3. Bölüm "Sürpriz"

341 30 29
                                    

"Endişelenmene gerek yok

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Endişelenmene gerek yok. Yağmur yağmaya devam ediyor."

Alekseev, Forever

Bu şarkı Lain Serisi için yazılmış olmalı <3

🐞🐾

Yaşam bir harf ile başlar, bir nokta ile son bulurdu.

Parmaklarımın arasında çevirdiğim kalemimin noktası kağıtta bir çizgi oluşuncaya kadar bekledi. Ucunu kaldırdığımdaysa kağıtta artık mürekkebi dağılan bir çizgi vardı. Soluk renklerin karıştığı noktanın ortasındaydı bu çizgi. Resimden bağımsız, bir bana bağımlı...

Aedonya'nın sureti benim parmaklarımın ucuyla bir kağıtta buluşmuştu.

Geleneksel tercih ettiğim sanatıma bakarken zihnime nasıl girmişse öyle olduğunu gördüm. Aynı güzellik, aynı tebessüm vardı kalemlerimin boyadığı kağıtta. Kalemi bırakıp kağıdı elime aldığımdaysa, penceremden sızmak isteyen güneşin ışığı onun çizdiğim güzel gözlerinde dolaştı.

Kağıdı ters çevirip hızla önümde açık duran mucize kitabının arasına yerleştirdim. Kitabın kapağını kapattığımda yorgun gözlerim daha fazla dayanamadı ve kapandı. Yüzümü ellerimin arasında aldım.

Kaç yıllık olduğunu tahmin bile edemediğim çalışma kağıtlarıyla birlikte bu mucize kitabını günlerce kurcalar hâldeydim. Çalışma kağıtları Çince yazılmıştı ve Adrien'ın söylediğine göre bu dil Geleneksel Çince'ye benzerdi. Çince biliyor olmasına rağmen okumakta zorlanmıştı. Çince'nin bir lehçesi olduğuna karar kılmıştık.

Mucize kitabı ise harflerden değil, kodlardan oluşuyordu. Bunu Usta Fu daha önceden söylediği için şaşırmıyordum ama bu kodları nasıl çözeceğim konusunda endişeliydim. Kitapla uğraşmalı mıydım onu bile bilmiyordum. Hawk Moth'un belki de zayıf yönünü bulmama yardımcı olabilirdi bu antik kitap ama akıl almaz derecede anlaşılmaz bilinmezliklerle doluydu. Bana yardımcı olacak bir gardiyan da yoktu artık. Mucize kutusunun gardiyanı artık bendim ve bana yardım edebilecek tek kişi de Adrien'dı.

Mucize kutusu... Onu gramafonun şifreli bölmesine yerleştireli birkaç gün geçmişti. Dikiş kutumun hemen yanında, göze batmayan bir yerdeydi. Ailem soracak olursa onu hediyelik eşya dükkânında gördüğümü ve beğenip aldığımı söyleyecektim. Her şey hazırdı. Aileme, arkadaşlarıma, öğretmenlerime söylemek zorunda kaldığım bahaneler ve yalanlarım hazırdı. Her şeyi düşünmüştüm ve eğer düşünmeye devam edersem bugünü atlatmak imkânsızlığa sürüklenecekti.

Büyükbabamın yadigâr olarak gördüğü ve bana hediye ettiği eski takvimden bir yaprak koparttım. Takvimde doğru olan tek şey günün tarihiydi. Takvim artık eylülü değil, ekimi gösteriyordu. Düşmanımın ve onun yandaşının halka kendisini göstermesi, bir his canavarıyla ailemi paniğe sürüklemesinin üzerinden günler geçmişti. Günler hiç bu kadar uzun gelmemişti bana. Hızla gelişen olaylar karşısında zaman kavramı çoğu kez olduğu gibi terk ediyordu beni.

Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin