"Annem gibi kokan tek kadınsın," dediğinde nefes alamadım. Kalbime bir ağırlık çökerken pişmanlık yavaş yavaş bir zehir gibi yayıldı içime. Serhat'ın ne hissettiğini bir öksüz olarak çok iyi anlıyordum. Keşke benimde annemin kokusunu alabileceğim birisi olsaydı.
" Serhat,"dedim kısık sesle.
"Efendim Erva," dedi.
"Yarın halamı ziyaret edelim mi?" diye sordum çekinerek. Nasıl bir tepki vereceğini kestiremiyordum oyüzden de korkuyordum.
"Ben onları ziyarete hiç gitmedim. Anneanneme söylerim o götürür yarın seni," dedi.
"Neden?" diye sordum.
"Gidecek yüzüm yok Erva. Bu konuyla ilgili başka da bir şey sorma lütfen," dedi net bir sesle.
"Peki tamam sormam," dedim. Ona sormam ama babaanneme sorabilirdim.
"Peki hiç fotoğrafları var mı?" diye sordum.Serhat sıkıntılı bir nefes verip kollarını gevşetti. Yataktan kalkıp odanın köşesindeki ahşap dolaba ilerledi. Yatakta doğrulup sırtımı yatağın başlığına dayadım. Serhat odanın ışığını açıp elindeki fotoğraf albümü ile yanıma geldi. Benim gibi sırtını yatak başlığına dayayıp albümü ikimizin ortasına koydu. Derin bir nefes alıp siyah deri kapağı açtı.
İlk sayfada siyah beyaz bir düğün fotoğrafı bulunuyordu. Bir masada oturan gelin ve damat vardı. İşin tuhaf kısmı geline çok benziyor olmamdı.
"Annemle babamın düğün fotoğrafı," dedi hüzünlü bir sesle.
Parmaklarımı fotoğrafın üzerinde gezdirdim. Ben her ne kadar halama benziyorsam Serhat'ta bir okadar babasına benziyordu. Sanki ikimizi yıllar öncesine götürmüşlerde o nikah masasına biz oturmuşuz gibi.
"Halama çok benziyorum," dedim hayranlıkla.
"Evet," dedi. Serhat sayfayı çevirdiğinde bu sefer renkli ama çok net olmayan bir fotoğraf çıktı. Fotoğrafta halam eşi ve kucaklarında bir de bebek vardı. Bulundukları yer konağın terası olmalıydı. Ama arkadaki manzara ve çevresi çok farklıydı.
"Bebek kim?" diye sordum.
"Abim. Biz doğmadan 2 sene önce yakalandığı bir hastalık nedeniyle 3 yaşında ölmüş,"dedi.
" Çok üzüldüm Allah rahmet eylesin," dedim.
Serhat sıkıntılı bir nefes verip diğer sayfayı çevirdi. Bu sayfada halam ve eşinin kucağında iki tane bebek vardı. Fotoğraf diğerine göre daha netti. "Ben ve Serkan," dedi iç çekerek. Halam ve eşi çok mutlu görünüyorlardı. Serhat'ın baş parmağı annesinin resminin üzerinde gezindi bir süre. "Keşke hep çocuk kalsaydık," dedi kısık sesle.
Serhat sayfaları çevirdikçe fotoğraftakilerin yaşları da büyüyordu. Serhat'ın parmağı bir sayfada takılı kaldı. Öylece fotoğrafa bakarken gözleri doldu. Zorlukla yutkundu. Elimi Serhat'ın elinin üzerine koydum."Kapatalım istersen," dedim.
Serhat dolu gözlerini gözlerime çevirdi. Dudaklarına acı bir tebessüm yerleştirdi. "Son bir fotoğraf kaldı," dedi. Sayfayı çevirdiğin de bakışlarımı fotoğrafa çevirdim.
Fotoğrafta yine halam ve eşi vardı. Halamın yanında duran genç erkek gülümserken eniştemin yanında duran genç erkek somurtuyordu. "Somurtan sen misin?" diye sordum.
"Hayır Serkan. O gün annemlerle benim gitmem gerekiyordu ama ben Serkan'ın benim yerime geçmesini istemiştim. Zorla kabul ettirdiğim için surat asıyordu. Keşke ondan bunu hiç istemeseydim,"dedi.
" Niye böyle bir şey istedin ki? "diye sordum.
" Derslerim çok kötüydü ve okulda katılmam gereken bir deneme sınavı vardı. O sınavı geçemezsem sınıfta kalacaktım. Serkan benim aksime derslerinde çok başarılıydı. Ondan benim yerime sınava girmesini istedim. Çok ısrar ettim o da beni kırmadı. Bu fotoğraf o gün çekildi işte. Birlikte olduğumuz son an. Yola çıktıklarında annem anlamış yerime Serkan'ın geçtiğini. Geri dönüş yolunda Dağdelen'lerin sebep olduğu bir kazada araba havaya uçtu,"dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...