Rachel iki gündür bizdeydi ve bugün ayrılacaktı. Yeni evine yerleşecek, yeni bir yerde, yeni bir hayata başlayacaktı. Heyecanlıydı ama sebebi taşınacak olması değildi. Şu an kendisini kapıda bekleyen kişiye zil zurna aşıktı. İkisi de kendilerine bir türlü bunu söyleyemeselerde bakışlarından her şey belliydi. Zaten konuşmaya ihtiyaç bile duymuyorlardı.
Richard bir elini kapının yan tarafındaki duvara yaslamış ayağını yere vurarak Rachel'i bekliyordu. Kapı açıktı ama asla eve girmiyordu. Bizim çapkın kızımız aslında hazırdı ama naz olsun diye bekletiyordu çocuğu. Kapının önünde bende onunla birlikte beklemek zorunda kalıyordum.
"Bakıyorum da bayağı özenmişsin." dedim Richard'a. Hemen kafasını iki yana salladı.
"Yo, her zamanki halim aslında bir şey yapmadım." Yapmıştı. Bu panik haline kahkaha atıp omzuna hafifçe vurdum.
"Yine iyisin aklını çeldin taş gibi görümcemin. Mutlusun tabi." dedim göz kırparak. Sözlerimin doğruluğuyla gülümsedi. Rachel de sonunda gelmişti.
"Çok bekletmedim öyle değil mi?" dedi Rachel tatlı tatlı. Boyu Richard'dan kısa olduğu için ona alttan alttan bakıyordu.
"Ben bir ömür boyu da beklerim. Yeter ki geleceğini bileyim." Rachel'in hemen yanakları kızardı. Sersemler. Onları izlemek çok komikti.
Salona geçtiğimde Victor koltukta oturuyor, boş televizyon ekranına bakıyordu. Yüzüne doğru eğildiğimde çenesinin kasıldığını ve gözlerin çok sinirli olduğunu gördüm.
"İyi misin?" dedim. Başında durup elimi omzuna koydum.
"İyiyim bir şey yok." dedi ve arkasına yaslandı. Omzundaki elim boşlukta kalmıştı. Yüzüme bakmıyordu.
"Ben pek öyle olduğunu düşünmüyorum." dedim biraz panikle. Kafasını arkaya attı. Ellerini sinirle saçlarından geçirdi.
"Herkesle bu kadar yakın temas kurmak zorunda mısın?" dedi. Sesi yükselmişti. Tek kaşım istemsizce havaya kalktı.
"Nasıl?" Umarım aklımdan geçen sebepten ötürü saçma bir kıskançlığa bürünmemişti.
"Neyse boş ver." dedi ve ayağa kalkıp merdivenlere yöneldi. Peşinden gidip o daha beşinci merdivendeyken onu durdurdum.
"Neyden bahsediyorsun sen?" dedim sinirle.
"Beni neyle suçlamaya çalıştığını farkında mısın sen?""Seni bir şeyle suçlamaya çalışmıyorum. Önemli değil, boş ver dedim sana. Hâlâ üstüme gelen sensin." Bağırıyordu. Kaşlarımı çattım. Saçma sapan sebeplerden ötürü aramızı bozacaktı. Derin bir nefes aldım.
"Bana bağırma Victor." dedim olabildiğince sakin bir tonda.
"O hareketlerin neydi söyler misin? Göz kırpmalar, omzuna dokunmalar, iltifatlar. Benim de evde olduğumu unuttun sanırım." Evet cidden buna sinirlenmişti.
"Rahatsız olduğun şeyleri düzgünce söylemek yerine neden kavga etmeyi seçiyorsun. Normalde buna bu kadar sinirlenecek bir yapın olmadığını biliyorum. O yüzden sakin kalmaya çalışıyorum ama benim de bir sınırım var Victor. Eğer canını sıkan başka bir şey varsa gel konuşalım."
"Canımı sıkan sadece bu." dedi bana tehlikeli bakışlarını yönelterek.
"Hadi sen biraz dışarı çık Victor. Git, sakinleş biraz, hava al. Sonra sinirini dışarda bırakıp gel. Tamam mı?" Bana yaklaşmak için üç merdiveni indi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEKLENMEDİK (+18) (TAMAMLANDI)
Roman d'amour"Neyim ben, senin için gönderilmiş bir mucize mi?" "Kim bilir, belki de öylesindir. Yalnızca tekrardan yaşamak istiyorum. Farklı duyguları tatmak istiyorum. Senden tek istediğim ise bana yardımcı olman. Sonrasında istediğini yaparsın. İster kalırsı...