8. Bölüm "Gerçek"

306 29 10
                                    

"Başlamakta olan tatlı eziyetimden kaçıyorum."

Indila, Derniére Danse

🐞🐾

Eve vardım. Yeniden her şey için teşekkürler Chloé <3 (17.39)

Tarih sınavının zorluğunu hazmedemeyenler olarak okul çıkışı söz verdiğimiz gibi bakıma gitmiştik. Chloé'nin annesi Audrey'i göremememiştim. Chloé onunla kısa bir telefon görüşmesi yapmıştı ama ne konuştuklarını bilmiyordum. Chloé yanıma Zoé ile geri dönmüştü ve ifadelerinde sanki biraz kırgın olduğunu belli etmeme çabaları vardı. Yine de bunun üzerini örtüp keyfini sürdürmüştü. Daha doğrusu sürdürmüştük. İkisiyle birlikte hayatımın en rahatlatıcı seanslarını yaşamıştım. Oldukça eğlenceli geçmişti ve gerçekten ihtiyacım olan ferahlıkla kuşatılmıştım.

Chloé'nin limuzin şoförünün beni eve bırakmasının ardından Chloé'ye eve döndüğüm adına bir mesaj çekmiştim. Her ne kadar üzerinden günler geçmesine rağmen Hawk Moth'un Marinette adına oluşturduğu tehlike, çevremin endişesinden silinmemişti. Özellikle annem ve babamın eskisi gibi olmadıkları, fazlasıyla üzerime titremeleri devam ediyordu. Ne diyebilirdim ki? Hiçbir şey.

"Sınav biraz zordu ama elimden geleni yaptım anne."

"Düşük not alacağını mı düşünüyorsun?" dedi çay fincanını masanın üzerine bırakırken. Hafiften burnumu kırıştırıp kafa salladım. "Öyle sanıyorum."

"Öyle düşünme tatlım. Konulardan biraz geride olduğunu kabullen sadece." Ben küçükken annemin sık sık yaptığı limon aromalı Çin lokma tatlısını tatlı kaşığıyla ikiye böldüm. Eve geleli bir saat ancak olmuştu. Annem günümün nasıl geçtiği hakkında meraklı ve ayrıntılı sorularını tatlımı yerken cevaplıyordum. Tarih sınavımın olduğunu geçen hafta sonu Alya ve Alix'in getirdiği notlardan dolayı biliyordu. Alix'in yazısı bir doktor reçetesiyle yarışacak kadar karmaşıktı. Notlar işime yaramasa bile arkadaşlarımın beni düşünmeleri yumuşacık olmam için yeterliydi.

Adrien'ın okul çıkışı fotoğraf çekimi ve Çince dersi vardı. Çince dersinin son olduğunu söylemişti. Öncesinde öğrendiği diğer diller gibi artık Çince'yi anlayabilecek ve anlatabilecek kadar iyi öğrenmişti. Beni şaşırtan şey yeni bir dil daha öğrenmeye hazırlanıyor olmasıydı. Hiç durmak bilmiyor oluşunu daha iyi kavramak ona duyduğum hayranlığı elbette katlıyordu. Yaptığı onca işin altından kalkabiliyordu ve tüm bunlar benimle eş ölçülemezdi. Adrien daha fazla yoruluyordu. Benim yorgunluğum zihnimde bitiyordu. O da diyordu zaten: "Daha fazla düşünme leydim." Ama ben bizi tamamen mutlu edene kadar yapmam gerekeni yapmalıydım.

Odama çıktığımda Tikki çalışma masasının üzerinde beyaz tabaktaki atıştırmalıklara sarıldı. Koluma astığım yağmurluğumu sandalyeye fırlattıktan sonra bedenimi pencerenin önündeki kanepeye bıraktım. Çiseleyen yağmur damlaları kararsızlıkla cama çarpıyordu. Kulağıma dolan ardışık seslerin ne hissettirdiğini yeniden bir belirsizliğe kitleyip gözlerimi kapattım. Bedenime yapılan masajın rahatlığı şimdi daha net hissedilirdi.

Tıkırtı sesleri duymaya başlayınca kaşlarım çatıldı. Mayışmış bakışlarım odamın yerden açılan kapısına dönse de sesin oradan gelmediği belliydi. Saçlarımı karıştırarak doğruldum. Ses yukarıdan geliyordu.

Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin