29

15.8K 773 750
                                    

Vote sınır :400
Satır arası yorum sınırı: 500

O evden ve o manyaktan kurtulmuştum ama hâlâ hamam böceklerinden kurtulamamıştım. Önümdeki küçük sehpaya bırakılan su şişesiyle başımı yerdeki hamam böceğinden kaldırıp suyu bırakan polis memuruna baktım.

Bayan polis "Birazdan komiserim gelip ifadenizi alacak Erva Hanım," deyip uzaklaştı.

Su şişesini elime alıp birkaç yudum içtim. Karşımdaki sandalyeye elinde siyah bir çanta olan adam oturdu. Adam cebinden telefonunu çıkarıp birini aradıktan sonra telefonu bana uzattı.

Kaşlarımın çatılırken bir adamın yüzüne bir de bana uzattığı telefona baktım. Adamın elinden telefonu alıp kulağıma götürdüm.

Hiçbir şey söylemeden telefondaki adamı dinlemeye başladım. "Sevgili yengeciğim senin oralarda ne işin var? Kocanla aranda bir problem olduysa neden bize gelip söylemedin ki? İlk kavganızda  karakola gitmeni sana hiç yakıştıramadım doğrusu,"dedi.

" Kimsin sen?" diye sordum kısık çıkan sesimle.

"Ben kim miyim? Aşk olsun ama kim olabirim sence? Azat ben. İnsan kayınını tanımaz mı hiç,"dedi kınayan bir sen tonuyla.

"Ne istiyorsun?" diye sordum hafif yükselen sesimle.

"Ayağa kalkıp kimseye bir şey söylemeden seni bekleyen uçağa binip Mardin'e gelmeni istiyorum,"dedi.

Alayla güldüm. " Şu an hiçbir güç beni buradan çıkaramaz," dedim.

" Hımm emin misin?" diye sordu.

"Evet!" dedim sertçe.

"Bekle bir saniye," deyip sustu. Az sonra telefona mesaj geldi. "Lütfen gönderdiğim fotoğraflara bak," dedi.

Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp gelen fotoğraflara baktım. İlk fotoğrafta Serpil ve onun kucağında ağlayan Yusuf vardı. Serpil her ne kadar öfkeli görünse de gözlerindeki korkuyu görebiliyordum. Diğer fotoğrafta  da babaannem, babam, Yasir, Esad amcam ve Semanur yenge vardı. Babaannem yatakta gözleri kapalı yatıyorken diğerleri de onun yanında yerde oturuyorlardı. Hepsinin yüzünde hem öfke hem de korku vardı. Sadece Esad amcam ağlıyordu.

Fotoğraflar tek oynatımlık olduğu için ben baktıktan sonra silinmişti. Telefonu tekrar kulağıma götürüp "Onlar seninde ailen! Onlara bunu yapamazsın," dedim sertçe.

"Benim bir tek ailem vardı o da öldü. Serhat'tan başkası umurumda değil. O yüzden kaldır o kıçını hemen buraya gel. Yoksa ilk olarak sevgili anneciğinle ilgileneceğim. Ve inan bana onunla ilgilenmekten büyük zevk alacağıma dair sana yemin edebilirim,"dedi.

"Sakın onlara dokunma!" dedim ayağa kalkarken.

"Oradan çıkmak için 1 dakikan var Erva," dedikten sonra telefonu yüzüme kapattı. Elimdeki telefonu yanımdaki adama verip çıkışa doğru yürüdüm. Arkamdan bana seslenen polis memuruyla konuşan adam, benim avukatım olduğunu iddia edip herhangi bir sorun olmadığını söylüyordu. Ayaklarım titreye titreye polis merkezinden çıkıp dış kapıya doğru yürüdüm. Ben dışarı çıkar çıkmaz siyah bir araba önümde durdu. Arabadan inen adam bana arka kapıyı açıp binmemi bekledi.

Arabaya binip titreyen bedenimi sakinleştirmeye çalıştım. Şimdiye kadar ailemden hiç kimse gelip beni ziyaret etmemiş arayıp sormamıştı. Bunun nedenini şimdi daha iyi anlıyordum. Ben nasıl burada hapis hayatı yaşıyorsam onlar da orada aynı hayatı yaşıyorlarmış.

Derin derin nefes alıp verdim. Onlara bir şey olmasına izin veremezdim istedikleri imzayı hiç düşünmeden atardım yeter ki onlara bir zarar gelmesindi.

ÇİLEK KOKUSU +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin