Katre, telefon etmeye fırsat bulamadı. Henüz işleri bitmiş, para ödüyorlardı telefonu çaldı.
"Senin ki arıyordur. İşimiz uzadı seni merak etmiştir!"
"Nereden benim ki oluyormuş?"
Müge güldü, kaşı ve gözüyle telefonu açmasını işaret etti.
Katre, ya sabır çekerek telefonu açtı.
"Efendim Murat bey."
"Neredesin?"
Cehennemim finnarisin de sana ne be adam! Demeden kibar bir kız olarak,
"İşimiz yeni bitti. Siz neredesiniz?"
Müge, çok eğleniyordu.
"Evden yeni çıkacağım. Garajlara gitmedin değil mi?"
"Hayır, Şair Eşrefteyim."
Bu arada mimikleriyle ya sabır çekiyordu. En sonunda dayanamayan Müge kahkahayla gülmeye başladı.
"Çok eğleniyorsunuz her halde, keyfinizi kaçırdım Özür dilerim.
Başka işiniz yoksa, almaya geleyim. Annemim bazı siparişleri var onları da alırız. Fazla geç kalmayalım."
Katre saate baktı daha yeni bir olmuştu.
"Sizi nerede bekleyeyim?"
"Tevfik Fikret'in önünde."
"Size zahmet olacak."
"Görüşürüz."
"Kızım, bu adam olmuş da neredeyse dalından düşecek!"
"Aman Müge zevzeklik yapma. Ayrılalım. Seni fazla tutmayayım. Okulu sen takip et. Ha bu arada Aslana selam söyle benim yerime öp. Bahanen olur hem de!"
Katre gülünce, Mügede güldü.
"Kızım benim bahaneye ihtiyacım yok. Aşığım oğlana, bu gün he dese, girerim koynuna. Nasıl kafiye ama örtmenim?"
"Çatlaksın kızım sen."
"Evet sen de çatlaksın, inanmazsan eğil önüne bak. Hem çatlağın parladı bu gün."
Katre, Mügeye yumruk salladı ama tutturamadı.
"Beni daha sık ara örtmenim öptüm."
Müge gülerek uzaklaştı. Katre saate baktı.
"Evden buraya gelmesi, biraz vakit alır en iyisi ben iki kahve alıp öyle ağaç olayım."
Karşıya geçip, Yonca kafeye girdi. Kahve siparişi verecek ama nasıl içtiğini bilmiyor.
Kahveyi boş verip, iki vanilyalı milkshake siparişi verdi.
"İçmezse ben içerim," diye düşündü. Kafeden çıkarken telefonu yeniden çaldı.
Kağıt torbadakileri dökmemeye çalışarak telefona baktı.
" Ne çabuk geldi, "diye söylenerek açtı.
"Efendim."
"Neredesin seni göremiyorum? "
"İki dakika içinde oradayım."
Koşturmaya başladı. Ayağı takıldı düştü.
Elindekiler fırladı, dizleri yaralandı. Küfretti. söylendi. Adam evden falan yeni çıkmadı kesin buralarda dolanıyordu. Of ya her tarafım battı.
Genç bir adam yardım etti. Katre ağlamaklı teşekkür etti. Sekerek caddeye çıktı. Arabayı gördü. Dizleri çok acıyordu.
Murat onu görünce arabadan indi ve halini görünce afalladı.
"Ne oldu sana? Dizlerin kanıyor."
Katre, iyiden iyiye ağlıyordu artık. Bir şey söylemeden arabaya binip kemerini bağladı ve çantasından ıslak mendil çıkarıp dizlerini temizlemeye başladı.
"Bana ne olduğunu anlatacak mısın?"
Orada duramazlardı. Otobüs durağıydı.
Murat yan yoldan saptı ve uygun bir park yeri bulup durdu.
"Katre anlat."
"Düştüm belli olmuyor mu? Daha vakit var, hemen gelemezsiniz diye Milkshake aldım ikimize.
Önce, kahve alacaktım ama nasıl içtiğinizi bilmediğim için vanilyalı Milkshake almıştım.
Siz geldim dediğiniz için bekletmeyeyim diye koşarken düştüm. Sandaletimin atkısı koptu dizlerim paralandı.
Elimdeki poşet kaldırıma fırlayıp tüm Milkshake kaldırıma savrulup döküldü. Canım yanıyor başka sorunuz yoksa gidelim mi?"
Murat, bıyık altından gülerek arabayı çalıştırdı.
"Komik olan nedir. Benim canım yanıyor siz keyiflisiniz!"
"Komik olan sensin. Sokakta oynarken düşüp eve gelen kız gibi sızlanıyorsun.
Neden koşturuyorsun. Ben beklerdim. Erken geldim çünkü evden hemen çıktım ve trafik yoktu."
Katre bir şey demedi sadece kötü kötü baktı ve burnunu çekerek ağlamaya devam etti.
Çeşme otobanına girmişlerdi. Murat, yola konsantre olmuş bir yandan da Katreye nasıl yaklaşacağını düşünüyordu.
"Bu yaştan sonra senin ne işin olur aşkla meşkle be. Bul bir partner istediğin zaman gelsin gitsin. Alan memnun veren memnun!
Şimdi canı da yanıyor. Bir şey söylesem ters teper. Erkek arkadaşım yok dedi ama dün telefon da aşkım diye seslenen oğlan kime sesleniyordu meraktan delireceğim.
Erken geldim diye sinirlendi. Bilmiyor ki sabahtan beri Alsancak da turalıyorum.
Belki dünkü gibi kordonda oturuyor diye.
Şair Eşrefte ne işi var ki! Belki oğlanın evi oradaydı. Gitmeden uğradı. Arkadaşının annesiyle kahvaltı yapacaklardı güya!
Katre ağlamayı bırakmıştı. Murat'ın sessizliği sinirlerine dokunmaya başladığı anda Murat,
"Dün aşkım diye seslenen oğlanla mı buluştun bu gün?" deyiverdi.
Katre, hayretle baktı! Cevap vermedi.
"Katre, iki gün sonra oğlan kapıya dayanırsa, buna izin vermem bilesin.
Çalışma falan der, seni sıkıştırırsa Alev için çok kötü olur. Zaten daha yeni yeni hayata dokunmaya başladı."
"Siz ne demek istiyorsanız daha açık konuşun. Bilmek istediğinizi daha önce açık bir dille söylemiştim.
Benim erkek arkadaşlarım var ama flörtüm veya sevgilim yok diye. Hem olsa bile size ne, ayrıca olunca meraklanmayın özelimi kimseyle paylaşmam.
Benim derdim ne adamın söylediğine bak ya. Eğer o kadar güvenmiyorsanız kovarsınız olur biter.
Size muhtaç değilim. Ben kimseye muhtaç olmam. Ayrıca bana ne yapıp yapmayacağımı kimse söyleyemez. "
Katre o kadar sinirlenmişti ki. Urla'ya girdiklerini fark edemedi. Murat arabayı durdurdu ve Katreye baktı.
Yanakları pembeleşmiş gözleri fırtınalı deniz rengini almıştı.
Katrenin yüzünü avuçlarının içine aldı gözlerine baktı ve usulca eğilip dudaklarına dudaklarını dokundurdu.
Katre şaşkın! Daha önce de öpüşmüştü ama bu kadar ani değildi ve Murat'ın böyle bir şey yapabileceği aklına gelmemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/298150467-288-k67260.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AH AŞK ! (BİTTİ)
Novela JuvenilGenç kız hayatını kurmak için çalışırken, yolları aynı çocukluk acısını çeken, küçük bir kız yüzünden kesişir. Murat, Kızına iyi gelen bu kızın, kendine de iyi gelmesini umar. Aradaki yaş farkı önemli mi? Engel mi? Bunu düşünmez!