33. EMİR

24 5 0
                                    

"Ne yaptın?" Bu bağırış sesinin bütün evi doldurması ile uyanmak istemezdim. Şüphesiz bu sesin Victor'a ait olmasını da istemezdim. Neden sabah sabah böyle bağıtıyordu? Sabah daha dokuzdu. Sesi dışarıdan gelmişti. Evin ön tarafından gelmiş olmalıydı.

Yataktan inip üstüme sabahlığımı geçirdim. Merdivenlerden inerken dün akşamdan yaptığım ama darmadağın olan saçlarımı tekrar yapmaya çalışıyordum. Keşke önce yüzümü yıkasaydım. Ama ne olduğunu merak etmiştim. Bir gün ölürsem beni merakım öldürecek sanırım.

Kütüphaneye indim ve karşı duvardaki Fransız balkonuna çıktım. Burası ön tarafa bakıyordu ve Victor oradaydı. Birisiyle konuşuyordu. Siyah takım elbiseli, uzun boylu, kumral bir adamdı. Yüzü yukarıdan gözükmüyordu. Ellerini önünde bağlamış bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ama Victor sürekli bölüyordu.

"Benim içeride bir karım var Frank, biliyorsun değil mi? Ve sen böylesine düşüncesizce nasıl davranabilirsin?"

"Üzgünüm Victor ama sanırım böyle illegal işler için bir yerimiz yok değil mi?" dedi adam kinayeli bir tonlamayla. Victor elini saçlarından geçirdi. Ne illegalinden bahsediyordu bu Frank denen adam?

"Bana illegal kelimesini kullanma. Ben öyle bir duruma girmedim girmem de."

"Evet Dark mevzusunda da öyle diyordun. İşin sonunda adamın işini bitirmek bana kaldı nasıl olsa."

"Karımın ölmesine müsaade mi etseydim? Dünyadan bir mafya silindi işte. Ayrıca ilk defa mı adam öldürdün ne bu heyecan?" Frank derin bir nefes aldı.

"Bak Victor. Bana kesin bir emir ver yapayım. Bu adamı ne yapacağım?"

"Tanrım, ne yapıyorsan yap. Umurumdaymış gibi mi görünüyor?" Frank tekrar derin bir nefes aldı.

"Victor kendine gel. Sana Dark'ın gözde adamı elimde diyorum bana umrumda değil diyorsun. Ölmesini mi istemiyorsun? Zaten ben yapıyorum." Aman tanrım. Bunları duymam gerekiyor muydu? Bence duymasam da olurdu.

"Bu heriflerden başka var mı?"

"Şu anlık yok. Adam konuşmuyor. Ailesi falan da yokmuş. Uyuşturucu satıcısıymış önceden. Bir halta yarayan bir adam değil yani. Silah tutmayı bile bilmiyor. Beni ıskaladı. Öldürelim gitsin." Victor güldü. Böyle bir sohbet içinde güldü. Ve samimi de güldü.

"Seni vurabilen adam mı var? Eğer bu heriflerden başka çıkarsa gözüme gözükmesinler. Ailesi olan varsa sakın öldürme. Tehdit mi ediyorsun ne yaparsan yap. Bunun da icabına bak. Bir daha da evime böyle konular için gelme." Frank başını salladı ve arkasındaki siyah minibüs tarzı arabasına bindi. Bende hemen aşağı koştum.

Kapı zaten aralıktı ama tam Victor kapıyı ittirecekken ben kendime doğru çektim. Beni görünce gülümsedi.

"Günaydın. Yeni mi uyandın?" Kaşlarımı çattım.

"Nasıl bu kadar çabuk rol değiştirebildin? Biraz önce bir adamın ölümüne sebep oldun sen. Neden bu kadar mutlusun?" Victor'un gülümsemesi gitti.

"Ne kadarını dinledin?"

"İstemediğim kadarını."

"Ne yapsaydım Lisa? Bıraksaydım da her gün acaba bugün karım yaşıyor mu diye mi düşünseydim? O herifleri bırakıp, seni mi ellerimle ölüme itseydim? Ne yapsaydım?" Ses tonu her kelimesinde biraz daha yükseliyordu. Bana bağırması canımı acıtmıştı. Ben sadece kocamın kötü bir adam olmasını istemiyordum. Fazla mı duygusaldım yoksa haklı mıydım bilmiyorum ama sol gözümden bir damla yaş hızla yanağıma kaydı. Aynı hızla bende akan yaşı sildim.

Olduğum yere mıhlanmış gibiydim. Hareket edemiyordum, Victor'un gözlerine bakamıyordum. Dün o kadar olay yaşayıp da ağlamadığım halde şu an kendimi zor tutuyordum. Ve tâbi ki dayanamayacaktım.

Ellerimle yüzümü kapatıp olduğum yerde ağlamaya başladım. Sanki gözyaşlarımın bir sınırı yokmuş gibi ağlıyordum. Nefesim kesiliyordu. Omuzlarımda Victor'un ellerini hissettiğimde yavaşça durduğum yere oturmaya başladım. Dizlerim beni taşımıyor gibiydi. Ya da ağlamaktan gücüm kalmamıştı. Yüzümü de yaşlarla yıkamıştım zaten.

Tamamen yere oturduğumda benimle eş zamanlı olarak Victor da yere oturdu. Sırtımı kendi göğsüne yasladı ve yüzümü boynuna gömdü. Bir eliyle saçlarımı bir eliyle de kolumu okşuyordu.

BEKLENMEDİK (+18) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin