9|Kurabiye

5K 323 18
                                    

"Bir şeye ihtiyacın olduğunda korumalara söyleyeceğini biliyorsun. Ne zaman konuşmak istersen de beni arayabileceğini biliyorsun. Yemek öğünlerini aksatmaman gerektiğini ve kendini derse kaptırıp da başını ağrıtmaman gerektiğini de biliyorsun-"

"Ahyş! Tamam yeter sevgilim. Her işe gitmeden önce aynı şeyleri tekrar edip duruyorsun zaten , bir kere söylemende anlayabiliyorum."
"Tamam tamam kızma minik farem. Seni düşünüyorum sadece."

"Fazla düşünme hyungie , manyarsın."

"Hmm şakacı şey seni. Hadi öpücüğümü ver de gideyim." Sözünü ikiletmeden parmakları ucunda uzanıp zar zor yetişebildiği dudaklara aceleci bir öpücük kondurmuş ve şu sıralar yoğun bir iş adamı olan sevdiceğini şirkete yollamıştı. Şu son bir haftadır birlikte fazla vakit geçiremiyorlardı. Bu her ne kadar ikisinin de canını sıksa bile ne yazık ki yapacak bir şey yoktu.
Kahvaltısını yaptığı için atıştırmalık bir şeyler almak yerine sadece meyve suyu koydu kendine ve çalışma odasına geçti. İki saat kadar çalışıp dinlenmeyi planlıyordu. Edebiyat kitabını açıp not tutmak için çekmecesinden temiz bir kağıt çıkarttı. Telefonundan zamanlayıcısını da ayarladığında çok beklemeden dersine başladı.
Edebiyattan soru çözmeyi bitirip tam kimya konu tekrarına başlayacağı zaman alarmının çalması ile durakladı. Pekala iki saatten beri sadece edebiyat çalışıyor olması canını sıkmıştı. Mola vermeden devam etmeyi düşünse bile hyungunun sözünü dinlemeye karar verip çalışma odasından çıktı. Asansöre binerken boş boş oturmak yerine farklı bir şey yapmayı düşünüyordu bir yandan da. Neyse ki beynini çok yormadan bulduğu fikirle mutfağa çıkan katın düğmesine bastı. Jungkook'a kurabiye yapmak istiyordu. Daha önce de -eski evindeyken- denemişti ve elinin lezzetine oldukça güveniyordu.
Çoğunlukla siyah rengin hakim olduğu mutfağa girdiğinde ilk işi güzelce ellerini yıkamak oldu. Ardından gerekli kapları ve diğer malzemeleri çıkartıp tezgaha koydu. Önlüğünü üzerine geçirip hamuru hazırlamaya başladı. Neredeyse bütün malzemeleri kaba boşaltıp kıvama geleseye kadar çırptı. Sıvı iyice yoğunlaştığında biraz un ilave etti ve eliyle güzelce yoğurdu. Bu işlemi de bitirdikten sonra damla çikolataları ekleyecekti fakat ne yazık ki bir türlü bulamamıştı. Marketten almaları için korumalara rica edecekti ki biraz yürüyüş yapmanın bir zararı olmayacağını düşündü. Ellerini yıkayıp önlüğünü çıkarttı ve askıya astı. Üstünü değiştirme gereği duymadan sırtına sadece hırka ve yanına da bir miktar alıp evden çıktı. Telefonunu almadığını fark ettiğinde pek önemsemedi , nasıl olsa hemen gidip gelecekti. Dış kapıya geldiğinde korumaların sohbet ettiğini gördü , hatta o kadar koyu bir sohbet olmalıydı ki kendisini fark etmediler bile. Rahatsız etmemek için selam vermedi onlara ama kurabiyeleri pişince kesinlikle ikram etmeyi aklına not etti. Gerçi bunun Jungkook'un hoşuna gideceğini sanmıyordu çünkü bencil bir adamdı. Yine de bunu bilmesine gerek yoktu , işini gizlice halledebilirdi.
Evlerinin olduğu tenha sayılabilecek olan küçük mahalleden çıkıp çarşıya indi. Çok uzaklara gitmek yerine en yakındaki market neresiyse girdi oraya. Abur cubur reyonuna girip birkaç paket damla çikolata alarak kasaya geçti. Sıranın kendisine geçmesini beklerken nedense birinin ona bakıyormuş hissine kapılarak başını kaldırıp etrafına baktı. Herkesi kendi halinde görünce de omuz silkerek geri döndü önüne.
Kasiyerin söylediği ücreti ödeyerek elinde ufak poşet ile çıktı marketten. Geldiği yolları  acele etmeden sevgilisinin aklına gelmesi etkisiyle yüzündeki tebessümle geri yürümeye başladı. Çok-çok fazla aşıktı ve Jungkook için bütün çeşit kurabiyeleri yapabilirdi.
Mahalleye giriş yaptığında çevresinde sadece birkaç ağaç olan toprak yolda ilerlerken duyduğu ani bir araba sesiyle duraksadı. Tam arkasına duran siyah Mercedes'in içinden inen evlerindeki korumalara benzer takım elbiseli adamlara anlam veremedi. Bunlar Jungkook'un adamları değildi ve kendine doğru hızla geliyor olmalarından endişelenmeli miydi bilmiyordu-ki zaten bunu anlayamadan iki kolundan da sertçe tutularak çekiştirilip siyah arabaya zorla bindirilmişti. Ne buna karşı gelememişti , ne de etrafta birileri varsa duymaları için bağıramamıştı. Çaresizce çırpınmasından geriye kalan tek şey ise yere düşen poşetti.

The Bad GuyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin