"...Ve ben gözyaşlarına bulanıyorum."
Natassa Mpofiliou, Furtuna
🐞🐾
🌪️ Hâkim Bakış Açısı 🌪️
Hayat, ona sonuçlarının ne olacağını çoktan söylemişti.
Sonucu değiştirmek için çıktığı bu yolda kaybolduğu zaman başka bir hataya düştüğünden de haberi yoktu. Çünkü boyalıydı gözleri, kapalıydı hisleri, bir tek odak noktasına aldığı hedef açıktı. Onun bir adım arkasında duran kişi ise hikâyenin fedakâr parçasıydı.
Gabriel Agreste, bir kez daha kaybediyordu.
Yoğun bakım ünitesinde gözetim altına alınan Nathalie'nin sedyeyle kaldırıldığı yerden gözlerini ne zamandır ayırmıyordu. Zihninde dönen kelimeler birleştiğinde ortaya "benim hatam" çıkıyordu. Defalarca kez. Kulakları çınlıyordu. "Benim yüzümden." diyordu. "Mucizeyi kullanmasına asla izin vermemeliydim."
Fakat Nathalie tavus kuşu mucizesini kullanmıştı, lanete yakalanmıştı. Kırık mucize, sahibini gün gün öldürürdü. Gabriel bunu biliyordu. Bildiği hâlde nasıl olur da izin vermişti? Mucizeden vazgeçebilirdi. Öyle olacaktı. Kurdukları plan düzeyinde bu erken gerçekleşecek olsa bile Gabriel'ın yapacağı ilk iş Nathalie uyandıktan hemen sonra mucizeden vazgeçmesini sağlamaktı.
Neredeyse başındaki tüm dertlere derman bulmuş gibi rahat bir nefes verdi. Bakışlarını o noktadan alıp çevirdiğinde üzerine gelen gölgeyi fark etti.
Oğlu.
"Adrien-"
"Nerede? Nerede yatıyor?"
Agreste duraksadı. Oğlunun gözleri kıpkırmızı olmuştu. Sesi derinden geliyordu; bin parçaya ayrılmış, yıkılmış. Bu görüntü onu pek de uzak olmayan hatıraya götürdü: Emilie'nin sonsuz uykuya yattığı gün.
"Yoğun bakım ünitesinde." diyebildi. Oğlunun sağına soluna bakıp gideceği yönü anlamaya çalışıyor oluşunu izlerken onun hemen arkasındaki kızı gördü. Kaşlarını çattı. Bu kızın Londra'da olması gerekmiyor muydu?
İfadesi sarsıldı. Marinette Londra'ya gitmemişse... Plana ne olmuştu? Nathalie his canavarıyla yapması gerekeni yapmış mıydı? Batmıştı. Demek ki plan batmıştı. Kara Kedi zaten her şeyi çakmıştı. O hâlde tüm uğraşları boşa çıkmıştı. Nathalie boşuna mucizeyi kullanmış, tedavi edilemez bu hastalığa mahsur kalmıştı.
Gabriel Agreste şimdi ne yapacaktı?
"Bu taraftan." Marinette, Adrien'ın kolunu tuttu ve onu istedikleri üniteye giden koridora yönlendirdi. Adrien hiçbir şey söylemeden o koridor boyunca yürüdü. Kapıları kapalı yoğun bakımın önüne geldiğinde üzerine üzüntünün çaresizliği çöktü.
Burnunun direği sızladı. Gözleri yeniden dolmaya başladığında dişlerini sıktı. Hayır, ağlamak yoktu. Ağlamamalıydı. Nathalie iyi olacaktı. Her şey yolundaydı. Öyle olmalıydı.
Marinette onu öyle gördüğünde kendini daha fazla tutamadı. Onu kolları arasına aldı ve yüzünü boyun girintisine saklamasına izin verdi. "Shhh..."
Kollarını kızın vücuduna sardı ve ona sığınmayı kabul etti. Burnuna beyaz çiçeklerin kokusu doluyordu. Papatya, cennet. Annesi... Annesi gibi mi olacaktı? Rahatsızlıkları benziyordu. Hayır, hayır, Nathalie iyiydi. Son zamanlarda çok daha iyiydi. Şimdi böyle birden bire...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | Miraculous
FanfictionLain Serisi Ⅲ #together Âşık olmaya başladığım zamanlarda kimse sonsuzluktan bahsetmemişti. Öyle derin, öyle saklı, Kozasında kelebek olmayı bekleyen bir tırtıl gibi... Habersiz, saf ve dünyayı tanımayan bir ruh. O ruha karıştın ve bilmediğim, tanım...