David ve Karen'in ihtişamlı ve biraz fazla abartılı düğünlerinden evimize döneli iki saat falan olmuştu. Başım yüksek ses ve gereksiz ışıklardan dolayı çok ağrıyordu. Çocukları bahane edip düğünün sonunu beklemeden ayrılmak zorunda kalmıştım. Zaten Linda şu sıralar fazla ağlıyordu. O uyuduğunda Aron uyanıyordu ama en azından oğlum sakindi. Hareketleriyle ne istediğini gösterebildiği için bana zorluk çıkarmıyordu. Normalde de böyle miydi yoksa daha bana mı alışamamıştı bilmiyorum.
İlk defa ikisinin de uyku vakti çatışmıştı ve onları odalarında bırakıp salona geçtim. Üç aydır iki çocukla birlikte aynı evdeydim. Hayal ettiğim hayat asla böyle değildi ama keşke böyle hayal kursaydım zamanında. Çünkü onların varlığı hiçbir şeye engel değilmiş.
Salona geçip Victor'un kolunun altına sokuldum ve tabletinde yaptığı işi bitirmesini bekledim. Üç dakika bile geçmemişti ki birden tableti kapatıp yanına koydu.
"Sence de ışıklar fazla değil miydi?" dedi düğün için. Farkında olmadan sesimi biraz yükseltmiştim.
"Evet değil mi? Linda'nın ağlaması bile başımı o kadar ağrıtamazdı.""Sadece Linda mı?" dedi bir an ayrımcılık yaptığımı düşündüğüne eminim.
"Benim oğlum çok uslu. Ya da bana mı alışamadı dersin?" Üç aydır birlikteydik. Bir bebeğin alışması için yeterli değil miydi?
"Doğduğundan beri çok fazla ağlamıyormuş. Hemşireler çok seviyordu onu bu yüzden." dedi gülerek. Ona karşı beslediği sevgiye hayrandım.
Kapı çaldığında, ya da yumruklandığında desem daha doğru olur, birbirimize baktık.
"Birini mi bekliyorduk?" dedi. Kafamı iki yana salladım. Eve geleli ne kadar olmuştu ki birini çağırayım. Ben tam kalkacekken beni geri oturttu. Kalkıp kapıya kendi baktı. Kapı açılır açılmaz içeriyi topuk sesi doldurdu. Rachel gelip koltukta yanıma oturdu. Ne zaman Seattle'a gelmişti ve neden şu an ağlayacak gibiydi? Biraz da sinirli.
Arkasından Victor gelip bana 'neyi var bunun?' der gibi baktı. Ben de bilmiyorum ki kocacığım. Victor öbür yanına oturduğunda bir çocuk gibi ağlamaya başladı. Artık ağlayabiliyordu. Umarım kendi ağlamasıyla çocuklarımı da ağlatmazdı.
"Galiba artık fakirim." dedi ağlamasının içinde. Rachel ve fakir olmak. Aynı cümlede asla kullanılamazdı.
"Babamın, üvey babamın, annemin kocasının işte kim olduğu artık sikimde bile değil. Şirketi battı. Her haltı da benim üstümde olduğu için lanet şirketin borçları ödensin diye benim evime haciz geldi. İçindekilerle beraber trilyonluk evimi kaybettim. Sadece arabam ve kıyafetlerim var. Evim bile yok." Dedi son cümleyi resmen bağırarak.
"Gidecek kimsem de yoktu. En yakın yer burasıydı. Ben ne yapacağım şimdi?"
"Çalışacaksın." dedi Victor.
"Buralarda sana istediğin evi tutarım, içini de döşerim ama eskiden olduğu gibi sen otururken gelip avucuna para koymam. O kadar eğitimin var illaki buluruz sana da şirkette bir pozisyon.""Ben doktorum. Şirkette ne yapayım?" dedi Rachel abisinin doktor olduğunu bilmediğini düşünüyormuş gibi. Bilmiyorduk... Victor bir an duraksamış olsa da hemen toparladı.
"O zaman bizde hastaneden buluruz Rachel. CV hazırla kendine." Muhtemelen CV istemesinin sebebi hangi bölüm doktoru olduğunu öğrenmekti. Bir dönem psikolog gibi bir şeyler yaptığını söylemişti ama o zaman bu onun yeteneğiydi. Artık yoktu ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK (+18) (TAMAMLANDI)
Romance"Neyim ben, senin için gönderilmiş bir mucize mi?" "Kim bilir, belki de öylesindir. Yalnızca tekrardan yaşamak istiyorum. Farklı duyguları tatmak istiyorum. Senden tek istediğim ise bana yardımcı olman. Sonrasında istediğini yaparsın. İster kalırsı...