Serhat derin bir nefes alıp verdi. Elini ceketinin iç cebine sokup içerisinden kadife bir kutu çıkardı. Önümde diz çökerken şaşkınlıkla yüzüne bakakaldım. Kutunun içerisinden baget yüzüğü çıkarıp elimi tuttu. "Erva biliyorum önceki evlilik teklifim berbattı ve parmağına taktığım yüzükte fazla boldu. Neyse demem o ki ikinci kez benimle evlenir misin?" diye sordu.
Dudaklarıma yerleşen gülümsemeyle gözlerine baktım. Her şeyin bir oyundan ibaret olması gerekirken Serhat neden böyle davranıyordu? Onun böyle davranması benim de ona olan duygularımı etkiliyordu. İç çekip başımı aşağı yukarı salladım.
Serhat'ın beklentiyle bakan gözleri gülümseyince kısılmıştı. Güldüğünü nadir gördüğüm bu adamın gülünce gözlerinin kısılması gözüme çok güzel görünmüştü. Serhat kafasını Emin'e çevirip "Sen Erva'nın evet dediğini duydun mu kardeşim?" diye sordu. Daha sonra bana bakarak "Çünkü ben duymadım," dedi.
Dayanamayıp güldüm. "Evet, seninle bana verdiğin sözleri unutmaman şartıyla ikinci kez evlenirim, " dedim.
Serhat tebessüm ederek ayağa kalktı. Parmağımdaki bol yüzüğü çıkarıp elindeki baget yüzüğü parmağıma taktı. Elini yanağıma götürüp okşarken "Seni herkesten koruyacağıma söz veriyorum," dedi.
"Biliyorum korursun da niye öyle dedin ki şimdi?" diye sordum.
Serhat gülümseyerek başını salladı. "Boşver. Sadece şunu bilki ben sana bile isteye asla zarar vermem. Kalbini kırmam. Bunu sakın unutma," dedi. "Ve sana verdiğim sözlere gelince hepsi aklımda Erva. Zamanı geldiğinde benden gitmek istersen seni zorla yanımda tutmayacağım ve seni son nefesime dek seveceğim," dedi.
Alnımdan öpüp alnını alnıma yasladığında gözlerimi yumdum. Hayatın bana ne getireceğini bilmiyordum tek bildiğim bu adamın beni gerçekten sevdiğini hissettiğimdi. Peki ben seviyor muydum Serhat'ı? Evlendiğimiz gece bana yaşattıklarını tekrar yaşamayacağım ne malumdu? Kalbim ve aklım arasında sıkışıp kaldığımı hissederken dudaklarımın arasından titrek bir nefesi koyu verdim.
"Beni sana güvendiğime pişman etme Serhat. Ve lütfen benim için tedavi ol," dedim.
Serhat gözlerini açıp geriye çekildi. "Seni asla pişman etmeyeceğim," dedi.
Üzerimdeki gelinliği çıkardıktan sonra kına için kaftan deneyip onu da aldık. Serhat'ın dikilen damatlığını denemesi için terziye gittik. Üzerine tam oturan siyah damatlık Serhat'a çok yakışmıştı.
Bir kafede oturup kahvelerimizi içerken Emin kaçamak bakışlarla Buse'ye bakıyordu. Buse ayağa kalkıp "Ben bir rujumu tazeleyip geliyorum," dedi.
Emin sinirle "Ne gerek var? Birazdan gideceğiz zaten sürmeyiver rujunu da," dedi.
Serhat ve ben şaşkınlıkla Emin'e bakarken Buse elini masaya koyup Emin'in üstüne doğru eğildi. "İstersen şuan da kalkalım ama ben rujumu yine tazeleyeceğim. Ve bu seni hiç ilgilendirmez, "dedi.
Emin Buse'nin gözlerine bakarak "Aman süsünden püsünden geri kalma Buse hanım," dedi.
Buse "Kendim için süsleniyorum elbette geri kalmayacağım," dedi.
"Başlamayın yine lütfen," dedim. Buse geriye çekilip ters ters Emin'e baktıktan sonra lavaboya gitti.
Serhat imayla "Hayırdır kardeşim? Sen kimseye karışmazdın. Nerden çıktı bu Buse'nin rujuna takmaların falan?" diye sordu.
Emin ters ters Serhat'a baktı. "O aklından geçenleri siliyorsun hemen! Yok öyle bir şey," deyip masadan kalktı.
Serhat Emin'in arkasından gülerek "Ben anladım seni rahat ol yiğidim," diye bağırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...