AH AŞK(32)

230 19 2
                                    


Pasaport iskelesinin karşısındaki kahvede oturmuş, buz gibi kolasını yudumlayıp bir yandan da telefonuna yeni indirdiği oyununu oynayan Davut saati unuttu.

Telefonun şarjı bittiğinde saatine baktı.

"Eyvah annem beni gebertecek. Erken gel dediydi!" Toparlandı içtiği kolanın parasını ödeyip otele doğru koşturmaya başladı.

Otelin önünde polis arabalarını gördüğünde korktu.

"Annem kayboldum diye polise haber vermiş. Babamdan da iyi bir sopa yiyeceğim anlaşılan."

Davut, korku içinde otele girmeye çalışırken polis durdurdu.

"Çocuk nereye?"

"Polis amca, bu otelde kalıyorum. Annem mi aradı sizi? Gidip görüneyim de kaybolmadığımı söyleyeyim. Telefonun şarjı bitti ondan arayamadım dersem bana kızmazlar."

Davut, Katreninkine benzeyen koca mavi gözlerini korkuyla açmış, bir çırpıda sıralamıştı sözlerini.

"Gel bakalım önce konuşalım. Senin ve  annenin adı ne ve kaç numarada kalıyorsunuz?"

O sırada danışmadaki genç gelip polisin kulağına bir şeyler söyledi. Polis başını salladı.

"Senin İzmir de akraban var mı?"

" Var anneannem var. Polis amca gidip bir koşu anneme söylesem burada olduğumu bana kızmasın. Sonra seninle konuşurum."

"Bak Davut, nasıl desem bilemedim. Anneni ve babanı vurmuşlar. Onlar maalesef öldü. 

Bana anneannenin telefonunu ver gelip seni alsınlar. Sen kaç yaşındasın?"

Davut aptal aptal polisin yüzüne bakıyordu.

"Yalan söyleme. Benim annemi babamı kim neden vursun? Sen ne biçim polissin. Almanya da polisler senin gibi değil. "

Davut, ayaklandı yukarı çıkmak için davrandı ama polis onu tuttu. Oğlum bak bana. Sana doğruyu söylüyorum. Sen Bekir'i tanıyor musun?"

Olaylar hızla gelişip Katrenin kulağına kadar gitti.

                                                                      &&&                 &&&

"Polis bey oğlum, kızımı görebilir miyim?"

"Tabi teyzecim, adli tıptan haber bekliyoruz gelsin sizi götüreceğiz."

Zülfiye, Edon ve Davut,  karakolda oturmuş maskeli yüzleriyle bekliyorlardı. 

Hiç biri konuşmuyordu. Davut, elindeki  şarjı bitmiş telefonunu çeviriyordu.

Katre, taksiden inip karakoldan içeri daldı.

"Züzüm, Edon."

Davut, kafasını kaldırıp bakmadı bile. Kendisini kaybolmuş sokak çocuğu gibi hissediyordu. 

Katre, Züzüye ve Edon'a sarıldı. Sonra gidip Davut'un yanına oturdu ve elini tuttu. Davut hala Katreye bakmıyordu. Elini de çekmedi.

"Davut, sana ne diyeceğimi veya nasıl davranacağımı bilmiyorum ama ben yıllardır hasretini çektiğim, bir kere bile doyasıya sarılamadığım kadını, sen annene kaybettin. Aslında ikimizin de acısı büyük. "

Davut, bu kez başını kaldırıp annesine çok benzeyen bu kıza baktı. Beklenmedik bir hareketle Katreye vurdu.

Katre yüzünü tuttu.

AH AŞK ! (BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin