AH AŞK ( 42)

191 19 2
                                    


"Murat, sanırım ağrısı çok oldu ve tansiyonu düştü. Bu gün ağrı kesici ve sakinleştirici yapılmıştı. Ameliyattan yana bir sorun yok.

Yine de tedbir olarak yoğun bakıma alacağız. Sabah vizitten sonra odasına çıkarırız."

Bir süre sonra Katre solgun yüzünde eğreti bir gülümsemeyle sedyede çıktı.

"Murat, iyiyim ben, tedbir amaçlı biraz yoğun bakımda olacağım. Üzme kendini seni seviyorum bunu biliyorsun değil mi?"

"Kızım biraz da kendini düşün ya. Bırak bizi, sen çabucak iyi ol biz iyiyiz.

Ben seni daha çok seviyorum sende bunu biliyorsun değil mi? Şimdi git uyu öğlen odana getirecekler."

Murat yoğun bakımın önündeki banka oturup Katreyi izlemeye başladı. Zümrüt'e mesaj gönderdi. 

"Hey arkadaş kalk da karını odasına götürün genel durumu iyi. Pansumanını yaptım. Yarası temiz. Serum bu gün de kalsın. Birazdan kahvaltısı gelecek."

Murat, arkadaşına baktı. İnanıp inanmama arasında bocalıyordu! Bu çocuk lisede de sözüne pek dikkat etmeyen patavatsız birisiydi. Hiç bir şeyi ciddiye almazdı. Nasıl da doktor olmuş. Hatta cerrah!

"Bak yeniden bir şey olursa valla ümünü sıkarım."

Adam kahkaha attı.

Murat'ın sırtına vurdu. O sırada Katreyi çıkartıyorlardı.

"Murat hiç uyumadın mı? Gözlerine kan oturmuş."

"Önce sen haydi bakalım birazdan kahvaltı gelecek. Ben de çok acıktım."

                                                             &&&             &&&

"Evim evim güzel evim. Murat, böyle hayal etmemiştim ama buna da şükür. Bir ara evimi hiç göremeyeceğim sa...

Murat öperek onu susturdu.

"Sakın, ama bak, sakın bir daha aklına gelen kelimeyi söylemeye kalkışma. Madem iyisin, hafta sonu yer ayırttıracağım, Karaburun da güneşin batışını izleyeceğiz.

Sonra, daha da iyi olunca Nemrut da gün doğumunu. Ha öteki hayalleri unut canım, yok yamaç paraşütüymüş, bungee jumpingmiş,

Ben karımı, aşkımı ,sevgilimi kolay bulmadım. Daha oluru olanları yapacağız. Otuzunda çocuğa bir şey diyemem. 

Seni uzun süre birisiyle bu çocuğumuzda olsa paylaşmaya hazır değilim."

Murat, tatlı tatlı bunları söylerken bir yandan da ameliyat yerine dikkat ederek Katreyi yıkıyordu. 

Saçını kuruttu, geceliğini giydirip yatırdı. Katrenin yüzü solmaya başlamıştı.

"Yoruldun mu güzelim. Bir bardak süt getireceğim iç ve uyu."

Katreyi yatırdı kendisi yarı tamamlanmış evlerinde mutfağa gitti. Sütü getirdiğinde Katre uyumuştu.

Kapı çalındı, Murat girişe not bırakmıştı. Ailesinden gelenler için interkomla haber verilmemesi için. 

Kapıyı açtı ve parmağı ile sus işareti yaptı. Tüm aile sessizce içeri girdi.

 Züzü, merakla ve yavaşça Katreyi sordu. Hepsinin elinde yiyecek poşetleri vardı.

Alev çok üzgündü. Davut da öyle.

"Çocuklar üzülmeyin. Ablanız kısa sürede iyileşecek ve bize akordeon çalacak bana söz verdi."

" Hala, çok canı yanmış mıdır?"

"Sanmıyorum hiç şikayet etmedi."

"Kimin ablası. Benim ablam da benim gibi cesur."

Bu söze, Züzü ve Edon güldüler.

"Eee dedeleri kim. Benim Edonum da cesurdur."

Evin ve çocukların havası biraz yumuşamıştı.

"Ne yaptınız? Tanıdık birisi mi?"

"Yok abi, valla ne ben, ne de Zümrüt hiç bir şey anlamadık. Kolsuz kapşonlu üst giymiş. Gençten birisi, kocaman gözlükler takmış.

 Bu sıcakta neden kapşon takmış diye polise sordum. Güldü. "Anlayacağız, ama sanırım tanınmamak için."

 Çok kısa Katrenin yanında duruyor sonra yoluna devam ediyor. Görüntülere bir şeyler yapıp ayıracaklarmış.

 Polisteki teknisyene havale etmişler. Katre, biraz daha düzelince birlikte gidip bakın. Belki bizim gözümüzden kaçan bir şey olmuştur. "

"Arabayı da araştırmışlar çalıntı çıkmış."

"Allah'ın cezaları, ya neden neden? Benim güzelim kimseye kötülük yapamaz ki. Nedenini bilsem veya bulsam yapanı bulurum zaten."

Katre, salonun kapısında göründüğünde Murat fırlayıp kucakladı.

"Güzelim, neden seslenmedin de kendi başına kalktın?"

"Murat iyiyim hayatım, bak ne kadar iyiyim, hatta çok açım ve ufaklıkları özledim."

Katre, kollarını açıp etrafında dönerken Murat'ın içi gitti.

"Çocuklar sarılırken dikkatli olun canını acıtmayın."

"Murat, yeter ama sen böyle yapınca üzülüyorum. Neyse hepiniz hoş geldiniz."

Çocuklar, hemen Katrenin yanına sokuldular. Murat ve Nisa hanım tepsiye yitecekleri koyup Katrenin önüne koydular. Katre gerçekten çok acıkmıştı.

Bir süre sohbetten sonra Katre izin isteyip yattı. Uyandığında hava kararmak üzeriydi ve ev sessizdi. 

Yavaşça kalkıp tuvalete gitti. Çıktığında hala evde bir sessizlik vardı. 

Salonun kapısına geldiğinde Murat pencereden dışarı bakıyor ve telefonla konuşuyordu.

"Kim dedin? Valla bir tahminim var ama emin olmadan kimsenin günahına girmek istemiyorum. 

Ardına bir adam tak, yedi yirmi dört takip etsin. Karımın daha fazla korkmasını ve üzülmesini istemiyorum. Onun için ben seni ararım."

 Kapattı döndüğünde Katreyi gördü.

"Kim beni korkutacakmış?" 

"Boş geç şimdi bunları, karnın acıktıysa gelen güzel yiyeceklerle karnımızı doyuralım mı? Seni bekledim ve çok acıktım."

"Murat geçiştirme ve sen hiç uyumadın dinlenmedin. Bu hoşuma gitmiyor."

Murat sofra hazırladı.

"Murat bana söylemediğin şeyleri söylemeden bir şey yemeyeceğim."

"Ah be güzelim. Ben sana yedirmesini bilirim ama dua et ki ameliyatlısın. Seni çok özledim bu gece seni incitmeden seninle yata bilir miyim? Kokunda uyusam yeter."

"Geçiştirme. "

"Tamam söyleyeceğim ama kesin bir şey yok. Aslında en başından anlatacağım.

 Karnımızı doyurup salona geçelim. Sen uzan ben seni seyrederken anlatacağım."

Katre ikna oldu. Kanepeye uzanıp Murat'ın getirdiği Karamelli dondurmayı, bir kendine bir Katreye yedirmesini beklerken sessizce durdu.

 Murat'ın anlatacaklarının kendisini üzeceğini tahmin ediyordu ve zaman kazanmaya çalıştığını da anlamıştı.

 Ama sabırlı olmalıydı ve  bu meseleyi bir daha açmamak üzere kapatmalarını diledi.

Alevin annesinin, bu işin de olduğu da kuvvetle muhtemeldi.




AH AŞK ! (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin