"Etrafında tüm sevgi yok olurken nasıl bu kadar güçlü kalabiliyorsun?"
Three Days Grace, Fallen Angel
♪
Bu, Agresteler için özel bölüm.
Serimizin de ismi olan "lain" sözcüğü lanetlenmiş anlamını taşır.❄️
Deniz seviyesinden 8.000 metre yüksekteler. Hepsinin soğuktan koruyucu ve delici rüzgârı hissetmeyecek kaliteli tırmanış kıyafetleri var. Bir adam, iki kadın. Adam dağa tırmanmaya devam ediyor. Göz gözü göremeyecek kadar uğultuyla esen rüzgâr kar fırtınasının habercisi gibi. Ellerinde o kaliteli su geçirmez kumaşla dikilen eldivenler olsa bile tutunduğu her bir oylukta daha da hissizleştiğini kabul etmek zorunda.
Siyah saçlarının kaskından firar ettiği kadın başını kaldırdı ve kendisinden birkaç metre yükseklikte olan adama baktı. "Gabriel!" diye seslendiğinde sesini duyuramadı. Kulağındaki kulaklıkla iletişime geçmek iyi olabilirdi fakat hiçbir teknolojinin bu soğukta çalışacağını düşünmüyordu.
"Gabriel!" Bir kez daha bağırdı. Bu sefer adam onu duymuş olacak ki tutunduğu taştan güç alarak arkasına dönmüştü. Aşağıya baktı. İki kadının yalnızca silüetlerini görebiliyordu. Onların olduğundan bile emin değildi. Silüet sandığı, tırmandığı Tibet Dağı'nın sert bir parçası da olabilirdi.
"Ses verin!" dedi adam aşağıya doğru. Sonra "Dayanın!" dedi, "Az kaldı! Çok az kaldı!"
Siyah saçlı kadın adamın seslenişine karşın başını çevirdi ve aşağıya baktı. "Emilie! Bana yaklaş!"
Arkadaşı Nathalie'nin sesini duyan Emilie gözlerini açtı. Çok soğuktu. Çok ama çok soğuktu. Artık tırmanamazdı. Mümkün değildi. "Nath!" dedi sesinin yettiği kadar. "Yapamam!"
"Emilie lütfen!" Nathalie onun ne kadar çok yorulduğunu biliyordu ama dayanmak zorundaydı. Eğer tırmanmayı bırakırlarsa donarak ölmeleri muhtemeldi. "Yapabilirsin!"
Gabriel durdu ve gözlerini kısarak aşağıyı görmeye çalıştı. Nathalie'yi gözleri artık seçebiliyordu fakat sevgili karısını göremiyordu. "Emilie!" dedi tüm sesiyle. "Hadi sevgilim!"
Emilie daha ne kadar dayanabilirdi bilmiyordu. Oksijen onun için gitgide dayanılmaz bir buz kütlesine dönüşüyordu. Ellerine kuvvet vermeye çalıştı ve kendisini yukarı çekti. Yukarıdan aşağıya doğru esen sert rüzgâr mâni oluyordu ona. Kendini zorladı. Onu bekleyen Nathalie'nin yanına kadar çıkabildi. Nathalie hemen arkadaşının belindeki kancayla kendi kancasını tutturdu. Birlikte tırmanmaya devam ettiler.
Dağın yüksek yamacına geldiklerinde rüzgârın gücü de uğultusu da daha fazla artmaya başlamıştı. Tırmanışı bırakmışlar, kendilerine sığınacak bir yer arayışına girmişlerdi.
Aralarında bedenen güçlü olan Gabriel'dı. Bu yüzden karların sert buz kütlelerine dönüştüğü yolda önde o ileriyor, geçilmez yolları kadınlara mümkün kılıyordu.
Emilie, Nathalie'ye tutunarak yürüyordu. Sanki bileklerinde pranga vardı da onun için yürümeyi zorlaştıran buydu. Hiç bu kadar dayanılmaz hissetmemişti. İlk defa dağa tırmanırken bu kadar zorluk çekmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | Miraculous
FanfictionLain Serisi Ⅲ #together Âşık olmaya başladığım zamanlarda kimse sonsuzluktan bahsetmemişti. Öyle derin, öyle saklı, Kozasında kelebek olmayı bekleyen bir tırtıl gibi... Habersiz, saf ve dünyayı tanımayan bir ruh. O ruha karıştın ve bilmediğim, tanım...