30|Alışveriş

1.3K 128 17
                                    

Jungook arabayı geldikleri AVM'nin otoparkına park ettikten sonra indi ve Taehyung'un kapısını açıp uyuyan bedenin yüzüne öpücükler kondurarak uyandırmaya çalıştı.

"Taehyung'um , hadi bir tanem geldik." Taehyung arabadaki tatlı sohbetlerinin ardından kapanan göz kapaklarına dayanamayıp uykuya dalmıştı. Jungkook da yorulduğunu düşünmüş , en azından gideseye kadar onu rahatsız etmemişti.

"Geldik mi?"

"Geldik canım , hadi kalk." Taehyung yeni uyanmanın vermiş olduğu tembellikle yavaş hareketlerle arabadan inmiş ve aniden tenine nüfuz eden soğukla irkilmişti. Nerede olduklarını anlamak istercesine etrafa baktığında sorgularcasına sordu Jungkook'a:

"Kook? Neredeyiz?"

"Tanıdık gelmedi mi?" Dudaklarını büzerek kafasını iki yana salladı Taehyung.

"Gel , içeriye girelim. Eminim ki hatırlayacaksın." Jungkook arkasına geçip vücudunu sarmaladığında gülümsedi. Jungkook tam arkasında vücudu vücuduna yapışık olduğundan rahat yürüyemiyor , bir penguen gibi paytak paytak ilerliyordu. Bu hallerine kıkırdadı sevimlice ve ilk zamanlar aklına geldi. Jungkook , ona alışveriş yapmak için bir avm ye getirmişti ve o gün üşüdüğü için aynı hareketi yapmıştı. Aklına düşen anılarla dudağını ısırdı. Cidden , o zaman asla aklına getiremezdi bu adamla evleneceğini ve kızlarına hamile kalacağını.
Düşünceleri arasında çoktan içeriye açılan otomatik kapıdan geçmişlerdi. Etrafta gözlerini gezdirdiğinde ise ağzı şaşkınlıkla aralandı.

Burası o Avm'ydi!

Bedenini Jungkook'un kollarından çekerek arkasını döndü ve çoktan dolmuş olan gözleriyle kocasına baktı hayranlıkla.

"Düşündüm ki; kızımızın ilk ihtiyaçlarını belki buradan karşılamak istersin."

"Jungkook , sen nasıl bir adamsın böyle?" Fısıltıdan farksız çıkan sesiyle söylenip parmak uçlarında yükselmiş ve kollarını ait olduğu yere dolamıştı hemencecik.

"Şşş ağlamanın vakti değil duygusal bebeğim benim. Asıl bebeğe acilen alışveriş yapmamız gerekiyor. Hadi gel , üst katta çok ünlü bir markanın mağazası var oradan başlayalım." El ele tutuşup biraz ilerlediler ve yürüyen merdivenler yardımıyla yukarıya çıkıp Jungkook'un bahsettiği mağazaya girdiler. Etrafta çeşit çeşit yenidoğan kıyafetleri , biberonlar , emzikler , oyuncaklar ve daha sayamayacakları bir sürü eşya vardı. Taehyung'un gözleri şimdi yaşlarla değil de hevesle parlıyordu. Minik kızları için her şeyden bir sürü bir sürü almak istiyordu.

"İlk önce hangisine bakmak istersin?"

"Emzik , emzik bakalım lütfen Jungkook."

"Tamam yavrum." Biraz ilerilerinde kalan reyona yürüdüler. Taehyung renk renk dizilmiş emziklere ve biberonlara bakarken o kadar mutluydu ki , Jungkook gözlerini Taehyung'dan alamadığı için o eşyalara bakamıyordu çünkü hamile olan , gülümsemesiyle ışık saçıyordu.

"Jungkook , Jungkook bak! Çok tatlı değiller mi?! Tanrım , akşama kadar buradan çıkmak istemiyorum!?"

"Çıkma aşkım. İstediğin her şeyi de al , içinde kalmasın hiçbiri." Taehyung heyecanla kafasını sallayarak en beğendiği birkaç emziği ve biberonları yanlarına aldıkları sepete koydu. Reyonlara baka baka ilerlerken gözüne ne güzel geliyorsa hemen alıp sepete atıyordu. Eline geçen tatlı bir peluşu daha alıp onu da atacaktı ki peluş için bir yerin kalmadığını gördü. Sepet tıka basa dolmuş , kenarından kölesinden eşyalar sarkmaya başlamıştı. Üstelik ağırlığından dolayı tutamaçları da kopacakmış gibi duruyordu. Mahçuplukla Jungkook'a baktı.

"Özür dilerim aşkım , kendimi kaptırdığımdan gerekli gereksiz ne varsa almışım." Jungkook kaşlarını çatarak kendisine bakarken kafasını önüne eğdi.

"Gereksiz falan yok buradakilerin hepsi alınacak Taehyung. Ben şimdi sepeti görevlilere vereyim sen bakmaya devam et." Bir şey demeyip kafasıyla usulca onayladı ve kıyafet bölümüne geçti. Raflardaki renk renk elbiselere baktı sevgiyle. Ne kadar da miniciklerdi. Kim bilir biricik kızları alacağı kıyafetlerin içerisinde nasıl da güzel olacaktı!
Hevesle gözüne çarpan askıları alıp bakmaya başladı. Yoğunluğunu daha çok elbise ve eteklere vermişken yanına gelen Jungkook ise yeni doğan paketlerine bakıyordu. Onlardan bolca almaları lazımdı.
Kıyafet işini de şimdilik hallettiklerinde Jungkook aldıklarını adamlarına vermiş ve bulundukları mağazadan çıkmışlardı. Taehyung en son sabah sekizde kahvaltı yaptıkları için çok acıkmıştı ve uzun süredir de ayakta olduğundan beli ağrıyordu fakat ağrısının olduğunu Jungkook'a söylememeliydi çünkü daha Noel için alışveriş yapmak istiyordu. Bu Noel'i çekirdek ailesi ile birlikte ağaç , süslemeler ve hediyeler olmadan geçirmek istemiyordu. Yoksa yeni yılın 365 gününde de bu içinde kalırdı. Bu yüzden sadece karnının açlığını dile getirmeye karar verdi.

"Jungkook , açım bir şeyler yiyebilir miyiz?"

"Tabi ki yavrum. Yemekler üst katta satılıyor sanırım , gel hadi." El ele tutuşup yürüyen merdivenler yerine bu sefer asansörü kullanarak yukarıya çıktılar. Taehyung gördüğü Burger King ile Jungkook'u oraya doğru çekiştirmeye başladı. Normalde Jungkook fast food yemesine müsaade etmezdi ama bugün bir istisna olabilirdi elbet.
Hamburgerlerini sipariş ettikten sonra boş bir masaya oturup beklemeye başladılar. İki kişilik olan masanın sandalyeleri karşılıklıydı fakat Jungkook , Taehyung'u oturttuktan sonra kendi sandalyesini onunkinin yanına sürüklemiş ve yan yana olmalarını sağlamıştı. Küçüğün omzundan kavrayıp kendi bedenine çekerek kafasını göğsüne yasladı. Çenesinin altındaki saçlara öpücük kondurdu ve elinin altındaki beli okşadı.

"Yemekten sonra ne yapmak istersin güzelim? Yorulduysan eve dönebiliriz."

"Hayır hayır! Yorulmadım ki hiç de! Ağrım da yok! Ne olur eve gitmeyelim aşım ne olur?!"

"Ağrın var mı diye sormamıştım?" Jungkook kaşlarını çatarak konuştuğunda geri çekilerek yanakları kızaran Taehyung'a baktı."

"Ş-şey , öylesine dedim zaten." Suçlulukla kafasını öne eğdi Taehyung. Ne kadar kendini kurtarmaya çalışsa da , kocası anlamıştı yalan söylediğini.

"Bana doğruyu söyle Jeon!" Jungkook istemeden sert sesiyle baskın bir şekilde  konuştuğunda gerilmişti Taehyung. Gözleri anında dolarken dudaklarını sertçe dişlemiş ve sesini titretmemeye çalışarak konuşmuştu.

"Özür dilerim. Ağrım olduğunu söyleseydim eve gidecektik. B-ben sadece N-Noel için de alışveriş yapmak istedim çünkü sizinle ilk Noelim v-ve ben Noeli d-daha önce hiç kutlayamadım Jungkook. S-sadece heves etmiştim." Taehyung çoktan ağlamaya başlarken yine Jungkook'un göğsüne sığındı. Sessiz hıçkırıklarını orada devam ettirirken sırtını okşayan el rahatlamasına neden oluyordu.

"Özür dilerim aşkım. Senin için endişelendiğim için sert çıkıştım. Bak ne yapalım biliyor musun? Yemeğimizi yedikten sonra eczaneye gidelim ve ağrın için ilaç alalım. Sonra istediğin alışverişi yaparız ve eve gideriz tamam mı? Ağlama daha fazla güzelim benim , kıyamıyorum ki sana." Taehyung bir süre sonra tamamen sakinleştiğinde yemekleri geldiği için yerinden doğruldu. Jungkook'un verdiği peçeteyle yüzünü güzelce temizleyerek vakit kaybetmeden yemeğini yemeğe başladı. Ağzına yayılan lezzetle çoktan yaşanılanları unutmuştu bile! Sanki dış dünyadan tamamen bağımsızmış gibi yiyor , Jungkook'un kendisine gülmelerine bile karışmıyordu. En sonunda ikisi de doyduğunda oradan da kalktılar ve avm nin içinde bulunan eczaneye gittiler. Taehyung durumunu anlatıp ilaç rica ettiğinde reçetesiz bir ağrı kesici alıp çıktılar. Taehyung aceleci hareketlerle ilacı içip elindeki boş ambalajı gösterdi Jungkook'a.

"Bak! İçtim ilacımı. Hadi hemen gidelim , hadi hadi!" Taehyung heyecanla Jungkook'un koluna yapışıp sırnaşmaya başladı.

"Sen çok fena bir şeysin Taehyung. Çok..."

The Bad GuyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin