Bugün okulun son günü. Bugün babalar günü. Son olarak da bugün Victor'un doğum günü. Bugün aslında birçok şeyin günü.
Önümde sabırsızlıkla tatile çıkmayı bekleyen öğrenciler, ve çantamda yapmak için zaman kolladığım bir hamilelik testi vardı. Son zamanlarda kendimde ufak tefek belirtiler görmüştüm ve bu içime bir umut olarak doğmuştu. Hatta daha dün akşam Victor'un arzularını geri çevirmek zorunda kalmıştım. Zavallı kocam ona her ne kadar darıldığımı düşünse de aklımdakiler farklıydı.
Son saniyeler ve sonunda artık uzun bir tatilin müjdeleyicisi olan okul zili. Çantamı nasıl topladığımı veya kendimi sınıftan dışarıya nasıl attığımı dahi bilmiyorum.
Burası bir özel okul ve tuvaletleri bile haliyle oldukça lüks. Kabinlerden birine girip saatlerdir çaresizce çantamda bekleyen testi aldım. Karton kutuyu açarken hiç olmadığım kadar heyecanlıydım sanki.Dışarı çıkıp içime daha fazla oksijen çekmem gerekiyordu. Teste bakamamıştım. Yine çantamın içine sokmuş ve bile isteye kaçmıştım. Pozitif ise mutlu olacak mıydım veya negatif ise üzülecek miydim bilmiyorum. Şu an tek bildiğim şey titreyen ellerim yüzünden çantamdaki araba anahtarımı bulamadığımdı.
Normalde her zaman geniş olan arabamın içi sanki bir anda daralmıştı. Haziran ayında olduğumuz için sıcak basıyor olması normaldi sanırım. Elimi yine çantama attım. Çantam bugün ellerime normalden daha fazla katlanmıştı. Testi elime aldım. Şansıma ters olarak gelmişti. İki elimle de tek bir çubuğu tutuyordum. Aslında bu normal, beyaz bir çubuktu ve ön tarafında pozitif veya negatifliği belirten çizgiler vardı. Ama o çizgiler şu an benim için fazla şey ifade edeceklerdi. Çevirdim. Artık anlamlı çizgilerin bana söylediklerini görüyordum.
Pozitif.
Gözlerimi kırpıştırıp bir kez daha baktım. Pozitif. Pozitif ve pozitif. Yüzüme yayılan gülümseme ve neden olduğunu bilmediğim gözyaşlarım ile arabayı çalıştırdım. Henüz bir aylık evli olduğum kocam için dünyanın en güzel hediyesini bulmuştum sanırım.
Yüzde yirmi beş hissedarı olduğum şirketin kapısından resmen sekerek girmiştim. Artık burada beni tanımayan yoktu. Victor'un disiplinli çalışanları, ayıp olmasın diye başlarını kaldırıp gülümsüyor, ardından da hemen işlerine geri dönüyordu.
Asansöre binmeden önce sevgili kocamın asistanına rastladım ve az kalsın çarpışıyorduk. Hayır, çarpıştık. Ve üstümdeki beyaz gömleğin bir kısmına sıcak kahve döküldü. O anki panikle kendimi geri çektim ve gömleğin ıslanan yerini iki parmağımla tutarak vücudumdan uzaklaştırdım. Victor'un asistanı Vanessa korktuğunu fazla belli ediyordu."Oh, Bayan Black çok özür dilerim. Ben göremedim, dalmışım. Affedin." Panikle hızlı hızlı konuşurken ben sakince ona bakıyordum sadece.
"Vanessa sakin ol. Arabamda yedek kıyafet var, değiştiririm. Sadece kahve." dedim gülerek.
Tam arabama geri dönmek için adım atacakken asansör kapısı açıldı ve içinden Victor çatık kaşlarıyla çıktı. Benim yüzümdeki gülümseme, üstümdeki sıcak kahve ve Vanessa'nın korkak yüzü arasında gözlerini gezdirdi."Merhaba sevgilim." dedim en sonunda sessizliği bozmak için.
"Üstüne ne oldu?" dedi, çatık kaşlarından ödün vermeden.
"Ufak bir kaza oldu. Kahve döküldü biraz. Ben de tam arabaya gidip yedek kıyafetlerimden alacaktım." Tek kaşı havaya kalktı ve Vanessa'ya baktı.
"İstediğim dosyalar hazır mı?" dedi. Gerginliği sanırım biraz nedenini açığa vurmuştu. İş hakkında yine bir sorun mu olmuştu acaba?
Vanessa dili tutulmuş gibi sadece başını salladı ve tekrar kapısı açılan asansöre binip gitti."Benim ofisime çık. Beş dakikaya gelirim." dedi. Hâlâ gömleğimin ıslak kısmını tutuyordum.
"Yeni gömlek alacağım önce." dedim.
"Benim dolabımda var. Onlardan al." dedi ve gitti. Dediğini yapıp ofisine çıkmaya karar verdim. Ama bana neden soğuk davranmıştı ki? Kesinlikle yine iş yüzünden bir şeylere morali bozuk olmalıydı. Bari doğum gününde strese sokmasalardı kocamı.
Üstüme büyük geldiği halde bir şekilde katlayıp üstüme oldurduğum beyaz gömlek ile ofis tuvaletinden çıkıp, Victor'un odasına girdim. Hani beş dakika sürecekti. Buraya fazla heyecanlı geldiğim için mi her şeyi soğuk algılıyordum acaba? Ofis kapısı açıldı ve kapandı.
"Hoşgeldin bebeğim." dedi. Sanki dakikalar önce beni zaten görmemiş gibi.
"Hoşbuldum." İlk gördüğümde ki çatık kaşları gitmiş ve yanıma dış dünyanın nadiren gördüğü, güleç yüzüyle gelmişti. Üstelik yanıma gelip bana sıkıca sarılmıştı.
"Doğum günün kutlu olsun sevgilim." dedim, ellerim hâlâ boynuna sarılırken.
Verdiği nefesten güldüğünü anlamıştım."Doğum gününü yüz elli defa kutlayınca pek de bir heyecanı kalmıyor." Kendini geri çekmişti ama elleri hâlâ belimde sarılıydı.
"Peki bu doğum gününü heyecanlı kılalım mı? Çünkü benim harika bir sürprizim var da." Tek kaşı havaya kalktı. Dudak kenarları daha da yukarı kıvrıldı.
"Neymiş o harika sürprizin?" dedi. Kıvrılan dudağının kenarını öptüm. Gözlerini gözlerime sabitleyip yaklaşık beş saniye kadar durdum.
"Hamileyim." Gülümsemesi yavaşça gitti. Bir şey söylemek için ağzını açtı ama geri kapattı. Tekrar gülümsedi.
"Ne?"
"Hamileyim, Victor." Küçük bir kahkaha attı.
"Hamilesin?" dedi. Başımı aşağı yukarı salladım ve tam da beklediğim tepkisini izlemeye devam ettim.
Gözleri doldu."Sen dün o yüzden," dedi ve sustu.
"Ben de bir şey yaptım sanmıştım. Tanrım, baba mı olacağım?" Yine başımı aşağı yukarı salladım.
"Baba olacaksın." Bana tekrar sıkıca sarıldı. Saçlarımın arasına dudaklarını bastırdı.
"Teşekkür ederim." Sesi kısık çıkmıştı.
"Babalar günün kutlu olsun sevgilim."
Bana, ona olduğu kadar sürpriz olmamıştı. Az da olsa anlamıştım ama o hâlâ şokun ve mutluluğun etkisindeydi. Şayet her ne kadar belli etmemeye çalışsam da içimde ne fırtınalar koptuğunu bir ben biliyordum.Sanki bilmiyormuş gibi gelecek bölümler için çok heyecanlıyım.
Bölüm hakkındaki düşüncelerin ve gelecek bölümler için tahminlerini bana yaz lütfen.
Yıldıza dokunmayı da unutma <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK (+18) (TAMAMLANDI)
Romance"Neyim ben, senin için gönderilmiş bir mucize mi?" "Kim bilir, belki de öylesindir. Yalnızca tekrardan yaşamak istiyorum. Farklı duyguları tatmak istiyorum. Senden tek istediğim ise bana yardımcı olman. Sonrasında istediğini yaparsın. İster kalırsı...