37. HOŞGELDİN

32 4 0
                                    

    Yatağımda doğruldum. Hava kapkaranlıktı, yalnız ay ve yıldızların ışığı aydınlatıyordu odayı. Yanımda yüzü bana dönük olarak yatan kocamın yüzüne ay ışığı vuruyordu. Oturup sırtımı yatak başlığına koymamla birlikte Victor da gözlerini açtı. Üç saattir yataktaydım. Çok uykum vardı yatağa gelirken ama gözümü kapattığım an kaybolmuştu.

"Uyumadın mı?" dedi Victor yataktan kalkarken.

"Uyuyamadım. Nereye gidiyorsun?" Yatağa ellerini dayayıp alnımı öptü ve odadan çıktı. Uyku sersemi kim bilir ne yapmaya gidiyordu. Karnımda müthiş bir sancı vardı. Biraz da onun acısı uyutmuyordu beni. Dört ay yirmi yedi gün olmuştu. Uykularım ya sancıyla bölünüyor ya da sancı beni uyutmuyordu. Uykusuzluktan adımı unutmadan doğurmam lazımdı. Victor kapısı açık olan odaya girdi elindeki cam bardakla. Sarımsı çay gibi bir şey vardı içinde. Yanıma gelip oturdu ve bardağı elime verdi.

"Sarı kantaron çayı. Uyumana yardımcı olur." dedi esneyerek. Evde böyle bir bitki çayı olduğunu hatırlamıyordum. Gözlerini ovuştururken aklımı okumuş gibi cevap verdi.

"Uyuyamıyorsun diye geçen gün almıştım." dedi ve tekrardan esnedi. Çaydan bir yudum alıp karnımı okşadım. İçeride hiç uyumuyor, sürekli beni tekmeliyordu. O da zaten olan sancımı daha da arttırıyordu. Tekrar bana tekme attığında acıyla kafamı geriye attım.

"Yapma be kızım. Canım çok acıyor zaten neden arttırıyorsun anneciğim?" Resmen bana 'sanane be' der gibi bir daha tekme attı. Artık dayanamadım ve sağ gözümden akan yaşa engel olamadım. Victor karnıma elini koydu ve başını da yaklaştırdı.

"Biliyorum artık çıkmak istiyorsun sen de oradan. Biz de istiyoruz. Ama vaktin gelmeden olmaz ki. Annenin canını acıtıyorsun böyle. Yapma böyle olur mu?" Bir yandan da karnımın üzerinde elini gezdiriyordu. Victor'un eline doğru birazcık ittirdi.

"Linda Emery! Lütfen söz dinleyin hanımefendi. İki ya da üç gününüz kaldı içeride. Sabırlı olursanız yakında tahliye edileceksiniz." Dayanamayıp güldüm. Biraz daha sakinlemiş gibiydi. Babası dokununca rahatlıyordu. Babacı olacak kesin.

Vücuduma bir titreme geldi. Ekim ayının son günleri serin geçiyordu. Başımda çok büyük bir ağrı vardı. Uykumun tekrardan geldiğini haber eden bir esneme peyda oldu dudaklarımın arasından. Bardağı komodinin üzerine koyup kendimi yavaşça aşağı çektim. Victor'da acısız bir şekilde yatmama yardımcı oldu ve yatağın etrafında dolanıp kendi tarafına yattı. Tekrar acı çekmemem için elini karnımda gezdiriyordu. Dokuz aylık misali büyük olan karnımda. Sonunda biraz daha azalan ağrılarımla kendimi uykuya teslim edebilmiştim.

                                    ***

Tenime değen güneş iliklerime kadar ısınmama yardımcı oluyordu. Benim eski odam artık bebeğimin odasıydı ve ben de o odanın önündeki çimlerde oturuyordum. Uzaktan gelen su sesini ve kuş cıvıltılarını dinliyordum. Uyandığımda saat on ikiydi ve ben daha pijamalarımı bile çıkarmamıştım. Bordo ve saten pijamalarım koyu renginden ötürü güneşi içine çekiyordu. Omuzlarımdaki şal arada esen rüzgarla birlikte havalanıyordu. Ağrılarım geçmemişti ama sıcak güneş biraz iyi gelmişti.

İçeride telefonumun çaldığını duyunca yavaşça ayağa kalktım. Odaya adımımı attığım an, daha telefonu bile elime alamadan bacak aramdan akan suyu hissettim. Biraz önce suyum gelmişti. Beşinci ayda doğacak kadar sabırsız değilmiş gibi bir de son üç günü bekleyememişti.

Yavaşça yürüyüp çalmaya devam eden telefonumu aldım. Victor arıyordu. Açıp sakince kulağıma koydum.

"Uyanmıştın değil mi? Uyandırmamak için bekledim bayağı ama." dedi enerjik ve mutlu sesiyle.

BEKLENMEDİK (+18) (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin