Taehyung çalan telefonunun rahatsız edici sesiyle uyandı. Uykusu o kadar tatlıydı ki , çağrıyı meşgule atıp uyumaya devam ediyordu ki telefon ona inat deli gibi çalmaya devam ediyordu. En sonunda o çirkin sese dayanamayıp sinirle kalktı ve baş ucundaki komidinin üzerinde duran telefonu alıp kimin aradığına bile bakmadan açtı.
"Ne var?!"
"Jeon Taehyung siz misiniz efendim?" Taehyung tanımadığı bir kadının sesini duyunca telefonu kulağından çekti ve bilmediği numaraya anlamsızca bakıp cevap verdi:
"Evet benim. Siz kimsiniz Bayan?"
"Ben Seul Hastanesinde çalışan bir sekreterim efendim. Az önce bir trafik kazası vakası geldi ve telefonundaki son aramalarda siz vardınız , bilgi vermek için aradık. Jeon Jungkook ciddi bir trafik kazası geçirdi ve şuan ameliyatta." Taehyung duyduklarıyla şok olmuştu. Ne elinden düşen telefonu ne de gözlerinden düşmeye başlayan yaşlarını fark edebiliyordu. Yerdeki telefondan kadının sesi boğuk bir şekilde gelmeye devam ediyordu ama onu bile duyamıyordu. Kalbi sıkışıyor , nefes almakta zorlanıyordu. Nihayet aklı başına geldiğinde yataktan bir hışımla kalktı. Üstünde sadece pijama takımıyla birlikte çıktı evden. Ayağında ne çorap , ne de ayakkabı vardı. Evin bahçesinden çıkmak için koşuyordu ki bedeninin yerden havalanmasıyla durmak zorunda kaldı.
"Bay Jeon? Ne yapıyorsunuz efendim?!"
"B-BOGUM BIRAK BENİ! JUN-JUNGOOK KAZA GEÇİRMİŞ YANINA GİTMEM LAZIM BOGUM BIRAK! Bırak b-beni..." Ağlayarak adamın kucağında debeleniyor , bir yandan da asla kesilmeyen hıçkırıklarının arasından konuşmaya çalışıyordu Taehyung.
"Tamam tamam sakin olun. Üstünüze bir mont giyin ve hemen hastaneye gidelim tamam mı? Sakin olun efendim." Ne kadar Taehyung'a söylese de şuan o da sakin değildi. Hem patronu hem de arkadaşı olan adam için çok endişeleniyordu. Fakat soğukkanlı davranması gerektiğini de biliyordu. Taehyung ona emanetti. Jungkook'un emaneti.
Taehyung'u kucağından indirmeden içeriye geri götürdü ve bir mont giydirdi. Hala hüngür hüngür ağlamaya devam ettiği için bunların hiçbirini kendisi yapamazdı. O sırada seslerden dolayı uyanan Jennie de yanlarına geldi. Kız uyku sersemiydi ve neler olduğunu anlayamamıştı. Taehyung'un ağladığını gördüğünde uykulu halinden eser kalmadı ve endişeyle yanlarına gitti.
"Bogum neler oluyor?"
"Bay Jeon kaza yapmış hemen hastaneye gitmemiz lazım Jennie. Taehyung'a çorap getirebilir misin?" Jennie hızlıca kafa sallayıp yukarıya çıktı. Eli ayağına dolaşmıştı resmen. O da en az Bogum kadar endişeliydi ve korkuyordu. Jungkook'a bir şey olsun istemezdi.
Taehyung'a çorap ve kendine de mont aldığında tekrar hızlıca aşağıya indi. İlk önce Taehyung'a çoraplarını giydirdi ardından da kendi montunu üstüne geçirdi ve evden çıktılar.
Taehyung artık ağlamaktan önünü göremez olmuştu. Zaman kavramını da kaybetmişti. Aklında sadece Jungkook vardı ve içinden 'lütfen ona bir şey olmasın' diye geçirip duruyordu. Başka bir şey düşünemiyordu. Öyle ki ne zaman hastaneye vardıklarını bile kavrayamadı. Jennie'nin yardımıyla arabadan indirildi ve içeriye girdiler. Bogum danışmana Jungkook'un nerde olduğunu sorarken anlamıştı geldiklerini. Kendini Jennie'nin ellerinden çekti ve sekreterin söylediği numaralı ameliyathaneye gitmek için deli gibi koşmaya başladı. İlerlediği yolun nereye gittiğini bile bilmiyordu ama yine de koşuyordu. Kesinlikle aklı başında değildi. Neyse ki Bogum arkasından yetişti ve kucakladı bedenini tekrardan. Bu sefer çırpınmadı , sesini çıkartmadı. Artık sessizleşmiş hıçkırıklarıyla Bogum'a tutundu destek almak istercesine. Ameliyathanenin önüne geldiklerinde adamın kucağından indi ve bir duvarın köşesine sinip küçücük oldu. Korkuyordu , çok korkuyordu. Jungkook yanında değildi ve bir daha da yanında olamamasından çok korkuyordu. Beynini yiyip bitiren bu düşüncelerle saatlerce o duvarın köşesinde ağladı. İstifini hiç bozmadı. Jennie de Bogum da ne kadar denedilerse onu ordan kaldıramadılar ama açılan ameliyathanenin sürgülü kapısı ve içeriden çıkan doktorla kolayca kalktı yerinden. Savsak adımlarla doktora yaklaştı. Oldukça kısılmış sesiyle tek bir soru sordu:"Nasıl?" Fısıltıdan farksız çıkan soruya karşılık ise doktor başını olumsuzca iki yana salladı.
"Üzgünüm , maalesef."
•••
"Taehyung , Taehyung bebeğim uyan. Buradayım bir tanem uyan." Yaşlarla dolmuş gözlerini açtığında bulanık da olsa Jungkook'u görmesiyle derince bir nefes aldı ve adamın boynuna atıldı.
"Jungkook buradasın tanrım! Kabusmuş, şükürler olsun kabusmuş!" Jungkook ağlayan eşinin sırtını yumuşak hareketlerle okşuyor , saçlarına öpücükler konduruyordu.
"Geçti güzelim , geçti." Eve geldiğinde üst kattan Jennie'nin sesini duyuyordu. Ne dediğini anlayamasa da biraz endişeyle elindeki pastayı olduğu yere bırakıp yukarı çıkmıştı. Gördüğü manzara ise Taehyung'un ağlayarak bir şeyler sayıklaması ve Jennie'nin onu sakinleştirmeye çalışmasıydı. Vakit kaybetmeden Jennie'nin yerini kendi almıştı ve dakikalardır uykusunda ağlayan Taehyung'u uyandırmaya çalışıyordu.
"Ö-özür dilerim aşkım! Çok özür dilerim! Seni b-bu saate yolladım d-dışarı-"
"Şşşş sorun yok güzelim. Hem sen beni yollamadın ben isteyerek gittim ki? Ağlama artık bak ben buradayım. Sadece bir rüyaydı, geçti. Seni asla bırakmam." Taehyung'un yumuşak saçlarını okşamaya devam ederken Jennie'ye odasına gidebileceğini söylemiş ve teşekkür etmişti. Kendisi de yatağa girip Taehyung'u göğsüne çekti ve sakinleştirmeye devam etti. Düzenli nefes sesleri odayı doldurduğunda uyuduğunu anlamıştı fakat o gece kendisi hiç uyuyamamıştı. Sadece bir kabus nedeniyle olsa bile Taehyung'un ağlaması onu da çok etkiliyordu ve eğer bir daha kabus görürse diye tetikte olmalıydı. Bütün geceyi eşinin saçlarını okşayarak geçirebilirdi. Yeter ki bir daha öyle içten ağlamasındı.
Ee ne oldu şimdi şsoflspgşwpf
Geçiş bölümüydü ama sizce çok mu saçmaladım ne düşünüyorsunuz?
Bazen kendime anlam veremiyorum 🤷♀️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Bad Guy
FanfictionTaehyung küçük bir oğlandı , hem bedeniyle hem de ruhuyla. Jeon Jungkook ise yalnızlık ve sevgisizlikten bıkmış kötü bir adam. -Mpreg- Başlama tarihi: 21.07.21 Bitiş tarihi: 05.02.23