The Bad Guy

18|Utangaç Taehyung

Jungkook tezgahta kalan son mezeyi de oturma odasındaki yemek masasına yerleştirdiğinde dış kapının zili çaldı. Üstündeki önlüğü aceleci bir tavırla çıkartıp fırlattı. Eğer Yoongi onu o şekilde görseydi kırk yıl ağzından düşmezdi.
Kapıyı açtığında gözüne ilk çarpan kişi annesinin kucağındaki MinJi olmuştu. Diğerlerine asla pas vermeyerek küçük bebeği kollarına alıp tombul yanaklarına hafif öpücükler kondurdu.

"Hoşgelmiş benim minik yeğenim. Nasılsın MinJi? Amca seni çok özledi." Sözleri karşısında aldığı neşeli çığlıklar ve yüzünde gezen küçük ellerle kıkırdadı Jungkook.

"Şerefsiz herife bak nasıl da ahtapot gibi sardı çocuğumu." Yoongi huysuzca söylenirken koluna yediği şamar ile astı suratını.

"MinJi'nin yanında kaç sefer diyeceğim sana kaba kaba konuşma diye andaval?!"

"E aşk civcivim sen de kaba kaba konuşuyorsun ama." Jimin biraz duraksadı fakat yine de bozuntuya vermedi ve eşinin koluna bir şamar daha geçirerek 'sussana sen' demekle yetindi.

"Hyung geçin siz masaya oturun ben de Tae'yi getireyim." Jungkook MinJi'yi annesine bırakarak üst kata çıktı. Odalarına girdiğinde yatakta uslu uslu oturan eşine gülümsedi. Dolaptan bol bir eşofman ve tişört çıkartıp yatağa yöneldi.

"Ama Jungkook eşofman giymeyeyim ayıp olur."

"Hayır olmaz aşkım. Bebeğimiz için rahat kıyafetler giymelisin. Sen pijamayla indirmediğime dua et." Dedi pişkince sırıtarak Jungkook. Taehyung ise altını çıplak bırakan eşine göz devirmekle yetindi.
Son olarak tişörtünü de giydirdiğinde kolaylıkla eşini kucakladı ve aşağı katta kalan salona indi Jungkook. Taehyung misafirlerinin karşısında bu şekilde çıkmaya biraz utanmış olsa da belli etmemeye çalışarak yüzüne sevecen bir tebessüm kondurdu.

"Hoşgeldiniz."

"Hoş bulduk Taehyung , nasılsın?" Taehyung sarı saçlı tatlı adamın sıcakkanlılığına minnetle gülümsedi.

"İyiyim teşekkür ederim , ya siz?" Çekingence sorduğu soruya karşılık olumlu yanıtlar aldığında Jungkook kendisini masanın baş köşesinde duran sandalyeye oturtmuş , misafirleri de oturmaları için yönlendirip mutfağa gitmişti.

"Kendimi tanıtayım; Min Jimin ben , Yoongi'nin eşiyim. Bu kucağımdaki ufaklık ise biricik oğlumuz MinJi."Tombul elini utangaç çocuğa uzatırken kendini ve bebeğini taktim etti Jimin. Taehyung elini sıkarken bakışları küçük oğlandaydı. Ağzındaki emziği ile çok tatlı görünüyordu. Onu kucağına almak istedi fakat bunun kendi bebeği için tehlikeli olabileceğinin farkındaydı ve bir süreliğine MinJi'yi uzaktan sevebilecek gibi gözüküyordu.

"Ben de Yoongi oluyorum , sen bana hyung diye seslenebilirsin. Kardeşim saydığım adamın eşisin sonuçta." Biraz soğuk gözüken adam da ılımlı bir yaklaşımla kendini tanıttığında gözlerini MinJi'den ayırıp Yoongi'ye çevirdi.

"Memnun oldum hyung."
Jungkook elinde fırından çıkardığı tepsiyle içeriye geldiğinde bütün dikkatler ona yoğunlaştı. Yoongi gülmemek için kendini epeyce bir sıkarken Taehyung eşine karşı da bütün ev işlerini ona yüklediği için daha da mahçup hissetmişti. 

"Hyung eğer olur da gülmek gibi bir hata yaparsan şu tepsiyi kafanda parçalarım."  Jungkook eşinin tabağına yemeği doldurmaya başlarken huysuzca söylendi. Her ne kadar kızıyormuş gibi dursa da o da bu haliyle eğleniyordu ve amacı biraz da olsa Taehyung'u da eğlendirmek , kafasını dağıtmaktı.
Taehyung'da ise durum tam tersiydi. Asla eğlenmiyordu ve Jungkook'a yük olduğunu hissediyor , içten içe üzülüyordu. Yine de yapabileceği bir şey yoktu; bebekleri için ayakta bile durması tehlikeliyken ev işleriyle uğraşamazdı. Belki de eve hizmetli almalılardı. Bunu daha sonra Jungkook'un söylemesi için aklına not ederek masada dönen muhabbete kulak verdi.

"Dışarıdan besin alıyor tabiki. Çorba içiriyorum , sebze yemeklerini püre yapıp yediriyorum ama sütünü kesmedim. Zaten kendisi de içiyor , ben de bırakasaya kadar emzireceğim işte."

"İyi yapıyorsun yenge , anne sütü önemli. Tabi sen benden daha iyi bilirsin."

"İyi iyi de , yeterince büyüdü işte kerata artık kalanı da ben emsem-" Jimin'in koluna vurmasıyla sustu Yoongi. Anlaşılan eve gidince güzel bir azar işitecekti.

"Terbiyesiz herif." Jimin'in söylenmesine Jungkook ve MinJi-hiçbir şey anlamasa da amcasına eşlik etmek istemişti- kahkahalarla gülerken Taehyung kıkırdamıştı sadece fakat Jungkook'un aniden üzerine çekilen dikkati ile utançla bakışlarını kaçırıp kıkırdamayı kesti.

"Aaaaaaa!" Neyse ki MinJi'nin ince sesiyle neşeli neşeli çığlık atması  aralarındaki garip havanın dağılmasına sebep olmuş ve tatlı sohbetleri ile birlikte yemeye devam etmişlerdi.

•••

Jungkook tezgahtaki kalan son kirli tabağı da sudan geçirip makinaya koymuş ve ellerini yıkamıştı. Jimin her ne kadar yardımcı olmak için ısrar etse de reddetmiş , Yoongi'nin alaylarına kulak asmayarak bütün bulaşıkları yıkamıştı. Temiz mutfağa göz attı ve gururla gülümseyerek  salona geri döndü.

"Mutfağı tertemiz yaptım hayatım." Koltukta MinJi ile birlikte oyun oynayan Taehyung'a ithafen konuştuğuna yüzündeki 'ben bir şeyler başardım' ifadesi hala duruyordu. Koca bir şirket yöneticisi olan ve üstüne üstlük yeraltı dünyasında ismi korkuyla anılan Jeon Jungkook bulaşık yıkadı diye kendiyle gurur duyuyordu. Min Yoongi bunla daha çok dalga geçecekti...

"Teşekkür ederim hayatım." Üzgünlüğünü belli etmemeye çalışarak minnetle gülümsedi Jungkook'a. Tekrar yanında oturan MinJi'ye döndüğünde küçük bebeğin yumruk yaptığı elini emdiğini gördü. Onun bu şapşik halleri insanı şeker komasına sokabilirdi.

"Jimin hyung MinJi acıktı galiba elini emiyor."

"Hmm evet yemek saati gelmiş. Ben ona sütünü içireyim de sonra kalkalım Yoongi , uyur zaten."

"Tamam canım." Jungkook kendi aralarında konuşan çifte aldırmayarak eşinin yanında kalan boş kısıma oturdu ve küçük bedeni kollarının arasına hapsederek saçlarına öpücük kondurdu.

"Ne kadar gizlemeye çalışsan da içinde bir sıkıntı olduğunu hissettim güzelim , huzursuzsun ve bunun nedenini misafirlerimiz gittiğinde konuşacağız." Taehyung yutkunarak kafasını onaylarcasına salladı. Pekala zaten Jungkook söylemeseydi bile konuşacaktı fakat eşinin otoriter sesinden biraz gerilmişti. Kafasını koyduğu göğüste uslu uslu misafirlerin gitmesini ve sorguya çekilmesini bekledi.