeceğimi bilmediğim için geri kapattım. Serhat omzumdaki başını kaldırıp merakla yüzüme baktı. "Benimle evlenmekten vaz mı geçtin?" diye sordu.
Gözlerimi önümde tuttuğu yüzükten ayırıp Serhat'a çevirdim. "İyiki seninle gerçek bir evlilik yapmıyoruz Serhat," dedim.
Serhat'ın kaşları çatılırken gözlerini yüzümde gezdirdi. "Neden öyle söyledin diye sormayacağım. Çünkü bugün sana olan davranışlarım dan sonra hak veririm," dedi.
"Beni anlaman güzel," dedim buruk bir tebessümle.
Serhat kutunun içerisinden tek taşı çıkarıp elimi tuttu. "Nasılsa gerçek bir evlilik olmayacak bizim ki siktir et teklifi falan," dedi. Orta parmağıma yüzüğü sokmaya çalışırken. Elimi geriye çektim hızla.
"Yalandan da olsa insan bir araştırır evlilik teklifi nasıl olur diye. Orta parmağa yüzük mü takılır Serhat?" dedim sinirle. Elimi asfalta dayayıp ayağa kalktım. Bacaklarıma batan küçük çakıl taşlarını sağ elimle temizlerken Serhat elimi tuttu.
Tek dizini asfalta dayayıp diğer dizini kırarak kafasını kaldırıp yüzüme baktı. " Benimle evlenir misin Erva? Yoksa ben seninle evlenirim," dedi gülümseyerek. Yaptığı şakaya dayanamayıp gülümsedim.
"Sen bir daha şaka yapma Serhat," dedim gülümsememi bozmadan. Bana dudaklarını büzüp başını salladı. Daha sonra tebessüm ederek meraklı gözlerle gözlerime bakmaya devam etti. "Evleni-" lafımı tamamlayamadan silah sesleri duydum. Serhat elimi sıkıca kavrayıp beni kendine çekti.
"Serhat neler oluyor?" diye sordum korkarak.
"Şşi korkma sana bir şey olmasına izin vermem,"dedi telaşla. Silah sesleri gittikçe yaklaşırken Serhat bana sıkıca sarıldı. "Erva arabaya binmemiz gerekiyor," dedi.
"Tamam," dedim titreyen sesimle. Kafamızı kaldırmadan ben önde Serhat arkamda arabaya doğru dizlerimizin üzerinde ilerledik. Bir tane kurşun arabanın kapısına isabet ederken korkuyla geriye gittim. "Serhat."
Serhat ağzının içinde bir şeyler söylerken önüme geçip kapıyı açtı. "Hemen bin," dedi. Arabanın arka kısmına sürekli kurşunlar isabet ediyordu. Korka korka kafamı Serhat'a çevirdim. " Korkma bin hadi,"dedi bedenini bana siper ederken. Kafamı kaldırmadan arabaya bindiğim de Serhat'ta arkamdan bindi. Kendini şoför koltuğuna atıp cebinden telefonu çıkardı. Birisini arayıp telefonu kulağına götürdü.
"Neler oluyor Hüseyin?" diye sordu telefona bağırarak. Bir süre sinirle bekleyip elini sertçe direksiyona vurdu. "Kimin gönderdiği belli. Hepsini gerektiği şekilde sahiplerine geri iade edin," dedikten sonra telefonu kapattı. Artık kurşun sesleri gelmemeye başlamıştı Serhat dudaklarını ısırarak sakinleşmeye çalışıyordu ama alnın da belirginleşen damarını gördüğüm de bunun mümkün olmadığını anladım. Zaten çok korkuyordum birde Serhat sinirlenirse kalpten giderdim kesin. Derin bir nefes alıp verdikten sonra kafasını bana çevirdi. Kafamı anında önüme çevirdim.
"Hay sikeyim," diye bir küfür savurduğun da ona baktım. Çatık kaşlarıyla bacaklarıma bakıyordu. Bacaklarıma baktığım da dizlerimin yüzülüp kanadığını gördüm. Korkudan canımın acısını bile hissetmemiştim.
Serhat önümde ki torpidoyu açıp içerisinden kağıt mendil çıkardı. Bana doğru eğilip mendilin ucuyla hafif bir şekilde yaralarıma bastırdı. "Adamakıllı kıyafetler giysen bunlar olmazdı," diye söylendi.
"Asıl sen yolun ortasında durup ilk önce ağlayıp sonra bana evlenme teklifi etmeseydin tüm bunlar olmazdı. Elbiseme suç bulma," dedim hâlâ titreyen sesimle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...