4|Sen mutluysan

8.9K 639 159
                                    

"Taehyung... Taehyungie..."

Kulağımın dibinde duyduğum kalın ses ve yanağımda hissettiğim sıcak nefesle açtım gözlerimi. Açık camdan giren güneş ışınları yüzümü buruşturmama neden olurken yoğun ışıktan kurtulmak için kafamı diğer tarafa çevirdiğimde burnum bir buruna çarpmıştı.

Burnum bir buruna çarpmıştı!?

Kafamı hızla geriye çekerken kaşlarımı çatarak bana oldukça yakın olan surata baktım.
Tavşan dişleri ortaya çıkacak şekilde kocaman gülümsemiş o da bana bakıyordu. Sahi bu adam neden bu kadar tatlıydı?

"Günaydın uyuyan güzel."

"Sana da günaydın tavşan adam."

"Tavşan adam?"

"Evet?"

"Umarım o Tavşan adam diye hitap ettiğin şey arkamdaki dolaptır."

"Yani bence sen daha çok benziyorsun tavşana."

"Saçmalama Tae. 29 yaşında adamım nerem Tavşan?"

"Ama yüzün tavşana benziyor." Dudaklarımı büküp yalancıktan hüzünle konuşarak gözlerimi kaçırdım. Belki üzüldüğümü zannederse inatlaşmayı bırakıp koca bir tavşan olduğunu kabullenirdi.

"Numaracı ayıcık seni." İşaret parmağıyla burnuma vurup gülerek söylendi. Ardından da elimi yüzümü yıkayıp üstümü de değiştirip kahvaltıya inmemi ekledi ve odadan çıktı.

Banyodaki işlerimi halledip son olarak basit bir eşofman ve tişört de giydiğimde ben de çıktım odamdan.
Merdivenlerden seke seke inerken büyük yemek masasında oturan ve ciddiyetle telefonda biriyle konuşan hyunga baktım.
Çok yakışıklıydı , içimi eritiyordu.
Son kalan iki basamağı inmek yerine atladığımda dikkatini çekmiş olacaktım ki siyah irisleri bana dönmüştü.
Anlamlandıramadığım bir şekilde bana baktığında nedendir bilmem utanmıştım. İki basamağa basmaya üşenip atlamak gibi bir salaklık yaparsam tabi adam böyle garip garip bakardı.
Utanmayı bir kenara bırakıp yanına gittiğimde o da telefonunu kapatmıştı.

"Merdivenlerden dikkatli in birdahakine , düşersin."

"Peki." Kısık sesle cevabımı verip önümdeki tabağa çevirdim bakışlarımı. Sanki biraz fazla doluydu? Neyse hepsini yemezdim ben de o zaman. Geri dönüşüme atardım.

"O tabağın hepsi bitecek Taehyung."

Aklımı mı okuyordu bu , ne?

"Aklını okumuyorum Taehyung."

"Ne!?" Gözlerim şaşkınlıkla kocaman olurken ağzımdaki lokmayı çiğnemeyi unutmuştum bile. Süper güçleri vardı da benden mi saklıyordu gerçekten?

"Bakma öyle şaşkın şaşkın. Yemeğini çabuk yemelisin , yarım saate çıkacağız."

"Nereye gidicez ki?"

"Alışverişe. Kıyafet bakarız sana ilk önce , giyecek bir şeyin yok. Sonra da kırtasiyeye uğrarız."

"Kırtasiyeye mi?"

"Evet. Sen liseyi bitirdin artık üniversite sınavına hazırlanman gerek. Hangi bölümü okuyacağını düşündün mü? Ne meslek yapmak istiyorsun? Hayalin ne yönde?" Ne diyordu? Okuyacak mıydım ki ben? Ama babam bana 'okuyup ne yapacaksın otur evde' diyip sınava girmeme izin vermemişti ki? Babam bile okutmamıştı beni o mu okutacaktı? Gerçi babamın açtığı yarayı zaten o tedavi etmemiş miydi? Daha da kötüleştirmek için iyileştirmedi ya beni? Kafamı karıştırmıştı işte. Daha önce hiş bu kadar düşünmemiştim ki ben!

"Neden yapıyorsun bunu?"

"Anlamadım?"

"İlk önce beni evine getirttin , bileğimdeki yaraya krem sürüp sardın , sonra çok güzel bir oda verdin bana ve şimdi de üniversite diyorsun. Neden hyung? Bem senin neyinim ki bütün bunları bana layık görüyorsun?"

"Sorgulama Taehyung. Sadece hayatını yaşa , mutlu ol istiyorum."

"İyi de neden?"

"Çünkü sen mutluysan ben de mutluyum. "

The Bad GuyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin