6|Şaşkın

7.2K 534 168
                                    

Eve geldiklerinde hemencecik banyoya atmıştı kendini Taehyung. Sıcak bir duş tum kaslarını gevşetmiş  , mayışmasını sağlamıştı. Resmen ayakta uyuyor gibiydi ; pijamalarını bile zar zor giymişken saçlarını kurulamayı es geçip hemen yatağına atmıştı minik bedenini. Uykusunun ise zihnini ele geçirmesi uzun sürmemişti.
Diğer yandan Jungkook da kendini odasına atıp takım elbiselerinden derhal kurtulmuştu. Bir günlüğüne de olsa işlerini aksattığından uyumayacak , çalışacaktı. Bu nedenle biraz açılmasına yardımcı olması içi soğuk bir duş aldı. Çalışma odasına geçmeden önce miniğini kontrol etme ihtiyacı duyarak karşısındaki odaya girdi. Yatağın ortasında kollarını ve bacaklarını genişçe iki yana açmış yüz üstü yatan Taehyung'u görünce kafasını iki yana sallayıp güldü. Bu çocuk tam bir şaşkındı.
Sessiz adımlarla yatağa yaklaştı. Kenarda kalan boşluğa oturup elini pofidik yanağa uzattı ve hafifçe okşadı. Temas ettiği yumuşaklık yüzündeki aptal gülümsemeyi genişletirken doğruldu ve bu sefer de dudaklarını dokundurdu parmak uçlarını gezdirdiği yerde. Ardından da yukarı doğru yönelerek gül gibi kokan saçları öptü fakat hissettiği nemlikikle kaşları çatıldı
Ne diye kurutmamıştı saçlarını? Bu çocuk cidden kendine dikkat etmesini bilmiyordu!
Hızla odanın içindeki banyoya yönelip saç kurutma makinesini aldı. Küçüğün yanına geri döndüğünde makineyi komidinin üstüne koydu ve minik bedeni koltuk altlarından tutup kucakladı. Taehyung biraz mızıklansa da güzellik uykusundan uyanmamayı tercih etti ve Jungkook'un kaslı göğsüne sokuldu.
Jungkook sırtını yatak başlığına yaslayacak şekilde oturdu ve Taehyung'u kucağına iyice yerleştirdi. Makineyi tek eliyle prize takıp en sessiz ayara getirip nazik hareketlerle nemli saçları kurulamaya başladı. Küçüğü çok yorulmuş olmalıydı ki dokunuşlarına rağmen hala horul horul uyuyordu.
İşi bittiğinde makineyi tekrar komidine bırakıp Taehyung'u yatırdı ve üstünü yorganla hiçbir yeri açık kalmayacak şekilde örttü. Ne var ki kendisi de tam kalkıp gidecekken yorganına sımsıkı sarılmış  , koca yatakta büzülerek iyice küçülmüş anlamlandıramadığı bir şeyler mırıldanan beden gitmesine engel olmuştu. İşlerini yapamayacak olmanın verdiği sıkıntıyla , neyse ki bu sıkıntının sebebi tatlı bir varlıktı , yorganın altına girdi. Kolunu ince bele dolayıp kendine çekti ve burnunu cennet misali kokan enseye dayayarak huzur dolu bir uykuya daldı.

••• 

Çişim.

Çişim gelmişti ve lanet olsun ki yerim çok rahattı  , asla gözlerimi açıp uyanmak gibi bir hata yapmak istemiyordum.

Ama ya altıma işersem?

Ben de o potansiyel vardı. Kalk Taehyung ve tuvalete işe!

Gözlerimi hiç ama hiç istemeyerek açtım. Dilimi dudaklarımda gezdirerek rahatsız edici kuruluğu giderirken bir yandan da birbirine yapışmış kirpiklerimi açmak için yumruk yaptığım elimle gözlerimi ovalıyordum. Nihayet elimi gözümden çektiğimde birkaç kez kırpıştırıp yattığım yerden doğruldum. Tam o anda da sırtımdan kayan bir kol hissettim.

Kol?

Şaşkınlıkla arkama baktığımda gerçekten bir kol gördüm. Üstelik oldukça damarlıydı ve dövmeleri vardı.

Damarlı ve dövmeli bir kol.

Acaba sahibi kim?

Tabiki yani başımda uyuyan koca tavşan Jeon Jungkook.

Cidden gece ne ara gelmişti de yanıma yatmıştı hiçbir fikrim yoktu ama yine de bu çocuk gibi sevindiğim gerçeğini değiştirmezdi.
Cidden bütün gece benimle uyumuş. Bir de beni tek koluyla sarmış şapşal ya!
Aptal aptal sırıtarak indim yataktan. Sırf ses çıkmasını istemediğim için de odamdaki ebeveyn banyosunu kullanmak yerine alt kata inmiş ortak banyoya girmiştim. İşimi bitirir bitirmez merdivenleri koşarak çıkmış , belki biraz son basamakta takılıp düşmüş olabilirim  , aynı sessizlikle odaya girmiştim fakat Jungkook çoktan uyanmıştı. Bağdaş kurarak oturmuş boş boş yere bakıyordu ; sanırım bu onun kendince  ayılma yöntemiydi. Tanrım kıyamam! Çok tatlı!
Kıkırdayarak yanına yaklaştım ve tam önünde durdum. Ayaklarım görüş açısına girmiş olacak ki kafasını ağır ağır kaldırıp bana bakmıştı. Kocaman gülümsediğinde dayanamayıp kollarımı boynuna doladım ve üst bedenlerimizin tamamen birbirine yapışmasını sağladım. O da anında ellerini belime sarmış  , sanki daha fazla yakınlaşabilecekmişiz gibi beni kendine çekmişti. Oturduğu için boylarımız hemen hemen eşitti ve beni kendine daha da çektiği için dudaklarımız arasında santimler kalmıştı , burunlarımızın uçları ise temas ediyordu. Pekala şuan utanmaya başlamıştım. Yanaklarım ısınırken Jungkook'un gülümsemesi büyüdü. Boynuma yumuşak bir öpücük kondurduğunda benim de gülmemi sağlamış  , ortamdaki garip havanın dağılmasına neden olmuştu.

"Bebeğim bugün benim şirkete gitmem gerekiyor. Sen de gelmek ister misin yoksa evde mi kalırsın , hm?"

"Ben oraya gelip de ne yapacağım ki? Evde dursam daha iyi. Hem ders çalışmaya başlamam gerekiyor." Söylediklerim hoşuna gitmiş olacak ki kafasını onaylarcasına sallamıştı.

"Aferim bebeğime. Bodrum kattaki kütüphanede çalışabilirsin güzelim. Ayrıca senin için iyi bir öğretmen tutucam. Bu süreçte sana çok faydası olur." Kafamı usulca sallayıp yanağına hafif bir öpücük kondurdum teşekkür amaçlı. Geri cekildiğimde ise belimdeki ellerinden birisini çekip popoma hafifçe bir şaplak attı ve yataktan kalktı.

Popoma.

Şaplak.

Attı.

Gözlerimi şaşkınlıkla hayalet görmüş gibi   kocaman açmış dümdüz karşımdaki duvara bakakalmıştım. Jungkook'un giderek uzaklaşan kahkahasını duyabiliyordum fakat dehşete düşmüş yüz ifademle duvara öylece bakmaya devam ediyordum.
En sonunda dalgınlığımı bozup silkinmeme neden olan şey ise Jungkook'un içeriden beri "Eğer biraz daha o şekilde boş boş dikilirsen gelir o kırmızı yanaklarını mıncırırım,  çabuk mutfağa gel peşimden!" Diye seslenişiyidi.

The Bad GuyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin