Jeon Jungkook saatlerdir önünde duran beyaz poşeti izliyordu tepkisizce. Ağlamasından ötürü gözleri kıpkırmızıydı. Sinirden ortalığı darma duman ederken elini cam kestiği için kanıyordu fakat umrunda değildi. Kalbi acıyordu. Minik Taehyung'u yoktu. İyi olup olmadığını da bilmiyordu ve bu onu daha da sinirlendiriyor , aynı zamanda korkutuyordu. Sahi ya , Jungkook 'korku' duygusunu ilk defa bu denli iliklerine kadar yaşıyordu. Küçücük yaşında babası gözleri önünde canice katledilirken bile bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu.
"Jungkook." Kalın bir ses işittiğinde irkildi olduğu yerde. Kafasını kaldırınca karşısında tek dostu , abisi yerine koyduğu meslektaşını görmesiyle derince nefes aldı. Taehyung'un kaçırıldığını öğrendiğinde aradığı ilk kişi oydu. 'Eşim ve çocuğumun üzerine yemin ederim ki onu bulacağız.' demesiyle içi az da olsa rahatlarken şimdi onu karşısında görmek amaçsızca tekrar gözlerinin dolmasına neden olmuştu.
"Hyung?" Beyaz tenli adam iç çekerek kardeşi gibi gördüğü adamın yanına ilerledi. Elini omzuna atıp okşadı rahatlamasını istermişçesine ve yanına oturdu.
"Kimin kaçırdığını öğrendim." Kafasını hızla önünden kaldırıp baktı hyunguna. Gözlerinde kıvılcımlanan umut parçasıyla devam etmesi için bekledi.
"Seungmin." Aniden vücuduna nüfus eden sinirle kaskatı kesildi Jungkook. Seungmin , babasının katiliydi. Çocukluğunun katiliydi...
"O it herif hala ne istiyor hyung! Derdi ne bunun tanrı aşkına!" Ayağı kalkıp önündeki sehpaya sertçe tekme geçirdi. Ellerini saçlarına dolayıp gözlerini kapadı ve derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı. Dişlerini kırmak istercesine sıkarken hıncını almak istercesine yumruğunu duvara geçirdi.
"Sakin ol Jungkook. Taehyung'a zarar vermez emin ol. Geçenki önünü kestiğimiz tırı hatırlıyor musun? Onun mallarıymış , biz engellemeseydik yüklü bir miktarda para kazanacakmış. Büyük bir ihtimal işlerine burnunu sokmaman için sana göz dağı vermeye çalışıyor şerefsiz."
"Vereceği göz dağını ona sokarım hyung!"
"Yerini bulmama az kaldı merak etme. O kadar aptal ki , kimlerle uğraştığının farkında değil." Alayla gülümsedi Jungkook. Hyunguna olan güveni tamdı , yaparım dediği her şeyi yapardı.
"Ben şimdi gitmeliyim. Malum Jimin bekliyor. MinJi ile yalnız kalmalarını istemiyorum. Ne kadar tedbir alsak da yanlarında olmadığım zaman endişeleniyorum."
"Tamam hyung. MinJi'yi öp benim yerime , Jimin'e de selam söyle. Taehyung'um geldiği zaman sizi bir akşam yemeğe beklerim. Tanışamadınız bir türlü."
"Tamamdır Jungkook , sözüm olsun geliriz. Kendine dikkat et sinirlerine de hakim ol. Ortalığın anasını sikmişsin zaten."
"İyi geceler hyung. Her şey için teşekkür ederim."
"Bir şey değil velet. Hadi defoluyorum ben. Biraz daha gecikirsem Jimin koltukta yatıracak beni." Gülümseyip veda etti hyunguna. Dış kapıyı kapatıp sırtını duvara yasladı sıkıntıyla. Min Yoongi'ye cidden minnettardı. O şerefsizi kendi de bulabilirdi elbet fakat o kadar dağılmıştı ki ne yapması gerektiğinin bile farkına varamamıştı. Saatlerce mal gibi koltukta oturmuş , poşete bakıp durmuştu. İşte o an bir kere daha idrak etti ki;
Taehyung cidden onu çok değiştirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Bad Guy
FanfictionTaehyung küçük bir oğlandı , hem bedeniyle hem de ruhuyla. Jeon Jungkook ise yalnızlık ve sevgisizlikten bıkmış kötü bir adam. -Mpreg- Başlama tarihi: 21.07.21 Bitiş tarihi: 05.02.23