14. Bölüm "Can Parça"

354 27 13
                                    

"Vücudunu bütünüyle kendime işliyorum, bir omurga gibi kırılgan... Ve bir oluyoruz."

Rockettothesky, Grizzly Man

🐞🐾

Mürekkep damlasının zehirlediği sulara kan karışmıştı.

Kadın ağlıyordu. Bağırıyordu ve gözyaşları sonsuzluğun yolunda hiç durmadan süzülüyordu. Kolları arasındaki adamın yüzünü okşadı ve uzun uzun ona baktı. Adamın tenini mavi gölün yoluna karışmış kan ele geçirmişti.

Kadının ağlayışlarını duyuyordum. Sesi sanki ben suyun altındaymışım gibiydi. Dalga dalga kulaklarıma dolsa da net değildi. Ağlayışının büyük olduğunu biliyordum yine de. Acı çektiğini görebiliyordum ve onların kim olduklarını anlamıştım.

Kutsal ruh ve onu hüzne sürüklemiş âşığı Bianoste.

Gözlerimi kapatıp açtım ve görüntü artık tamamen suyun dibini vurmuşum gibi hissettirdi. Kadının ağlayışını artık duymuyordum. Şimdi, onun hareketleri bir resim karesinden çıkmış gibi tek tek gözlerime seriliyordu. Adamı yere yatırdı. Ellerini kan birikintisine bastırdı. O anda fark ettim kanatlarını. İki yana gergince açtı. Birkaç tüy bıraktı oraya. Sonra bir ışık yükseldi ve gözlerim tamamen kapandı.

Aedonya, "Ruhun ruhuma, dedin. Sevgilim, ruhum ruhuna aksın." dedi. Bir hıçkırık ve ardını takip eden acılı inleyiş... "Bianoste," Sesi bile titriyordu, duyuyordum. "Sonsuzluğumu bul."

Karanlıkta duyduğum ses Bianoste'e aitti: "Buldum, Aedonya."

Ve görüntü gözlerime yeniden açıldı.

Aedonya, kutsal bağını aşkına mühürledi.

Bileğime bir el sarıldı. Suyun içinde hızlıca yüzeye çekilirken dibe vurmuş görüntüye bakmaya devam ettim. Koyu kahve gözler kapandı, açıldı ve bana baktı.

Bana söylemedi, emretti; yaşamamı, yaşatmamı istedi: "O, senin can parçan olacak."

Suyun yüzeyine çıktığımda mürekkep damlası gölü tamamen kapladı. Nefes almaya çalıştım, olmadı. Suyun içindeyken bir sızı uzandı kaburgama doğru. Acıyla yüzümü buruştururken varlığım artık sonsuzluk aleminden siliniyordu.

Canım, dedim; söz verdim: Canımı can parçam yapacağım.

~

Gözlerim açsam bile sanki hiç aralamamışım gibi karanlık karşıladı beni. Sonra bu koyuluğa gözlerim alıştı ve etrafıma bakabildim. Hızlı nefes alıp verdiğimi fark ettiğimde hareket ettirmek istediğim bedenimi durdurdum ve başımı yeniden yastığa bastırdım. Nefeslerim düzelene kadar bekledim. Elim hızla çarpan kalbimin dinlenmesi için orada bekliyordu.

Başımı soluma çevirdim. Onun uyku içinde olduğunu görünce rahat bir nefes verdim. Yastığa sarılmıştı ve çıplak sırtı tamamen açıkta kalmıştı. Kendime çekip sıkıca sarıldığım yorganı hemen onun üzerine örttüm. Ufaktan kaşlarını çattı. Uyanmasın diye hareket etmeyi kestim. Yüzü yavaşça gevşedi ve uyku, onun uyanmasına izin vermedi.

Aedonya, bir kez daha iletişim kurmuştu benimle. Parçaları tek tek bana vermişti ve bu da sonuncusuydu. Görsel hafızama kazıdığım görüntüler can bulmuştu bu sefer. Bana söylemek istediği birçok şey varmış gibiydi ve bunu diliyle değil, anılarını göstererek yapıyordu.

Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin