Sorgu

1.2K 155 58
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

"Hastaneye gitmek istemediğine emin misin?"

Belimi tutarak koridorda yürürken kaşlarımı çatarak limon kafaya baktım. "Gitmeyeceğim."

"Daha geçen gün sen bana 'Bir şey olursa söyle' demiştin. Belki belin kırıldı kızım?"

Elimi belimden çekip ağrımasına rağmen geriye doğru esnedim ve doğruldum. "İyiyim ben limon kafa."

İç çekerek önüne döndü, "İyi. Sen bilirsin."

Eğitim alanının yanından geçerken Jake'i görünce durup ona bakmaya başladım.

Limon kafa da benimle durmuştu ve ona bakıyordu. "Eğitime devam ediyor... O kavgadan sonra antrenörlükten çıkar sanmıştım."

Bir elimi cebime sokarken mırıldandım, "Hâlâ kafası dağınık gibi. Diğerleriyle pek ilgilenmiyor."

Başımı limon kafaya çevirdim, "Ona yardıma gider misin?"

Başını bana çevirdi eliyle kendisini işaret etti, "Ben mi?"

"İstiyorsan yani. İstemiyorsan gitme tabii."

"Yok lan, ben sevmiştim antrenörlük işini. Yardım ederim ona."

Antrenörlüğü cidden sevmiş olmalıydı çünkü neredeyse heyecanlı bir biçimde yanımdan geçip sahaya koşmaya başlamıştı.

"Jake! Yardıma geldim."

Jake omuz üstünden limon kafaya baktı ve "Gel" dercesine başını salladı. Önüne dönmeden önce gözü bana kaydı ama çok fazla bakmadan limon kafaya dönerek onunla konuşmaya başladı.

Önüme dönüp önce dinlenme alanına giderek koltuklara yayılmış Andieler'e baktım.

"Hey."

Andie telefonundan başını kaldırıp bana baktı, "Hey, gelmişsin."

Chiru, Aven ve Achero yine PlayStation oynuyorlardı.

Aven dikkatli bir şekilde oyuna bakarken seslendi, "Selam güzellik!"

"Mutfağa gideceğim, bir şey istiyor musunuz?"

"Bana çikolatalı kekten getirir misin?"

Chiru'yu onayladıktan sonra tekrar odadan çıkıp mutfağa yöneldim.

Tam mutfağa gireceğim sırada solda terasa açılan kapının ardında geçen gün Jake'in kavga ettiği kişiyi görünce kaşlarımı çattım.

Mutfağı pas geçip teras kapısından içeri girdim.

Sarı saçlı çocuk arkasını dönerek bana baktı ve beni gördüğü an sigarasını söndürerek terastan çıkmaya çalıştı.

Kolundan tutarak onu geri çektim. "Nereye?"

Kolunu kendisine çekmeye çalıştı, "Bırak beni. Sen kimsin?"

Kolunu daha da sıkı tuttum. "Götünü yerinde tut. 2 cümle bir şey soracağım. Merak etme ölmezsin."

Etrafa bakındı ve sonra da kıpırdamayı bıraktı. "Ne istiyorsun?"

Rusça konuşmuştu. Belki de bilmediğimi düşünüp konuşmuştu ama yıllar önce Jake sayesinde orta derecede konuşabiliyor ve anlayabiliyordum.

Kolunu bıraktım.

"Jake ile aranda ne var?"

"Hiçbir şey."

Güldüm, "Hiçbir şey mi? Çocuk boşu boşuna mı seni herkesin ortasında öldüresiye dövdü?"

Ona doğru bir adım attım, "Nikolay'ı mı tanıyorsun? Onunla ilgili bir şey mi dedin Jake'e?"

Güldü, "Hepiniz nasılsa Nikolay'dan nefret ediyorsunuz. Hepinizin götüne batmış sanırım."

Sinirle ayağının üstüne öyle sertçe ve hızlıca bastım ki acıyla inlemeye başladı.

"Bana bak. Elimde kalırsın ona göre."

Ayağımı çektim ve yüzüne bakmadan kapıdan çıkarak mutfağa gittim.

Buzdolabından Chiru'nun istediği keki çıkarıp bir dilim kestim ve tabağa koydum.

Daha sonra dolaptan bir kahve aldım ve mutfaktan çıkarak dinlenme alanına gitmeye başladım.

Antrenman alanının önünden geçerken adımlarımı yavaşlatarak Jake ve limon kafaya baktım.

Çocuklar şınav çekerken o ikisi de kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu. Limon kafa onunla ne konuşuyordu bilmiyorum ama ikisi de eğleniyor gibiydi, Jake'in de morali yerinde gibiydi.

Gülümseyerek önüme döndüm ve dinlenme alanına giderek Chiru'nun önüne kekini bıraktım. Daha sonra da Andie'nin yanına oturup kahvemi içmeye başladım.

Bakugou x Reader (Bnha x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin