"Devam etmeliyim ama bunu denemek canımı çok acıtıyor."
Sasha Alex Sloan, Dancing With Your Ghost
🐞🐾
Boş. Zihnim boş ve boşluklarıma yankılanan sesler var. Kapattığımda gözlerimi, seslerin yanına görüntüler ekleniyor. Zaman geriye sarıyor ve düşünüyorum. Onun yanımda olduğunu, birlikte vakit öldürdüğümüzü... Gülüşünü hatırlıyorum, bana dokunuşlarını, aşkını...
"O güne dek," Kirpik diplerim acıdığı için gözlerimi bile kırpmıyordum. Telefon ekranında birlikte çekindiğimiz fotoğraf vardı. Tek gördüğüm orada çok mutlu olduğumuzdu. "O gün ne zaman gelecek?" Başparmağım fotoğrafın üzerinden yüzünü okşadı. "Hoşça kal, dedin, kalamıyorum."
Londra'dayken gezmediğim yer kalmadığına emindim. Yoyomu ilk defa Paris dışında başka bir şehirde savururken amaç edindiğim yalnızca Adrien'ı bulmaktı. Tikki hiçbir şekilde Plagg ile etkileşim sağlayamamıştı. Adrien Londra'da olmayabilirdi ama daha da kötüsü, düşünmek istemediğim şey de vardı ki o da Adrien'ın Londra'da olup mucizesini çıkarmış olma ihtimaliydi. Bunu yapar mıydı? Adrien Plagg'i bile istemiyor olabilir miydi?
Dağınık çalışma masamın tam ortasında antik mucize kitabı duruyordu. Kitabın yarısında tavus kuşu mucizesi hakkında bilgiler aktarılmaya başlanılmıştı. Bilgiler diğerlerine nazaran daha azdı, toplam üç yapraktı. Usta Fu'nun geride bıraktığı notlarda çözülmüş şifreler de vardı ve aralarında bir tane bile tavus kuşu mucizesiyle ilgili şey yazmıyordu.
Tikki'yle birlikte oturan Duusu'ya baktım. Kwami yaşadıklarını unutmuş gibi görünüyordu. Yıllar sonra karşılaştığı kwamilerle vakit geçirirken oldukça coşkuluydu. En son Nathalie'nin öldüğünü öğrendiğinde hüngür hüngür ağlamıştı. Bir kwaminin bu şekilde duygulanmasını ilk defa görmüştüm.
Kırık mucizeyi tamir etmenin yolunu arıyordum. Usta Fu'nun küpelerimi düzelttiği karışımı elde etmek işe yaramazdı çünkü tavus kuşu mucizesi Yin-Yang mucizesi değildi. Yin-Yang mucizelerinin belirlenmiş, seçili sahipleri olurdu. Diğer mucizelerde böyle bir şey söz konusu değildi. Usta Fu'nun elde ettiği karışım Yin-Yang mucizeleri için geçerliydi. Üstelik broş fiziksel olarak hasar görmüştü. Benim küpelerim gibi olağanüstü bir güç tarafından zedelenmemişti. Yani elimde bu mucizeyi düzeltebileceğim bir bilgi yoktu.
Doğruya bakarsak kendimi oyalamak için yaptığım bu araştırmaların dışında mucizenin gücünü aslıyla öğrenmek asıl uğraşımdı. His canavarları hakkında her şey...
"Söylesene Duusu," Aklımda dolanan düşünceyi aktarmak benim için zor olsa da öğrenmek zorundaydım. "Bir his canavarı yaratıldı diyelim ve sonrasında onu yaratan kişi öldü." Sertçe yutkundum. "His canavarına ne olur?"
Emilie Agreste hâlâ gözetim altında tutuluyordu ve tutulmaya devam edileceğinden hiç şüphem yoktu. Hiçbir doktor onun niçin komada olduğunu çözemezdi. Mucizenin getirdiği hasarın bedeliydi bu ve ölmesi gerekirken hâlâ hayattaydı.
Çünkü Adrien yaşıyordu.
Peki ya Emilie bir şekilde ölürse ne olacaktı?
Adrien'a bir şey olur muydu?
"His canavarlarının varlığı amokatizasyon edilmiş objeye bağlıdır." dedi, aklıma günlüğümün içine kitlediğim yıldız broşu geldi. O, bendeydi. "Bu yüzden onu yaratan kişi ölse bile yaşamaya devam eder."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lain: Son Yazgı (Ⅲ. Kitap) | Miraculous
FanfictionLain Serisi Ⅲ #together Âşık olmaya başladığım zamanlarda kimse sonsuzluktan bahsetmemişti. Öyle derin, öyle saklı, Kozasında kelebek olmayı bekleyen bir tırtıl gibi... Habersiz, saf ve dünyayı tanımayan bir ruh. O ruha karıştın ve bilmediğim, tanım...