Serhat Çağlı'dan...
Azat "Karıcığın deliriyor kardeşim," dedi. Telefonu çalmaya başlayınca bize arkasını dönüp telefonla konuşmaya başladı.
Öfkeden çenem titrerken yerimde doğruldum. Yanımda bekleyen Sıla'ya sessiz bir şekilde "Sıla git gazı açık bırak daha sonra da arka bahçeye çık," dedim.
Sıla korkulu gözlerle bana bakarken bir anlık duraksamadan sonra göz kırptı. Yanımdan kalkıp giderken Azat telefonu kapatıp bana döndü. Bana dikkatli bir şekilde bakıyordu. Neden sakin kaldığımı merak ediyordu büyük bir ihtimalle. Sıla kapıdan çıkmadan önce son kez bana baktı ve gitti.
Ayağa kalkmak için duvardan destek aldım. Yatağa doğru yürürken ayağımda ki zincir yerde süründüğü için ses çıkarıyordu. Yatağa oturup Azat'a baktım. "Söz veriyorum imzalayacağım. Ama benimde şartlarım var,"dedim.
Azat'ın kaşları çatılırken "Ne şartı?" diye sordu.
"Ayağımdaki zinciri çıkaracaksın. Zaten bu evden kaçmam imkansız her yer adam dolu. Ayağımda zincir olmasının ne anlamı var?" diye sordum.
Azat bakışlarını ayağımdaki zincire çevirdi. Bir süre ayağıma baktıktan sonra tekrar yüzüme baktı. "Tek isteğin bu mu yani? Çabuk ikna oldun," dedi şüpheyle.
"Erva'nın sağlığı söz konusu bunu riske atamam. Zaten bana söz verdin imzalardan sonra bizi özgür bırakacaksın," dedim.
Azat sırıtarak "Sözüm söz kardeşim," dedi.
Elinde ki kağıtla bana doğru bir adım attığın da elimi havaya kaldırdım. "İlk önce zincirin kilidini aç sonra imza," dedim.
Azat "İmzadan sonra açarım kilidi kardeşim sen bana güven. At şu imzayı," dedi.
"Olmaz ilk önce kilit," dedim ısrarla.
Azat burnundan solurken elini cebine attı. Aradığını bulamayınca diğer ceplerine baktı. Benim kavga sırasında cebinden aldığım ve Sıla'nın yatağın altına doğru ittiği anahtarı arıyordu ama daha çok arardı. Azat "Arabada bıraktım herhalde. Ben anahtarı alıp geliyorum hemen," dedikten sonra odadan çıktı.
O gider gitmez yatağın altındaki anahtarı elime alıp ayağımdaki zincirin kilidini açtım. Kilidi aynı şekilde taktıktan sonra anahtarı elime alıp odadan çıktım. Mutfağa doğru sendeleyerek yürürken burnuma gaz kokusu gelmeye başlamıştı. Bulunduğumuz ev eski bir evdi ve soba ile ısıtılıyordu.
Sıla mutfak tüpünü açtıktan sonra dışarı çıkmış olmalıydı. Mutfak kapısına doğru yürüdüğümde Sıla geri geri bana doğru geliyordu. Adamlardan biri Sıla'ya neden dışarı da olduğunu sorarken Sıla korkudan titriyordu. Duvar dibine saklanıp Sıla ve adamın kapıdan girmesini bekledim.
Sıla geri geri adımladığı için içeri girer girmez beni görmüştü. Karşısındaki adam "Gaz kokusu değil mi bu?" diye sorduktan sonra mutfak tüpüne doğru yürüdü. Adamın arkasından hızlıca gidip beni fark etmesine zaman tanımadan elime aldığım sandalyeyle adamın sırtına vurdum. Adam yere düşerken sandalyeyle bir kez daha vurdum. Adamın bayıldığından emin olduktan sonra yerdeki adamın kollarından tutup beni zincirledikleri odaya doğru sürüdüm.
Sıla açık olan dış kapıyı kapatıp yanıma geldi. Benim ayağımdan çıkardığım zinciri adamın ayağına dolayıp kilidi taktım. Sıla "Her yer gaz koktu bir an önce çıkalım şu evden," dedi.
"Sen arka bahçeye çık evden uzak bir yere git kendini koru. Ben hemen arkandan geleceğim," dedim.
Sıla "Dikkatli ol Serhat," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİLEK KOKUSU +18
ChickLit"Yapma." Sesimin titremesini istemesem de kollarının kıskacında ki bedenim tıpkı sesim gibi titriyordu. Göz kapaklarımı sımsıkı birbirine bastırsam da burnundan verdiği nefesi yüzüme çarptığın da öfkelendiğini anlamıştım. Çıplak sırtımın değdiği duv...